Yalçın Doğan

21 Eylül 2018

Ekonomik krize çare yine başka bahara

TÜİK’in yayınladığı Yaşam Koşulları Araştırmasında ortaya çıkan sonuçların hangisi Gezi, 17 / 25 Aralık ya da 15 Temmuz darbe girişimi ürünü, hangisi?

- 54 milyon 600 bin kişi: “Konut masrafı altında eziliyorum”.

- 47 milyon 500 bin kişi: “Borçlarımı ve taksitleri ödemekte zorlanıyorum”.

- 26 milyon 800 bin kişi: “Sofraya iki günde bir, bir kap et yemeği koyamıyorum”.

- 25 milyon kişi: “Beklenmedik harcamaları karşılayamıyorum”.

- 16 milyon 300 bin kişi: “Isınma giderlerini karşılayamıyorum”.

Bunlar devletin resmi verileri, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından iki gün önce açıklanan “Yaşam Koşulları Araştırması’nda” ortaya çıkan çarpıcı gerçekler. Türkiye’de halkın hal-i pür melalini gösteren acı bir tablo.

Bu acı tabloya ve genel olarak ekonomik krize “ilaç” niyetine dün Hazine ve Maliye Bakanı, Yüksek Askeri Şura üyesi Damat Berat Albayrak üç yıl süreyle uygulanması öngörülen yeni bir ekonomik program açıklıyor.

Adı “program” ama, “nasıl” uygulanacak, o belli değil, sadece genel değerlendirmelerden ibaret.

Daha da önemli olan:

“Program yukarıda aktarılan dertlere deva değil”.

Bu acı tabloya ne getiriyor?.. Şimdilik hiç.

Ekonomik krize siyasal gerekçe

Bir ekonomik kriz yaşanıyor, Albayrak krize neden olan olayları “Gezi direnişi, 17 / 25 Aralık yolsuzluk iddiaları ve 15 Temmuz darbe girişimine” bağlıyor.

Vurguladığı siyasal olayların ekonomik krize yol açtığını söylüyor.

Sormak gerek:

“TÜİK’in yayınladığı Yaşam Koşulları Araştırmasında ortaya çıkan sonuçların hangisi Gezi, 17 / 25 Aralık ya da 15 Temmuz darbe girişimi ürünü, hangisi?”

Gezi’den dolayı mı insanlar borçlarını ödeyemiyor?.. 17 / 25’ten dolayı mı ısınma giderlerini karşılayamıyor ya da masraf altında eziliyor?.. 15 Temmuz darbe girişiminden dolayı mı sofraya iki günde bir kap et yemeği koyamıyor?..

Ekonomik kriz yukarıdaki gibi siyasal olaylar dizisine bağlandığında, açıklanan “yeni programdan” somut bir sonuç beklemek “bir başka bahara” kalıyor.

AKP on altı yıldır Türkiye’yi tek başına yönetiyor.

Siyasal krizden de, ekonomik krizden de sadece ve sadece AKP sorumlu.

Ancak, Albayrak “suçu” başkalarına atmak eğiliminde. Ekonomik krize çare bulmakta da aciz.

Somut ne var?

Programda somut ne var?..

-2019’da yatırım yok. Yani, harcamaları kısıyor.

Güzel.

Peki, üç yıl içinde iki milyon kişiye yeni iş sahası açılacağını söylüyor.

Yatırım yokken, yeni istihdam nasıl açılacak?..

O mucizeyi herhalde Albayrak yaratmayı tasarlıyor.

-Vergide iyileştirme sağlanacağını söylüyor. Nasıl?.. O yok.

-Yapısal reformlara gidileceğini söylüyor, kim bilir, kaçıncı kez. Nasıl?.. O da, yok.

Krizi aşacak somut adımlar yine yok. Sadece tahminler ve “şöyle olacak, böyle olacak” gibi vaadler var.

Dolar yine oralı olmadı

Albayrak açıklamalarına başlamadan hemen önce dolar 6.13 TL. Açıklama bitiyor, dolar 6.29’a tırmanıyor. Sonra 6.29 ile 6.33 arasında dolaşıyor.

Dolardaki bu tırmanış aslında yeni ekonomik programın aynası.

Piyasa bir kez daha Albayrak’ın açıklamasını dikkate almıyor, ne ona, ne programa güven oyu veriyor.

Bu güvensizliğin anlamı şu:

“Program anlaşılmadı, somut adımları bulunmayan programla ekonomik krizin nasıl aşılacağı belli değil.

Ayrıca, tasarruf sadece yatırımların durdurulmasıyla sınırlı.

Devletin kemer sıkması yine ayrıntılı düşünülmüş değil.

Bu kaçıncı açıklama, bu kaçıncı güvensizlik?..

Kamu yatırımlarının durdurulması dışında, tek somut adım yoksa, işi edebiyata dökmek krizden kaçmak anlamına geliyor.