“İstanbul’un yeni bir depremi kaldıracak gücü yok. Sadece İstanbul’un değil, ülkemizin maalesef böyle bir depremi kaldıracak gücü yok. İstanbul’da 7.5 milyon konut ve işyerinin 1.5 milyonu yüksek risk altındadır”.
Bu itiraf “artık eski Türkiye yok, yeni Türkiye var” diyen 22 yıllık AKP iktidarının Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’a ait.
“Yeni Türkiye’yi” tekzip eden bu itiraf propagandaya bel bağlamakla meşgul bir sempozyumda dile getiriliyor:
“Asrın ihyası: Güçlü Yarınlara 6 Şubat Depremleri Sempozyumu.”
Sempozyumu Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı düzenliyor, o zaman propaganda başlığı bulmak şart!..
Ne “ihya” ama
İtirafıyla “Yeni Türkiye” fiyakasını silen Bakan Murat Kurum’un münasebetsizliğine bakın siz!..
“Asrın ihyası” sempozyumunda asrın itirafını dile getiriyor.
“İhya” Arapça bir sözcük, Türkçesi “eski durumuna getirme, yeniden canlandırma, güçlendirme” demek.
6 Şubat depremiyle bağlantılı kullanıldığında, CB İletişim Başkanlığı yıkılan binaların eski durumuna getirildiğini söylemeyi amaçlıyor. Yıkılan binalar öylesine yenilenmiş ki, “asrın ihyasına” dönüşmüş!..
Söz verilen ve yapılan
“Asrın ihyası” ne ölçüde “ihya?”
Tayyip Erdoğan 12 Mart 2023’te Hatay’ın Samandağ ilçesindeki açıklamasında:
“Amacımız 319 bini bir yıl içinde olmak üzere, toplam 650 bin yeni konutu depremden zarar gören vatandaşlarımıza teslim etmektir.”
14 Eylül 2023, dönemin Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki TRT canlı yayınında çıtayı yükseltiyor:
“Depremzedeler için teslim etmek istediğimiz konut sayısı 850 bindir.”
Erdoğan önceki gün kabine toplantı sonrasında:
“Depremin üzerinden iki yıl bile geçmeden, 201 bin 431 bağımsız birimi hak sahiplerine teslim etmenin bahtiyarlığını yaşadık.”
Bu cümle ile ilgili olarak:
1-Erdoğan “depremin üzerinden iki yıl bile geçmeden” diyor. Geçti!.. İki yıl geçti!.. Deprem 6 Şubat 2023, Erdoğan’ın bu açıklaması 3 Şubat 2025, arada üç günlük fark için “iki yıl bile geçmeden” denilmez.
2-Depremden hemen sonra “amacımız bir yıl içinde 319 bin konutu teslim etmektir” derken, önceki gün “201 bin 431 konutun” teslim edildiğini söylüyor. Üstelik bir değil, iki yıl sonra!..
Bu mu “asrın ihyası?..”
22 yılda ne yapıldı
Meclis Araştırma Raporu’na göre, 1999 Yalova depreminde 18 bin kişi hayatını kaybediyor. O depremin yaraları henüz taze iken, 2002’de AKP iktidara geliyor.
Türkiye’nin deprem ülkesi olduğunu elbette biliyor. AKP iktidarında Bingöl, Van, Elazığ Sarıca, İzmir depremleri var.
Yer bilimcileri her gün büyük İstanbul depremine dikkat çekiyor, “bu depremin İstanbul dahil, Türkiye felaketi olacağını” yıllardır ve yıllardır söylüyor, hâlâ da söylüyor.
Son olarak Ege Denizi’nde meydana gelen deprem fırtınasının Türkiye’yi de etkileyeceğini ısrarla vurguluyorlar. Prof. Naci Görür yeniden isyan ediyor, “depreme karşı önlem alıyoruz lafının altı boş.”
Murat Kurum dün “önlem” lafının altının boş olduğunu itiraf ediyor, “Türkiye’nin İstanbul depremini kaldıracak gücü yok.”
Kendi döneminde bunca deprem yaşamış, çok ciddi uyarılar almış bir iktidar olarak...
22 yılda, 22 koca yılda AKP depreme karşı hangi önlemi aldı?..
Hangi önlemi, hangi, hangi?..
22 yılda...
Bir de bunu “asrın ihyası” diye satmaya kalkıyorlar!..
Fırtına derken
Ege Denizi’nde son bir haftada dün sabaha kadar 700’ün üstünde deprem kaydediliyor, bilimsel deyimle, “deprem fırtınası.”
Ege’de o fırtına yaşanırken, Türkiye’de her gün farklı fırtınalar yaşanıyor.
Yangınlar, gazetecilerin, siyasilerin, belediye başkanlarının hapse atılması, seçilmiş başkanlar yerine kayyım atamaları, on iki yıl öncesine ait bir telefon konuşması gösterilerek Gezi eyleminden tutuklamalar, Gezi ile ilgili on iki yıl önceye ait yayınların incelenmeye alınması derken...
Son fırtına:
Oyuncu Melisa Sözen dokuz yıl önce Fransız yapımı bir dizide rol alıyor. Terör örgütü üyesi bir kadını canlandırıyor.
Türkiye’de yayınlanmayan o dizideki rolü nedeniyle Melisa Sözen’in dokuz yıl sonra “terör örgütü propagandası” suçundan şüpheli sıfatıyla ifadesi alınıyor, sonra serbest bırakılıyor.
“Yeni Türkiye” beşik gibi sallanıyor.
Yalçın Doğan kimdir?Yalçın Doğan, 1965 yılında Alman Lisesi'ni, 1969'da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi. Gazeteciliğe 1973 yılında Cumhuriyet'te ekonomi muhabiri olarak başladı. 1981 yılında Cumhuriyet Ankara Temsilciliğine atandı. 1989'da köşe yazarı olarak geçtiği Milliyet'te önce Yayın Koordinatörü, 1999'da Genel Yayın Yönetmeni görevlerini üstlendi. 2003'te Hürriyet Gazetesi'nde sürdürdüğü köşe yazarlığı 2015 yılında sona erdi. O tarihten bu yana T24'te köşe yazarlığına devam ediyor. Türk Dil Kurumu, Sedat Simavi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'in çeşitli ödülleri yanında, 2014'te yılın en iyi köşe yazarı, Halk TV'nin 'Kırılmayan Kalemler' ödülünü kazanan gazeteciler arasında yer aldı. Her biri özgün araştırma içeren IMF Kıskacında Türkiye, Dar Sokakta Siyaset, Fenerbahçe Cumhuriyeti, Savrulanlar kitapları ile anılarını derlediği Sussam Susulmaz Yazmasam Olmaz kitaplarını yazdı. Ayrıca, Komünist Enternasyonelde Faşizmin Tahlili başlığı ile yayımlanan Almancadan yaptığı bir çevirisi bulunmaktadır. Almanca ve İngilizce bilir. |