Faiz de faiz, faiz de faiz ya... Faiz uğruna bir ülke batmaya gidiyor ya...
“Faizsiz ev ya da araba almak isteyenlerin başvurduğu şirketler var. Yani, öyle şirketler kuruluyor”.
Aman ne iyi, ne güzel, tam ‘Reisin’ arayıp da bulamadığı, peşinden koştuğu bir durum.
Dört ay önce BDDK (Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu) bu şirketleri denetime tabi tutuyor.
Sonra?..
“Sonrasında BDDK, belirlenen kriterleri karşılamadığı gerekçesiyle 21 tane şirketi tasfiye ediyor”.
Tuh!.. Tam da, faizsiz ev ve araba hedefte iken!.. Yazık!..
Ancak yazık, hem de çok yazık olan bir başka durum var:
“Bu şirketler kapanıyor ve...
54 bin kişi, evet elli dört bin kişi mağdur!..
54 bin kişi evi ve arabayı faizsiz almak için yatırdığı parasını geri alamıyor”. (CHP milletvekili Abdülkadir Karaduman, TBMM 18 Kasım 2021 tarihli tutanak, s.8).
Şu ana kadar almış değil.
İşin başka boyutlarını araştırmak gerek.
O şirketleri kimler kurmuş, ne kadar para toplamış, toplanan paralar ne olmuş, insanlar yatırdıkları paraları neden geri alamıyormuş, BDDK olayın başında o şirketleri neden denetlememiş, orası ayrı hikaye.
Bütçe gitti gider
Faiz takıntısıyla fırlayan doların değişik serüvenleri var.
“Örneğin, gelecek yılın bütçesi”.
Önümüzdeki günlerde Meclis genel kurulunda görüşülecek olan gelecek yılın bütçesi Meclis’te ilgili komisyona sevk edildiği gün dolar 9.21 TL.
Dün bu satırlar yazılırken, dolar 11.14 TL. Arada iki liradan fazla fark var. Fark zaman zaman daha da açılıyor.
Bu durumda...
“Şu andaki bütçe gerçek olmaktan çıkıyor. Hesabı kitabı karışmış bir bütçe ve o bütçe ile bu iktidar ülkeyi yönetmek iddiasında.
İşin başında zaten açık vereceği hesaplanan bütçe, şimdiden daha yüksek açık vermeye aday.
Açık bütçenin Türkçesi var, yüksek enflasyon anlamını taşıyor”.
Doların böylesine yükselişi ve tahmin edilemez oluşu, bütçe ile birlikte özel kesimde ve piyasada her türlü hesabı allak bullak ediyor.
Feryatlar onun için dinmek bilmiyor.
2022 bütçesi gitti gider, bütün üreticilerin, sanayicilerin hesabı ile birlikte...
Üretim etkileniyor
Sanayicinin, çiftçinin, esnafın hesaplarının allak bullak olması bir başka sonuç doğuruyor.
“Üretim düşüyor”.
Bunu nereden biliyoruz?..
Pratikten...
“Satışa sunulan malların kısıtlanmasından”.
Örneğin...
“Tarım Kredi Kooperatifi mağazalarında un, yağ, şeker gibi ürünlerde sadece birer adet satışa izin veriliyor. Mağaza çalışanları bunun on gün önce başladığını söylüyor, ‘birer adetten fazla ürün vermeyin’ denildiğini, fazla satılırsa, tutanak tutulduğunu söylüyorlar”. (D.Müsavat Dervişoğlu, TBMM 18 Kasım 2021 tarihli Tutanak,s. 19).
Bunun adı var:
“Gıda krizi”.
Savaş yıllarında görülen...
Ayrıca, 1979 yılında “Ecevit Hükümetinin düşmesiyle” sonuçlanan kriz gibi.
İşe yaramaz gürültü
Bugünün krizi sırasında AKP gürültü kopartıyor, sözde geçim sıkıntısını hafifletecek çare olmak üzere...
Elektriğe arka arkaya zam yapılıyor ya...
O zamların etkisini azaltmak amacıyla:
“Elektrik faturalarından TRT payını kaldırmak”.
TRT payının kaldırılması elektrik faturalarını ne kadar etkiliyor, ödeyeceğimiz para ne kadar azalıyor?..
“100 liralık elektrik faturasında sadece 165 kuruş!.. Yazıyla, yüz altmış beş kuruş!..”
Elektrik mühendislerinin vurguladığı gerçek başka:
“Elektrik faturaları üzerinden halka bir iyilik yapılmak isteniyorsa, faturalarda yüzde 18 oranındaki KDV’nin kaldırılması gerek”.
Gerisi kuru gürültü!..
AKP için bu gürültü şart, üretim düşerken, ürünlere kısıtlama gelirken, zamların arkası kesilmezken ve bir de “faizsiz ev ve araba” maceraları ortada dolaşırken...
Gürültü de, işe yaramaz bir gürültü.