“Rus ajanı olduğu” suçlamasıyla 29 yaşındaki Maria Butina hemen ertesi gün, dün, Amerikan Adalet Bakanlığı’nın isteği üzerine tutuklanıyor.
Tutuklama dünyayı sarsan, daha çok Amerika’yı allak bullak eden Trump - Putin ortak basın toplantısının hemen ardından gerçekleşiyor. Amerika’daki şahane “check and balances”, yani “kontrol ve denge” mekanizması derhal devreye giriyor ve ajan suçlamasıyla ilk tutuklama ilan ediliyor.
Dergideki yazı
Maria Butina Rusya’da “silah ticareti” üzerine uzmanlaşıyor. Daha sonra Amerika’ya giderek, oradaki “National Rifle Association” yani, “Amerikan Silah (Tüfek) Birliği” üyesi oluyor. Amerikan silah lobisi ve siyasetçileriyle, özellikle de, Trump’ın partisi Cumhuriyetçilerle iyi ilişkiler kuruyor. Onlarla Rus siyasetçiler arasında gidiş gelişi sağlıyor.
Amerikan Cumhuriyetçilerinin dergisi “National Interest” yani, “Ulusal Çıkar” dergisinde tam da 2016’da, Trump’ın seçildiği yıl, bir yazı kaleme alıyor:
“Beyaz Saray’a Cumhuriyetçi bir Başkan gerek” başlığı ile.
İşte, o Maria Butina şimdi “Rusya’nın Amerikan seçimlerine müdahale eden kişilerden biri olduğu” iddiasıyla tutuklanıyor.
Ayrıca on iki Rus hakkında daha suç duyurusu var.
Kabul etti
“Rus istihbaratı Trump’ın seçildiği Amerikan seçimlerinde devreye girdi mi, girmedi mi?”
Trump - Putin basın toplantısında patlayan soru bu. Trump Helsinki’de bu soruyu kendi istihbarat örgütlerini suçlamaya varıncaya kadar inkâr ediyor ancak, dün inanılmaz bir açıklama yapıyor:
“Rusya’nın Amerikan seçimlerine müdahale ettiğini kabul ediyorum”.
Bu açıklaması, aslında ondan önce Putin’le yaptığı basın toplantısında Rusya’ya gösterdiği yakınlık Batı Dünyasında, hele de Amerika’da bomba gibi patlıyor.
Bu Watergate skandalı nedeniyle, Watergate binasında muhalefetin telefonlarını ve görüşmelerini dinlediği gerekçesiyle istifa zorunda kalan Başkan Nikson’un itirafına benziyor.
“Güvenliği tehlikeye attı”
Ve bu itirafı ile...
Sadece partisi değil, hatta kendi kabinesi bile ikiye bölünüyor.
Amerikan Basını hep bir ağızdan Trump’a söylemediğini bırakmıyor.
Kendi partisi ile muhalefet ve hatta Amerikan Halkı, Amerikan Basını artık aynı ağzı kullanıyor:
“Trump Amerika’nın güvenliğini tehlikeye atmıştır”.
Amerikan Tarihinde hemen hiç bir Başkana yöneltilmeyen bir suçlama.
Bir bakıma...
Trump için sonun başlangıcı” olabilecek, yani Başkanlıktan istifasına yol açabilecek bir gelişme.
Trump zaten göreve geldiği günden itibaren Amerikan siyasal ve adalet sistemi ile çatışıyor, Amerikan Basını ile kavga ediyor.
Kısacası, “Amerikan Demokrasisi” ile hiç bir biçimde uzlaşamıyor.
“Demokrasiler nasıl ölüyor”
Uzlaşmazlık o kadar ki...
Elimde bir süredir okumakta olduğum bir kitap var:
“How Democracies Die” yani, “Demokrasiler Nasıl Ölüyor”.
Steven Levitsky ile Daniel Ziblatt tarafından kaleme alınan, bir kaç ay önce yayınlanan ve bir anda Amerikada en çok satanlar listesine giren bu kitap bir yandan dünyada demokrasilerin nasıl öldüğüne ilişkin örnekler veriyor, Türkiye dahil, bir yandan da daha ilk satırından itibaren Trump’ı fena halde eleştiriyor:
“2016’da Amerikan tarihinde ilk kez hiç bir kamu oyu deneyi olmayan, anayasal haklara izlenebilir yorum getiremeyen ve çok net biçimde otoriter eğilimlere sahip bir Başkan seçiliyor.
Dünyanın en eski ve en başarılı demokrasilerinden biri olarak, Amerikan Demokrasisi artık tehlikeye mi düşüyor?” (Adı geçen kitap, s.3).
Kitap daha ilk sayfasından itibaren Başkan Trump’ı sorguluyor ve onun otoriter eğilimlerini sıralıyor. Ancak, kitaba göre ki gerçek, Amerikan sistemindeki “kontrol ve denge” sistemi, bağımsız yargı, bağımsız ve özgür medya Trump’a kolay kolay geçit vermeyecek gibi görünüyor.
Der Spiegel
Belirtiğim kitap Amerika’da üç ay önce yayınlanıyor. Trump’ın otoriter eğilimlerine ilişkin başka yayınlar da var. Örneğin, 9 Haziran 2018 tarihli Alman Der Spiegel dergisi.
Derginin kapağında Trump, Putin, Şi Cinping (Çin lideri) ve Tayyip Erdoğan’ın resimleri var.
“Ben Halkım, Otokratların Çağı” yazısı ile birlikte.
Trump ve Amerikan sistemi artık bir daha onarılmayacak biçimde karşı karşıya. Üstelik, Trump şimdi “seçimlere Rusya’nın müdahale ettiğini” itiraf ediyor.
Ne Amerikan sistemi, ne Amerikan basını bunun peşini bırakmaz, ta ki, Trump’ı düşürünceye kadar.