Yalçın Doğan

09 Aralık 2020

AKP’nin gardı düşmüş, Erkan Baş, oh bee Kılıçdaroğlu

Belki de, siyasi hayatının en iyi konuşmasını yapıyor, hem içerik, hem üslup, hem Türkçe, hem çok net anlaşılır olması açısından...

"Dünya beşten büyüktür..."

Devamı var:

"Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi Türk milletinin yapısına ve Türk devletinin ihtiyaçlarına en uygun cevap veren, en stratejik yönetim reformudur."

Devamı var:

"Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile Türkiye daha hızlı ve etkin karar alma kabiliyetine kavuşmuştur."

Devamı var:

"Salgınla mücadelede Türkiye’nin başarısını pek çok ülke takdir etmiştir."

Buna benzer, pek çok cümle, sanırsınız ki, AKP milletvekili konuşuyor. Sanırsınız ki, hatta Tayyip Erdoğan konuşuyor.

Yanılırsınız!..

"Söyleyen MHP sözcüsü!.."

Bu cümleler önceki gün Meclis’te görüşmelerine başlanan 2021 bütçe taslağı sırasında kürsüden söyleniyor.

Geçmiş dönemlerde pek çok koalisyon hükümetlerini biliyorum. İki, üç ve hatta dört partili koalisyon hükümetlerini biliyorum. Madem koalisyon oluşturuyorlar, birbirlerini desteklemeleri normal.

Yok, öyle değil!.. Aynı koalisyonda olmalarına rağmen, geçmişte her parti yine kendi yolunda gidiyor.

"Ve hiçbir parti, koalisyon ortağı diğer partilerin ağzıyla konuşmuyor!.."

MHP şimdi bu yönde "çığır" açıyor.

"Ama ne ortaklıkmış", dedirten bir bütünleşme!..

Gruplar ve genel başkanlar 

Bütçe görüşmelerini izlerken, dikkat çeken bir tartışma var. Belki öyle o kadar büyük ve önemli görünmeyebilir ancak, "AKP’nin demokrasi anlayışını, Meclis’i nasıl yönettiğini, küçük manevralarını" yansıtan bir tavır olduğu için dikkat çekiyor.

Meclis’te beş siyasal partinin grubu var. Bütçe görüşmelerinde grubu bulunan partilerin sözcüleri kürsüye geliyor.

Beş siyasal parti grubu dışında, Meclis’te on iki siyasi parti temsil ediliyor, dokuz da bağımsız üye var. Partisinin grubu bulunmayan ve fakat "milletvekili seçilmiş parti genel başkanları" var.

Örneğin, Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı Erkan Baş. Örneğin, Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici.

Bütçe görüşmeleri başlarken, gruplar adına konuşma yapılıyor ama, şahıslar adına yapılmıyor. Danışma Kurulu’ndan böyle bir karar çıkıyor.

Bununla birlikte, TİP Genel Başkanı Erkan Baş, grubu olmadığı için şahsı adına söz almak istiyor.

Erkan Baş'a izin yok

Oturumu yöneten Meclis Başkanı Mustafa Şentop Erkan Baş’ın konuşmasına izin vermiyor. Baş oturduğu yerden itiraz ediyor:

"Bütçeler emekçilerin, yoksulların, halkın vergisiyle oluşuyor. Türkiye’de emekçilerin, yoksulların partisi olma iddiasında olan bir parti, Türkiye İşçi Partisi var. Sayın Başkan diyor ki, bu parti bütçe üzerinde konuşamaz. Aklen, vicdanen bunu içinize sindirebiliyor musunuz?.. Ben parlamentoda çoğunluğu buldum, istediğimi konuştururum, istediğimi susturum, derseniz, bu parlamento ruhuna aykırı olur. Bu mu adalet, bu mu demokrasi?.."

