En vahşi iki artış eğitimde ve konutta.
Yıllık fiyat artışı eğitimde yüzde 104.50, konutta yüzde 98.48.
Yazın bu oranları bir kenara, unutmayın!..
Unutulmaması gereken başka bir olay daha var. Şu söze bakın:
"Bildiğimi okurum, istediğimi yayınlarım, istemediğimi yayınlamam diyorlar. Biz bunu kabul etmiyoruz. Değerlerimize saygı duyan, daha temiz bir sosyal medya tesis etmek için ne gerekiyorsa, yapacağız".
Bürokratik ağırlığı nedir bilmiyorum ama, bu sözler Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Ömer Fatih Sayan'a ait. Instagram HAMAS lideri Haniye ile ilgili taziyeleri kaldırınca, Bilim ve Teknoloji Kurumu (BTK) Instagram'a erişimi engelliyor. Elbette siyasi iradeyle.
Madem öyle...
Ömer Fatih Sayan'ın bağlı olduğu AKP iktidarı...
"Anayasa Mahkemesi'nin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararlarını 'istersem uygularım, istersem uygulamam' demiyor mu?.. Siyaseten işine gelmediği kararlara 'yok hükmündedir" demiyor mu?..
Üstelik o kararlara uymak Anayasa'nın emri.
Keyfilikten Anayasa delik deşik olmuş, sosyal medyaya laf ediyorlar.
"Değerlerimize saygı duyan" diyor, senin değerlerin benim değerlerimle uyuşmuyorsa ki, hiçbir biçimde uyuşmuyor, ne olacak?..
Baskı ve otoriter yönetim olacak, 2018'den bu yana olduğu gibi.
Çevreden eğitime, hukuktan sağlığa hayatın her alanında gördüğümüz dayatma gibi.
TÜİK bildiğiniz gibi
Bir dayatma da ekonomide.
TÜİK her zamanki gibi, yine asla inandırıcı olmayan aylık ve yıllık enflasyon oranlarını açıklıyor. Haziran'da yıllık enflasyon yüzde 71.60 iken, Temmuz'da yüzde 61.78'e geriliyor.
Başa dönersek...
En vahşi iki artış konutta ve eğitimde.
Eğitimde yıllık fiyat artışı yüzde 104.50, konutta yüzde 98.48.
Diğerlerinin de, aşağı kalır tarafı yok.
Gıdada fiyat artışı yüzde 58.91.
Sağlık hizmetlerinde yüzde 88.
Haberleşmede yüzde 47.96.
Bunlar hayatın vazgeçilmez, zorunlu alanlardaki resmi fiyat artışları.
Yüzde 61.78 üzerinden Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek "enflasyon düşüyor" diye açıklamada bulunuyor.
Satın alma gücü
Gerçekçi ölçü satın alma gücünden geçiyor.
Fiyat artış hızı azalıyor olabilir ama, bu fiyatların artmadığı anlamına gelmiyor. Artıyor, hem de fena artıyor.
Önemli sektörlerdeki fiyat artışları hayat pahalılığına işaret ediyor.
Hayat pahalılığının ölçüsü ne?..
Satın alma gücü.
Hesap o kadar karışık değil.
Asgari ücret 2024 başından bu yana 17.002 lira.
Temmuz enflasyonu ile birlikte, 17 bin lira olan asgari ücret 13.204 liraya düşmüş bulunuyor.
Kağıt üstünde 17 bin lira görünüyor ancak, satın alma gücü açısından 4 bin liraya yakın kayıp söz konusu.
En düşük emekli aylığına gelince...
10 bin lira olan en düşük emekli aylığı, AKP matah bir artış yapmış gibi, bir süre önce 12.500 liraya yükseliyor.
Temmuz enflasyonu ile birlikte, 12.500 lira olan en düşük emekli aylığı 9.750 liraya düşmüş bulunuyor.
Kağıt üstünde 12.500 lira görünüyor ancak, satın alma gücü açısından 2.750 liralık kayıp var.
Bunun adı yoksulluğun derinleşmesi.
Gelirler reel olarak düşerken, konut, sağlık, eğitim gibi zorunlu harcama kalemlerine ulaşmak her geçen gün biraz daha güçleşiyor. Bazı gençler okulu bırakmak zorunda kalıyor.
Satın alma gücündeki bu anormal düşüşün son iki yılda gözle görülen başka bir sonucu var:
Orta sınıf yok oluyor.
Toplum yapısı içinde en tehlikeli gelişmelerden biri.
Asıl dört kalem
Satın alma gücünü feci biçimde düşüren ne?..
Özelikle doğalgaz, elektrik, ÖTV ve KDV artışları.
Bunlar doğrudan iktidarın yaptığı zamlar. O zamlar her ürünün fiyatını artırıyor, sudaki fiyat artışı bile yıllık yüzde 75'i buluyor.
Doğalgaz, elektrik, ÖTV ve KDV'deki zamlar kalıcı, sadece Temmuz ayı enflasyonunu körüklemekle kalmıyor. Ekonomide üretilen bütün mal ve hizmetlerde fiyat artışlarını tetikliyor.
Daha kötüsü...
Tetiklemeye devam edecek.
Mehmet Şimşek istediği kadar, "enflasyon düşüyor" desin...
Satın alma gücü daha da düşecek.
Yoksullaşma yıl sonuna doğru daha da artacak.
Ekonomik dayatma
Hukuk, çevre, eğitimde nasıl bir dayatma varsa, ekonomide de dayatma var.
TÜİK'in gerçek dışı enflasyon oranı, otoriter baskının dayatması.
O oran üzerinden ücretlerin düşük kalmasına dayatma.
ÖTV, KDV artışları, kamu mal ve hizmet zamları dayatmanın fiili durumu.
Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını uygulamayarak, nasıl hukuki dayatma söz konusu ise, TÜİK üzerinden milyonlarca insanın hayatına da dayatma.
Keyfilik o dayatmanın bir başka aracı.
Bir de, "bizim istediğimizi yapmıyorlar" diye, Instagram'a erişim engeli getirmezler mi!..
Yalçın Doğan kimdir?Yalçın Doğan, 1965 yılında Alman Lisesi'ni, 1969'da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi. Gazeteciliğe 1973 yılında Cumhuriyet'te ekonomi muhabiri olarak başladı. 1981 yılında Cumhuriyet Ankara Temsilciliğine atandı. 1989'da köşe yazarı olarak geçtiği Milliyet'te önce Yayın Koordinatörü, 1999'da Genel Yayın Yönetmeni görevlerini üstlendi. 2003'te Hürriyet Gazetesi'nde sürdürdüğü köşe yazarlığı 2015 yılında sona erdi. O tarihten bu yana T24'te köşe yazarlığına devam ediyor. Türk Dil Kurumu, Sedat Simavi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'in çeşitli ödülleri yanında, 2014'te yılın en iyi köşe yazarı, Halk TV'nin 'Kırılmayan Kalemler' ödülünü kazanan gazeteciler arasında yer aldı. Her biri özgün araştırma içeren IMF Kıskacında Türkiye, Dar Sokakta Siyaset, Fenerbahçe Cumhuriyeti, Savrulanlar kitapları ile anılarını derlediği Sussam Susulmaz Yazmasam Olmaz kitaplarını yazdı. Ayrıca, Komünist Enternasyonelde Faşizmin Tahlili başlığı ile yayımlanan Almancadan yaptığı bir çevirisi bulunmaktadır. Almanca ve İngilizce bilir. |