Yalçın Doğan

23 Ekim 2024

Erdoğan uğruna: Bahçeli 55 yıllık birikimi sildi attı

DEM’in aklından asla geçirmediği “Apo’ya af” önerisine sırtını dönmesi imkânsız. Karşılığında anayasa değişikliğine onay vermesi, yıllardır eleştirdiği Erdoğan’a yeniden adaylık fırsatı tanıması ne ölçüde mümkün, orası da ayrı

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve Abdullah Öcalan

Devlet Bahçeli...

Apo’nun idam edilmesinin yolunu açmak amacıyla 7.5 saat ısrar ediyor, “yoksa hükümetten çekilir, koalisyonu bozarım” tehdidinde bulunuyor.

Ocak 2000, Başbakanlıkta toplantı. Başbakan Bülent Ecevit, Başbakan Yardımcıları Mesut Yılmaz, Devlet Bahçeli, Hüsamettin Özkan (DSP), Devlet Bakanı Mehmet Ali İrtemçelik (ANAP), Dışişleri Bakanı İsmail Cem (DSP), Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk (DSP), Sanayi Bakanı Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun (MHP) katılımıyla.

DSP-ANAP-MHP koalisyonu. Apo yakalanıyor, yargılanıyor ve idama mahkûm ediliyor.

İdam dosyası karar için koalisyon ortaklarının önüne geliyor. Dosya Meclis’e gönderilsin mi, yoksa Başbakanlıkta bekletilerek, idam geri mi bırakılsın?..

Bülent Ecevit ve Mesut Yılmaz “şimdilik Meclis’e göndermeyelim” derken, Devlet Bahçeli “dosya Meclis’e gönderilmelidir” diye diretiyor:

“Meclis’e göndermezseniz, hükümetten çekilirim.”

Gönderilirse, oylamada Meclis’ten idam kararı çıkacağı yüzde yüze yakın.

Hükümet bir gidiyor, bir geliyor, 7.5 saatin sonunda Bahçeli ikna ediliyor, hükümet geri geliyor!..

Apo’ya af kapısı

Ağzını her açtığında Apo’ya “bebek katili”, dün bile Apo’dan “terörist başı” diye söz eden Devlet Bahçeli yüz yıllık siyasi hayatımızın en çarpıcı dönüşlerinden birine imza atıyor:

“Terörist başı gelsin, Meclis’te DEM Grubunda konuşsun, terörün bittiğini, örgütün lağvedildiğini haykırsın.”

Bu ölçüde mümkün mü, benzer sözleri söyleyenlerin mahkemelerde süründüğünü, “hain” ilan edildiğini hatırlayarak...

Bahçeli’yi duyunca, şaşırmak ne kelime, küçük dilini yutmak ne kelime, doğru mu duyuyorum diye kuşkulanmak ne kelime...

Zaman zaman denir ya, “siyasette deprem” diye, buna deprem filan denilmez, bu kırk yılın planı.

DEM’in kapatılmasını, Hazine yardımının kesilmesini sayısız kez vurgulayan, DEM’i PKK ile iş birliği ile suçlayan Devlet Bahçeli...

Şimdi Apo ile DEM’i, üstelik Meclis çatısı altında bir araya getirmenin kapısını aralıyor.

Apo’ya af getirerek.

Erdoğan’la ortak plan

Apo’ya af...

Tayyip Erdoğan ile birlikte çizilen planın en can alıcı parçası.

Zaten dün birkaç saat sonra Erdoğan da Bahçeli’ye destek çıkan sözler söylüyor.

Meclis’in açılışında Bahçeli DEM’lilerin elini sıkıyor.

Sonra DEM’e sıcak mesajlar veriyor.

Dün de Apo’yu Meclis’e getiriyor, DEM Grubunda konuşturuyor!..

Planın pratik parçası bile hazır. “Umut Hakkı” Yasasında değişiklik yapılarak, “yasal düzenlemeden yararlanmasının önü ardına kadar açılsın” diyerek, Apo’nun af reçetesini gösteriyor.

MHP makas attı

Bahçeli’nin Erdoğan’la birlikte çizdikleri plan, hani otobanda arabalar makas atar ya...

MHP’nin aşırı hızla, bütün arabaları sollayıp, sağlayıp makas atmasına benzeyen, kendi adına ideolojik intiharın yolu.

Kurulduğu 1969’dan bu yana, 55 yıldır biriktirdiği milliyetçi varlığının son durağı.

Bu ölçüde ideolojik virajı partisinin organlarında ele aldı mı, soru işareti.

Erdoğan’ın yolunu açmak

Gelmiş geçmiş bütün Kürt politikacılarının, Kürt partilerinin, bugün DEM’in hayalinden bile geçmeyen “Apo’ya af” planının gözle görülür hedefi ortada:

Anayasa değişikliği ya da yeni Anayasa ile Erdoğan’a bir kez daha Cumhurbaşkanı adaylığı yolunu açmak.

Apo’ya af karşılığında, DEM’in yeni anayasa için desteğini sağlamak.

Erdoğan’ın adamları ile yandaş kalemlerin son bir haftadır “çözüm planı artık masada yok” demelerinin sırrını dün Bahçeli çözüyor.

Kendi varlığını inkâr eden adımı Bahçeli neden atıyor, Erdoğan’a her konuda ve şimdi bu ölçüde verdiği desteğin altında ne yatıyor, o sır olarak kalmaya devam ediyor.

Gözler DEM’de

DEM’in aklından asla geçirmediği “Apo’ya af” önerisine sırtını dönmesi imkânsız.

Karşılığında anayasa değişikliğine onay vermesi, yıllardır eleştirdiği Erdoğan’a yeniden adaylık fırsatı tanıması ne ölçüde mümkün, orası da ayrı.

Enflasyon, geçim derdi, pahalılık, kadına şiddet, cinsel istismar, sokaklarda kol gezen şiddet, mafyanın cirit atması, bebek cinayetleri, tımarhaneye dönmüş bir ülkeyi konuşmaya şimdilik mola.

Epey bir süre bu konuyu konuşacağız, kim bilir, kimlerin, hangi zikzaklarıyla!..

Ve hangi görüntülerle!..

Yalçın Doğan kimdir?

Yalçın Doğan, 1965 yılında Alman Lisesi'ni, 1969'da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi.

Gazeteciliğe 1973 yılında Cumhuriyet'te ekonomi muhabiri olarak başladı. 1981 yılında Cumhuriyet Ankara Temsilciliğine atandı.

1989'da köşe yazarı olarak geçtiği Milliyet'te önce Yayın Koordinatörü, 1999'da Genel Yayın Yönetmeni görevlerini üstlendi. 2003'te Hürriyet Gazetesi'nde sürdürdüğü köşe yazarlığı 2015 yılında sona erdi. O tarihten bu yana T24'te köşe yazarlığına devam ediyor.

Türk Dil Kurumu, Sedat Simavi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'in çeşitli ödülleri yanında, 2014'te yılın en iyi köşe yazarı, Halk TV'nin 'Kırılmayan Kalemler' ödülünü kazanan gazeteciler arasında yer aldı.

Her biri özgün araştırma içeren IMF Kıskacında Türkiye, Dar Sokakta Siyaset, Fenerbahçe Cumhuriyeti, Savrulanlar kitapları ile anılarını derlediği Sussam Susulmaz Yazmasam Olmaz kitaplarını yazdı. Ayrıca, Komünist Enternasyonelde Faşizmin Tahlili başlığı ile yayımlanan Almancadan yaptığı bir çevirisi bulunmaktadır. Almanca ve İngilizce bilir.