AKP'nin yaklaşımı

"Erkan Baş’a söz verilsin mi, verilmesin mi" tartışması başlayınca, AKP adına söz alan Bülent Turan şu açıklamayı yapıyor:

"İç tüzük ya da zaman kalmayışından dolayı bir partinin konuşmasına izin verilmiyorsa, bunu partiler kendi aralarında çözebilirler."

Nasıl?.. Turan anlatıyor:

"Örneğin, bugün AK Parti’nin kendi hanesine düşen, şahsı adına lehte konuşma hakkını biz Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Sayın Mustafa Destici’ye verdik. Siz de, aynı şekilde benzer bir değişmeyi kendi aranızda yapabilirsiniz."

Çok makul!..

Ama, ilk anda çok makul!..

Bakın gerçek ne?..

Engin Altay netleştiriyor

Bu öneri üzerine CHP Grup Başkan vekili Engin Altay durumu netleştiriyor:

"Sayın Turan, bize düşen konuşma hakkımızı biz Büyük Birlik Partisi’ne verdik, diğer partiler de bunu yapabilir, dedi."

Engin Altay kritik noktayı vurguluyor:

"Dedi ama, CHP’nin bugün şahıs adına konuşma hakkı yok!.."

Diğer muhalefet partilerinin de yok!..

Dolayısıyla, böyle bir yöntem geçerli değil!..

Engin Altay oturumu yöneten AKP’li Şentop’a dönerek, "yetkinizi kullanın ve Sayın Baş’a söz verin" diyor.

Diğer partilerin önceki gün şahısları adına konuşma hakkı olmadığını bile bile, AKP’li Turan’ın bu önerisi "siyasi nezaket dışı, ayıp!.."

"Kıyamet kopmadı"

Tartışma uzuyor, HDP adına söz alan Meral Danış Beştaş geçen yılı hatırlatıyor:

"Benzer tartışma geçen yıl da, çıktı, bu konuda bir teamül var. Geçen yıl bütün Meclis Başkan Vekilleri bu sözü verdi. Siyasi parti temsilcileri beş, on dakika konuştu, kıyamet de kopmadı. Makul süre verilir, onlar da konuşur."

Üstelik, böyle bir uygulama varmış!..

Ancak, AKP’li Meclis Başkanı Şentop "tutumumu değiştirmiyorum" diyor ve Erkan Baş’a söz vermiyor.

Verse, şaşardım!..

Bu da, Şentop’un "siyasi nezaket" anlayışı!..

Toplamda, AKP’nin demokrasi anlayışı.

Neden böyle?

AKP Meclis’te bile, muhalif sesleri neden engellemek telaşında?..

Çok basit.

Bütçe görüşmeleri önceki gün sadece Meclis TV’den değil, zaman zaman diğer haber kanallarından da canlı yayınlanıyor.

"AKP, muhalefetin dile getirdiği gerçekleri halkın öğrenmesini istemiyor!.."

Ve Kılıçdaroğlu

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na gelince...

Oh bee!.. Nihayet!..

Belki de, siyasi hayatının en iyi konuşmasını yapıyor, hem içerik, hem üslup, hem Türkçe, hem çok net anlaşılır olması açısından...

Birisi eminim, hop oturup hop kalkmıştır!..

Sadece Cumhurbaşkanı adayı olacak mı, olmayacak mı, spekülasyonuna bağlı değil, onun ötesinde,

sorunları vurgulaması, çözüm göstermesi ve güven vermesi nedeniyle...

Akp cılız kaldı

İlk günkü görüşmelerin bütününe bakıldığında:

1- Muhalefet temsilcileri çok iyi hazırlanmış, hepsi de can alıcı sorunları mahir biçimde dile getiriyor.

2- Eleştirileri yanıtlamakta AKP çok cılız kalıyor, gardı düşüyor. Bunu on sekiz yıllık iktidarlarında çok az gördüğümü hatırlıyorum.

AKP’nin gardı düşüyor. Erkan Baş’a söz vermeyi engellemeleri bile, AKP’de gardın düştüğünün göstergesi.

Hep böyle olur.

Önce gard düşer, sonra iktidardan düşerler!..