Hangisi görevinden istifa etse, “Sayın Cumhurbaşkanımıza teşekkürlerini, şükranlarını” sunuyor.

Hangisi bir iş yapmaya kalksa, “Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla” işe koyuluyor.

Hangisi yurt dışından aşı geldiğini duyursa, “Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla” geliyor o aşı.

Hangisi araştırma gemisinden söz etse, “Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla” Akdeniz’e açılıyor o gemi.

Hangisi maden ocağı açsa, “Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla” veriliyor o ruhsat.

Hangisi bilmem ne inşaatından söz etse, “Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla” yapılıyor o bina.

“Yağmur yağsa”, hiç kaçmaz, “Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla...”

“Trenler her istasyonda duruyorsa”, fırsat bu fırsattır, “Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla...”

“Olimpiyatlarda bazı sporcularımız madalya kazanıyorsa”, belli ki, “Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla...”

“Olimpiyatlarda Filenin Sultanları eleniyorsa”, mutlaka bir bildiği vardır, “Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla...”

 Tam komedi

 Akıl, sır almaz bir yönetim modeli.

“Yangınlarla baş edilemiyorsa”, belki ilk kez bir istisna yaşanıyor, “yangın ve rüzgar Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatlarını” dinlemiyor, bununla birlikte “Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla” yangınları söndürmek için canla başla çalışıyoruz.

“Hazine tam takırsa”, o kadar da değil, “Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla”  Merkez Bankası döviz rezervlerini artırmak için canını dişine takıyor.

“Enflasyon artıyorsa”, hiç zor değil, hepimizin iyiliği için “Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla”  sanayiciler, tüccarlar, pazarcılar, devletin kurumları fiyatları aşağı çekmeye çabalıyor.

Eşi görülmemiş bir “komedi!”

O komedi kervanına herhangi bir nedenle hemen her gün birileri ekleniyor. Ya özel sektör temsilcileri ya resmi kurumlar ya birlikte çalıştığı insanlar, hiç biri sektirmiyor, “Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatları” doğrultusundan asla sapmıyor.

Yine de soru şu, o “talimatlar” ne işe yarıyor?

“Bugün her alandaki çıkmaza, o ‘talimatlarla’ geliyoruz, bakın ülkenin haline, o ‘talimatların’ ne işe yaradığını görürsünüz!”

Ünlü şairimiz Orhan Veli diyor ya, “Beni bu güzel havalar mahvetti...”

Orhan Veli’ye nazire, “bizi de bu talimatlar mahvetti”. 

160 bin hektar

Akla gelen her konuda gözler “Sayın Cumhurbaşkanımıza” çevrilmişken, elin oğlu “Sayın Cumhurbaşkanımızın” canını acıtacak yorumlarda bulunuyor.

İngiltere’de yayınlanan dünyanın en prestijli haftalık yayın organlarından “The Economist” dergisinde yer alan bir haberde:

“Avrupa Orman Yangını Bilgi Sistemi tarafından saptanan verilere göre, Türkiye’de bu yıl 160 bin hektar orman yandı, bu miktar 2008 - 2020 arasında yanan alanların dört katına eşit”.   

Dergi bununla kalmıyor. 

İklim değişikliği

Aynı yazıda yangınların çok önemli bir nedenini vurguluyor:

“Türkiye iklim değişikliğinin şiddetlendirdiği onlarca yıllık çevre tahribatının ceremesini çekiyor.

Bu yazın başında, kabaca ‘deniz salyası’ olarak bilinen müsilaj tabakaları, yükselen sıcaklıklar, inşaat çılgınlığı ve endüstriyel akıntının sonucu olarak Marmara Denizi’ne yayıldı.

(...) Her yıl ülkenin kıyılarını kaplayan ormanlar daha fazla iç kesimlere çekiliyor, yerlerini sıra sıra yazlıklar ve oteller alıyor”.

İnşaat çılgınlığı... Azalan ormanlar...

Kıyılarda oteller, yazlıklar... Ormanlık alanların imara açılması... Ormanlarda maden ocakları ve HES’ler...

Cumhuriyet Tarihimizin görmediği olağanüstü bir “çevre tahribatı”, sık sık dile getirilen bir gerçek.

Bunların “talimatını” kim veriyor?

Ve de “iklim değişikliği...”

İklim değişikliğine uyum sağlayacak, o değişikliğe hazırlık olmak üzere atılması gereken adımlarla ilgili “talimat” var mı?

Buna altı yıl önce “Manavgat ve yöresi” için orman yangınlarına karşı uyarıları içeren raporu ve o uyarılara kimsenin kulak asmamasını ekleyin.

Sonuç:

On gündür yanan ormanlar.

Neden kilit vurulduğu belli olmayan THK... Yangın söndürme uçaklarının kiralama bilmecesi ve kim bilir daha neler.

Gözler “Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatlarında!”