AKP hükümetinin 2018 yılı ekonomik programından:
“Dolar 2018 sonunda 3.73 lira, 2020 yılında da 4.02 lira olarak tahmin edilmektedir”.
Hükümetin bu tahmini 2018 Nisan ayında çöküyor, dolar daha şimdiden 4.10 lira seviyesinde.
Tahminde bu akıl almaz yanılma, aslında çok başka bir çöküşün habercisi.
Ekonomi yönetiminin tüm verileri, yatırımları, ihracat ve ithalat tahminleri, iç ve dış borçları bu dolar tahmini üzerine oturuyor.
Dolar kuru tahminindeki büyük sapma, ekonomiyi allak bullak ediyor.
Moraller bozuk, ancak efeliğe leke sürdürmüyor Tayyip Erdoğan.
Önce, dolardaki yükseliş eğilimini beş, on gün önceden gören ve “tedbir almamız lazım” diyen ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’i, isim vermeden azarlıyor.
Ardından “ekonomiye operasyon yapılıyor, bizi döviz kuru ile terbiye edemezler” diyerek, sorumluluğu “dış güçlere” atmaya çalışıyor.
“Ekonomi coşuyor”-muş
- Yılbaşından bu yana Türk Lirası dolar karşısında yüzde on devalüe ediliyor, yani değer kaybediyor.
- Bunun sonucunda, TÜİK hesaplarına göre, Türk Ekonomisi 85 milyar dolar küçülüyor.
- Kişi başına düşen milli gelir bin dolar eriyor, halk yoksullaşıyor.
- Doların değer kazanması, Türk Lirasının erimesi başta doğalgaz, benzin, mazot ve elektrik olmak üzere temel ürünlerde zamlara yol açıyor.
- O zamlar etkisini zincirleme gösteriyor ve tüm tüketim ve yatırım malları aynı oranda pahalı hale geliyor.
- İğneden ipliğe her ürünün fiyatı artıyor.
- Ama, ücretler aynı oranda artmıyor.
Bu gerçekler göz önünde iken, Tayyip Erdoğan sanki bir başka gezegende, “ekonomi coşuyor” diyebiliyor.
Dolar “‘coşarken” ekonomi nasıl çoşuyor, orası ayrı, ancak halkın bütçesi tepe takla dibe vuruyor.
Zeybekçi: Endişemiz yok
“Ekonomi coşarken”, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi istifini bozmuyor, kimseye çaktırmamaya çabalıyor.
Dolar 2.32’ye geldiğinde, Zeybekçi:
“Dalgalanma geçici”.
Dolar 2.92’ye geldiğinde, Zeybekçi:
“Dalgalanma spekülatif”.
Dolar 3.10’u vurduğunda, Zeybekçi:
“Endişe edecek bir şey yok”.
Dolar 3.42’ye yükseldiğinde, Zeybekçi:
“Piyasa dengesini bulacak”.
Dolar 3.82’i gördüğünde, Zeybekçi:
“Endişemiz yok, spekülatif ataklar”.
Dolar 4 lirayı geçip, 4.12’de alarm vermeye başladığında, Zeybekçi:
“Spekülatif ataklar”.
Zeybekçi’nin bu sözlerini günü gününe kaydeden, CHP milletvekili Tuncay Özkan bu sözleri dün attığı tweetlerle paylaşıyor.
“Ekonomi coşarken”, elbette “endişe edilecek” bir durum yok. AKP’nin dedesi, ta MSP’den itibaren, alarm durumlarında, hiç bir şey olmamış gibi davranmak, tipik AKP duruşu.
Faik Öztrak’ın tweetleri
Dolardaki yükseliş üzerine, CHP milletvekili, eski Hazine Müsteşarı Faik Öztrak grafiklerle bezendiği bir dizi tweet atıyor.
Ondan alıntılar ve onun tespitlerine göre:
“ - 15 yılda dış borç 3.5 kat artıyor.
- Ekonomi yıllarca sıcak para ile dönüyor ancak, bu arada Merkez Bankasının net döviz açığının milli gelire oranı AKP’nin iktidara geldiği 2002’de yüzde 36.2 iken, 2017’de yüzde 53.3’e yükseliyor.
- Yine 2002’de her yüz dolarlık kısa vadeli borç için Merkez Bankasında 163 dolar varken, bu rakam şimdi 71 dolara düşüyor, yani Merkez Bankası döviz rezervi eriyor”.
Bu nasıl bir “coşmak” ise...
Yüksek teknoloji yok
Yine Faik Öztrak’ın tespitlerine göre:
“AKP Hükümetleri sanayinin rekabet gücünü arttıracak önlemleri alamıyor. Özellikle imalat sanayiinde yüksek teknoloji yatırıımları yok.
Alınan dış borç yatırım yerine, tarımsal ürünler dahil, ithal tüketim mallarına gidiyor.”
Ekonomiye sıcak para ve dış borç şırınga edilirken, ayrıca özelleştirmeden elde edilen 60 milyar dolarlık para da giriyor.
Peki, bu para nerede?
Tüketim mallarında.
Ve de kamudaki acaip savurganlıkta.
“Muhteşem döneme” bak hizaya gel
İşin ilginç noktalarından biri şu. Diğer para birikimleri ile karşılaştırıldığında:
Hiç bir ülkenin parası, dolara göre bizim paramız kadar değer kaybetmiyor.
Yıllık ekonomik tahminlerde yanılma, yatırımlarda düşüklük, tarımsal alanların tam bir Hollanda büyüklüğünde küçülmesi gerçeklerinin yanı sıra...
Yabancı sermayenin Türkiye’den elini ayağını yavaş yavaş çekmesi de eklendiğinde...
Bu durumun temel nedeni, ekonomi ile bağlantısı yok gibi görünler yanılır, “Türkiye’de siyasal rejim değişikliği, temel hak ve özgürlüklerin askıya alınması, kuvvetler ayrılığının ortadan kalkması”.
O malum kişi de kalkmış, hani o Meclis Başkanı olan kişi, bu dönemi öve öve bitiremiyor, hatta överken, Cumhuriyet’e olan inançsızlığını dolaylı olarak bir kez daha tekrarlıyor:
“Abdülhamitt’ten sonra duraklama devri geçirdik, şimdi muhteşem bir dönemdeyiz”.
Hazrete göre, “Cumhuriyet duraklama devri”.
Şu ünlü söz var ya, “iktidar insanın gözlerini kör eder” diye, o söz bir kez daha kanıtlıyor.
Erdoğan çıkıyor, “ekonomi coşuyor” diyebiliyor, o malum kişi de, “muhteşem dönemdeyiz” diyor.
Asıl “muhteşem” olan, dolar kuru.
Ne yazık ki, hepimizi perişan ediyor.