Yalçın Doğan

23 Nisan 2021

Bugün 23 Nisan, neşe dolamıyor insan

15 yaşından küçük çocukların yaklaşık dörtte biri yoksulluk sınırı altında yaşıyor. Yaklaşık 4 milyon 600 bin çocuk

Hiçbiri tek söz söyleyemiyor, lehte ya da aleyhte ağızlarından tek söz çıkmıyor, sadece ve her zamanki gibi, maden muhalefetten geliyor, otomatiğe bağlanmış olarak, AKP ile MHP milletvekilleri ellerini "hayır" oyu için havaya kaldırıyor. Tek bir söz etmeden, söyleyecek tek söz bulamıyorlar.

Oysa, CHP İstanbul milletvekili Turan Aydoğan'ın o yasa önerisindeki gerekçeleri, tam da 23 Nisan Çocuk ve Egemenlik Bayramı öncesinde, ne var ki, çok acı:

"Çocuklar aç, çocuklar yoksul."

Çünkü, aileleri yoksul. O kadar ki:

"Son bir yıl içinde marketlerde çocuk mamalarına, çocuk bezlerine alarm takılıyor, aileler çocuklarına bakamıyor, para yok ve o nedenle mamaları ve bezleri belki..."

Şu faciaya bakar mısınız?..

0 - 6 yaş grubu için

Tam da 23 Nisan öncesinde Turan Aydoğan'ın getirdiği yasa önerisi şunu öngörüyor:

"Özellikle 0 - 6 yaş arasındaki çocukların aç kalmasını önlemek, onların temel ihtiyaçlarını karşılamak üzere, her türlü acil durum, afet ve salgın hastalık dönemlerinde yoksul ve muhtaç ailelere yardım edilmesi..."

Malum, çocuklar aç, malum şimdi salgın dönemi.

15 yaşından küçük çocukların yaklaşık dörtte biri yoksulluk sınırı altında yaşıyor. Yaklaşık 4 milyon 600 bin çocuk.

Ayrıca, o çocukların yarısı okul öncesi eğitimden yararlanamıyor.

Bu verilere AKP ve MHP'lilerin vereceği iki yanıt var:

"1-Susmak,

2-Yoksul ailelerin çocuklarına yardımı geri çevirmek!.."

Onlar da, zaten onu yapıyor!..

Dolayısıyla, o klasik, o tarihimize ve hayatımıza nakşedilmiş söylem:

"Bugün 23 Nisan, neşe doluyor insan!.."

Hayır, artık her yönüyle geride kalıyor.

"Bugün 23 Nisan, neşe dolamıyor insan!.."

Savaş ve isyan

Biraz da tarih...

23 Nisan 1920'ye doğru giderken... "Ulusal egemenliğin" başlangıcına ve perçinlendiği güne giderken...

Fransızlarla 29 Aralık 1919'da Maraş'ta, 17 Ocak 1920'de Urfa'da çarpışmalar var.

İşgal kuvvetleri 16 Şubat 1920'de ikinci kez "Anzavur İsyanını" tezgahlıyor.

13 Nisan'da Bolu ve Düzce, 19 Nisan'da, TBMM'nin açılışından dört gün önce Beypazarı'nda, yani Ankara'nın hemen dibinde isyanlar patlıyor, "Ulusal Kurtuluş Savaşına karşı isyanlar."

"Daha Meclis toplanmadan, o toplantıyı baltalamak, özünde Ulusal Kurutuluş Savaşı'nı engellemek üzere...

1920 yılında yirmiden fazla isyan çıkartılıyor."

Ne gam!..

Mustafa Kemal ve arkadaşlarını hiç bir engel o ulu amaçtan, Kurtuluş Savaşı'nı kazanmaktan, sonunda Cumhuriyet'i kurmaktan geri çeviremiyor.

Mustafa Kemal "ulusal egemenlik" diyor da, başka bir şey demiyor!..

Ve bugün bu tarih görmezlikten geliniyor, Mustafa Kemal'e saldırılar, aslında kendi varlıklarına saldırılar, kendini inkar eksik değil.

Bir de, o saldırılar nedeniyle:

"Bugün 23 Nisan, neşe dolamıyor insan!.."

Türkiye'nin mozayiği

Mustafa Kemal TBMM'yi açarken o ünlü söylemiyle:

"Efendiler!.. Heyetiniz Türklerden, Kürtlerden, Lazlardan, Çerkezlerden müteşekkildir" derken, Birinci Meclis'in Türkiye'de yaşayan bütün etnik unsurları temsil ettiğini dile getiriyor.

Ayrıca, o Meclis'te yer alan milletvekillerinin meslekleri ve niteliklerine bakıldığında:

"8'i tarikat şeyhi, 10'u aşiret başkanı, 6'sı din adamı, 6'sı gazeteci, 29'u avukat, 5'i asker, 2'si mühendis, 15'i hekim, 46'sı çiftçi, 36'sı tüccar, 119'u memur ve emekliydi. Aralarında komünistler, liberaller, gericiler ve tesanütçüler bulunuyordu." (Prof. Dr. Feridun Ergin, K.Atatürk, s.102).

Dolayısıyla, Atatürk'e bulaştırılmak istenen "dinsizlik" yaftası yobazlıktan öteye gitmiyor.

Sadece milletvekillerinin meslek ve inançları değil, onun çok ötesinde, Mustafa Kemal'in kaleminden çıkan, Birinci Meclis'in açılışındaki törenin ayrıntıları, "O'nun" dine verdiği önemin tarihsel belgesi.

En demokrat meclis

Bütün tarihçilerin üzerinde tam anlamıyla anlaştıkları çok önemli bir gerçek daha var:

"Birinci Meclis, gelmiş geçmiş en demokrat Meclis!.. Her görüş özgürce dile getiriliyor, her konu özgürce ve serbestçe tartışılıyor.

Çünkü, ulusal egemenlik!.. Her konuyu, her olayı denetleyen, karar veren bir ulusal irade!..

Günümüzle uzak - yakın ilgisi olmayan tarihsel gerçekler dizisi!..

Savaşırken bile, isyanlar çıkarken bile, ulusal egemenlik!.."

Mustafa Kemal 23 Nisan'ı çocuklara armağan ediyor. Ulusal egemenlik bayramı ilan ediyor.

Bugün ne çocuklar mutlu, ne ulusal egemenlik etkili. Bir de onun için:

"Bugün 23 Nisan, neşe dolamıyor insan!.."

Oysa, bir zamanlar, Yahya Kemal'in deyişiyle, "çocuklar gibi şendik."