Yalçın Doğan

27 Ocak 2016

Davutoğlu’nu alnından öperiz

2003 yılında kamu alımları hakkında toplam 252 şikâyet var. 2012 yılında şikâyet sayısı 5.282’ye yükseliyor

Ben söylemiyorum, resmi veriler öyle gösteriyor, Kamu İhale Kurumu rakamları söylüyor:

2003 yılında kamu alımların toplam tutarı 5.6 milyar lira, 2012 yılında bu tutar 94.3 milyar liraya ulaşıyor. Büyük rakam.

‘Doğrudan temin’ yolu ile 2003 yılında yapılan alımların toplamı 981 milyon lira. Aynı alımların 2012 yılındaki tutarı 10.6 milyar lira. Büyük rakam.

Karışık lafa gerek yok,  “doğrudan temin, ihaleye çıkmadan kamu alımı gerçekleştirmek” anlamına geliyor. İhaleye çıkmadan… Bildiği gibi temin etmek…

Alacağı mal ya da hizmetin fiyatı az mı, çok mu, bildiği gibi… Başka biri daha pahalıya mı veriyor, bildiği gibi… Alacağı mal ya da hizmeti kimden alacak, ihaleye çıkmadan… Hangi ölçüye göre alacak, ihaleye çıkmadan…

Kamu alımları artıyor, ne de olsa, Türkiye büyüyor, uçuyor, kalkınıyor, sanayi desen öyle, makineleşme almış başını gidiyor, tarım desen öyle, tarıma ayrılan topraklar azalsa, tarım üretimi düşse de, bildiğiniz gibi değil, tarım uçuyor.

 

Şikayetler artıyor

 

Kamu alımları, alan memnun, veren memnun, oh ne güzel tıkır tıkır yolunda giderken, bazı tatsızlıklar da olmuyor değil.

2003 yılında kamu alımları hakkında toplam 252 şikâyet var. 2012 yılında şikâyet sayısı 5.282’ye yükseliyor. Bu da büyük rakam.

İnsanları tatmin etmek her zaman mümkün değil, Türkiye kamu alımlarıyla uçuyor, birileri de uçuyor, başka birileri de bunları şikayet ediyor.

İhaleye çıkmadan mal ya da hizmet satın alırsan, sonu böyle oluyor.

Az buz değil, şikayetlerdeki artış akıl alır katlanarak büyüyor, tam yirmi bir kat.

Şikayetlerdeki artış kıskançlıktan mı yoksa başka nedenlerden mi, içeriğini incelemek gerek.

 

Algı kötü

 

AKP 2002’de iktidara gelirken, kullandığı sloganlardan biri de, “üç Y ile mücadele”. Üç Y, yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklarla mücadele. İyi bir amaç.

Ne var ki, on üç yıl içinde Y’lerden ikisi, hem içerde, hem dışarıda çok tartışılıyor. “Yasaklar”, her geçen gün budanan özgürlüklerle artıyor.

“Yolsuzluk iddiaları” ise, sen de 17-25 Aralık iddiaları, ben söyleyeyim, Uluslararası Şeffaflık Örgütü'nün 2012 Yolsuzluk Algı Endeksi. O endekste Türkiye 176 ülke arasında 54. sırada. Algı kötüye işaret ediyor, ihalelerde şikayetlerin neden arttığının göstergelerinden biri.

Yolsuzluk çift taraflı işliyor, bir yandan devlet zarara uğratılırken, diğer yandan üçüncü Y’nin, yoksulluğun kapısını çalıyor, yoksulluğun nedenlerinden birini oluşturuyor.

Bu arada birileri de malı götürüyor.

Kim götürüyor, nasıl götürüyor, ne kadar götürüyor, bunların araştırılması amacıyla CHP milletvekilleri geçenlerde Meclis araştırması açılmasını istiyor.

2012 ile 2015 yılları arasında gerçekleşen kamu ihalelerinin incelenmesi, yolsuzluk iddialarının belirlenmesi ve sorumlular hakkında yasal işlem yapılması amacıyla.

 

Eş, iş, ev

 

Kısa süre önce Ahmet Davutoğlu kendi partililerine, kendi belediye başkanlarına yaptığı konuşmada, hem belediye, hem il başkanlarıyla ilgili:

“Eşini, işini, evini değiştirenden şüphe ederim”.

Büyük laf.

Hakkında yolsuzluk iddiası bulunan AKP’li belediye başkanları ile AKP il başkanlarına ciddi uyarı.

Davutoğlu bu iddiaların muhatabı olan kişilere partiden müfettiş gönderdiği, iddiaların araştırılmasını istediği de, aynı toplantıdan sızan haberler arasında. Büyük iş.

Büyük iş, çünkü üç, beş yıl önce AKP kurucularından Ayşe Böhürler AKP’nin bir toplantısında çıkıyor ve “partide birilerinin sebepsiz zenginleşmesinden” söz ederek, kendisinin ve halkın bundan duyduğu rahatsızlığı dile getiriyor.

Devamı tahmin edeceğiniz gibi, Böhürler hızla gözden düşüyor.

 

Haydi, kabul et

 

On üç yıl boyunca, bugüne kadar yolsuzluk iddialarıyla ilgili Meclis’te pek çok önerge veriliyor, Meclis araştırması açılması isteniyor. Hiç biri kabul görmüyor, hepsi AKP oylarıyla güme gidiyor.

Onlar bir yana, koskoca 17-25 Aralık iddiaları hala kabak gibi ortada duruyor. O tarihten sonra Türkiye’de olup bitenler, 17-25 Aralık depreminin çeşitli alanlara yayılan ardılları.

Davutoğlu şimdi “eş, iş, ev değiştirme” sözü ile çok ileri bir adım atıyor.

Eğer gerçekten attığı adımdan geri dönmez, gerçekten bu işin peşini bırakmaz ise, o gücü varsa, CHP’nin verdiği araştırma önergesini kabul eder. O gücü varsa.

Gerçekten o gücü varsa, hem kendini kanıtlamış olur, hem de Türkiye’de yeni bir perde açılır. O zaman, hep birlikte onu alnından öperiz. Elbette dış politikadaki günahlarını ayrı tutarak.

Haydi Davutoğlu, işte fırsat, göster kendini, kabul et şu önergeyi, kabul et ki, hep birlikte ihalelerin aslını öğrenelim.

Sen de, asıl o zaman “Başbakan” olursun.