Yalçın Doğan

24 Mayıs 2018

Dolar seçim sonucunu ilan etti

"Kapalıçarşı ve Tahtakale’de döviz büroları dün kepenk kapatıyor, bu on yıllardır Türkiye’de görülmeyen bir tepki, bir telaş, bir kaygı, bir güvensizlik"

Zil takıp oynuyorlar, zevkten dört köşe oluyorlar, “biz bu işi iyi biliyoruz” diye davul çalıyorlar.
İşte, o davul çaldıkları günlerde bugünün mayasını atıyorlar, farkına bile varmıyorlar.
Kim zil takıp oynuyor?
AKP Yönetimi ve yandaş medya.
Ne zaman zevkten dört köşe oluyorlar?
2008 Eylül ayında.
AKP o tarihte “biz bu işi biliyoruz’ diye neden davul çalıyor?
Çünkü 2008 Eylül ayında doların fiyatı 2003 yılına göre daha düşük, daha ucuz.
Bu ucuzluk AKP Yönetiminde ve yandaş medyada bayram gibi kutlanıyor. “Nurlu ufuklar” nutuklarından geçilmiyor. “Liberallerin” alkışları bu bayrama ortaklık ediyor.

Süreç şöyle işledi

İşte, o davullar çalınırken, ekonomide çok başka bir gelişme olduğunu ve bunun ne kadar tehlikeli olduğunu AKP yönetimi ve bürokratları fark etmiyor.
Çünkü, ekonomi yönetimini ve ekonominin kurallarını bilmiyorlar.
Doların 2008’de 2003’e göre ucuzlaması ekonomide şöyle bir süreci başlatıyor. Döviz ucuzlayınca:

-İthalat patlıyor,
-Tüketim hızla artıyor,
-Aşırı ithalat ekonomide geçici bir canlılık yaratıyor, davul zurna çalmanın nedeni bu,

-Aşırı tüketim, tasarrufları yüzde 22’den yüzde 15’e düşürüyor.
Ancak, bu “canlılığın” çok olumsuz etkileri kısa sürede görülmeye başlanıyor. Ne var ki, AKP bunu fark etmiyor.

Sanayi geriledi

Bu yapay canlılık şu sonucu veriyor:
-İthalat patlaması sanayinin gerilemesine yol açıyor, 2003’te sanayinin milli gelir içinde payı yüzde 25 iken, 2008’de yüzde 16’ya iniyor.
-Bunlara olağanüstü savurganlık ekleniyor ve dış borç artıyor.

(Önemli iktisatçı Erinç Yeldan bu süreci Cumhuriyet Gazetesi'ndeki ekonomi yazılarında çok daha yetkin biçimde anlatıyor. Ben o yazılardan çok yararlanıyorum, bu yazıda olduğu gibi).

Güle oynaya bugünlere

Dış borç bugün akıl almaz boyutlarda. Devletin dış borcu 450 milyar, özel sektörün dış borcu 222 milyar dolara fırlıyor. Dolar arttıkça, bunun Türk Lirası cinsinden ne kadar fırladığını size bırakıyorum.
Bugünlere böyle güle oynaya geliyoruz.
Ekonomide o canlılığı ayakta tutmak adına, AKP bu kez bir başka kumarı oynamaya başlıyor.
Sıcak para...”
Gelsin Katar’dan, gelsin Kuveyt’ten sıcak para...
Elin parasıyla davul zurna çalıyor AKP Yönetimi ve yandaş medya ve de liberaller, “yetmez ama evetçi” takımı hep bir ağızdan “Reis’in muhteşem başarısına” alkış tutuyor.

Faizler yükseldi

Dün akşam saatlerinde bu yazıya başlıyorum, bir yanda doları izliyorum, dolar 4.85 gibi akıl almaz bir fiyatta.
Öyle ki, döviz alış verişinin can damarı, serbest piyasası Kapalıçarşı ve Tahtakale’de döviz büroları dün kepenk kapatıyor.
Bu on yıllardır Türkiye’de görülmeyen bir tepki, bir telaş, bir kaygı, bir güvensizlik.
O sırada ekranlara “Merkez Bankasının olağanüstü toplandığı” haberi düşüyor, o haber düşüyor, dolar da düşmeye başlıyor, 4.58’e kadar geriliyor. Üç, beş dakika içinde otuz kuruş düşüyor.
Derken, Merkez Bankasının kararı açıklanıyor:
Merkez Bankası faizleri yükseltiyor. Yüzde 13.5’tan yüzde 16.5’a.
Faizde üç puanlık artış, dolarda otuz kuruşluk düşüşe yol açıyor.

Erdoğan ve faiz

Oysa, Tayyip Erdoğan iktidara geldiği günden bu yana, “faizleri düşüreceğim de düşüreceğim” diye tutturuyor.
Hatta, son olarak bir hafta içinde üç, beş kez yine “faizleri düşürmekten” söz ediyor.
Böylece ekonomiden hiç anlamadığı bir kez daha ortaya çıkıyor.
Faizleri düşürmeye kalksa, dolar artık kim bilir beş lirayı bile çok rahat aşacak, farkında değil.
Merkez Bankasının tek başına faiz arttırma kararı doların hızını biraz olsun kesiyor.

"Dış güçler"

Türk Lirası dolar karşısında 1 Ocak’tan bu yana yüzde 26, erken seçim kararının açıklandığı günden bu yana yüzde 18 değer kaybediyor.
Merkez Bankası faize bir fiske vuruyor, dolar düşme eğilimine giriyor.
Bu karar AKP’nin Başbakan Yardımcıları ile Bakanlarını açığa düşürüyor. Örneğin, Bekir Bozdağ dolar yükselirken serbest atışta:
“Dış güçler bizi dolarla düşürmeye çalışıyor”.
Bilmiyorsun Bekir Bozdağ, bilemiyorsun. Beceriksizliğin dik alası ve her zamanki gibi “dış güçler” masalı.
Bilmediğinin kanıtı, işte Merkez Bankası kararı.
AKP ekonomiyi yönetmesini bilmiyor ve hepimizin canı çıkıyor.

Genel sonuç

Doların bu serüveninin ister istemez siyasal bir sonuç vermeye aday görünüyor.
Merkez Bankası’nın faizleri yükseltmesiyle birlikte doların ateşinin bir ölçüde düşmüş olması, AKP Yönetiminin ekonomiden hiç anlamadığını kanıtlıyor. En başta da, Tayyip Erdoğan’ın.
Eh, bunun siyasal sonucu kaçınılmaz.
Aslında doların serüveni Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği sonuçlarını ilan etmiş bulunuyor.
İşe Rufailer karışmaz ise, AKP İktidarının sonu artık geliyor.

“Dış güçlerle” filan ilgisi yok, her şey AKP’nin ekonomi yönetimindeki büyük beceriksizliği ve bilgisizliğinden kaynaklanıyor.
Eh, bunun faturası olacak ve olmalı.