Yalçın Doğan

27 Ekim 2015

AKP güzellemeleri çöpe

Ne demokrasi kalmış, ne insan hakları, ne bağımsız yargı, ne hukuk devleti bu saatten sonra babam da günah çıkartır

Neydi o derin analizler, çağdaş siyaset bilimine katkılar, birbiriyle yarışan tezler, ağızları açık bırakan öngörüler, dil üstünde kaydırmaca övgüler, hepsi bir bütün olarak AKP ve Tayyip Erdoğan güzellemeleri. 2002-2012 arasında.

Son üç yıl hariç, kendilerine liberal diyen, sözüm ona Türkiye’nin en okumuş yazmış eliti, büyük sermaye sahipleri, doğrudan AKP denetiminde sekiz, on sivil toplum örgütü ile birlikte “Tayyip Erdoğan’a ve AKP’ye destan” düzüyor:

“-Modernleşen Müslümanlar,

-Sistemden Pay Almayanlara Pay,

-Komünizme karşı İslam,

-AKP: İslam’ın Güvencesi,

-Türkiye: Sessiz İslam Reformu,

-AKP ile Askeri Vesayetin Sonu,

-AKP Askeri Darbelerle Hesaplaşıyor,

-Kürt Sorununu AKP Çözüyor,

-İslam ve Milliyetçilik Uzlaşması,

-AKP: İslam’ın Batı İle Barışı,

-Ezilmiş Kitlelerin Muhalefet Dili,

-Orta Doğu’nun lideri”.

Bunlar 2002 ile 2012 arasında yayınlanan AKP güzellemelerinden bazı örnekler, kitap ve geniş makale olarak, her birinde Tayyip Erdoğan göklere çıkartılıyor. Sessiz kitleler artık düzene başkaldırıyor, kendi dilini buluyor. Yoksul kesim artık pastadan daha çok pay alıyor. Seksen yıldır ezilenler kendi örgütlerini kuruyor.

Batı, bu “demokratik devrimi” hayranlıkla izliyor, İslam ve demokrasi, Orta Doğu yetmez,  bütün insanlığın gözlerini kamaştıran olgunlukla Türkiye’de yeşeriyor. Cumhuriyetin kuruluşundan beri, demokrasi üzerinde gölgesi eksik olmayan askeri vesayet son buluyor.

AKP Avrupa Birliğine, Avrupa Birliği AKP’ye kucak açıyor. “Ekonomik mucizeye şahsiyetli dış politika eşlik ediyor”.

On yıl boyunca övgüden övgü beğen, en büyük sermayesinden, en küçük sermayedarına, en iddialı profesöründen çok bilmiş medyasına kadar dudak uçuklatan destek yarışı. AKP ile Türkiye uçuyor, siz gafiller farkında değilsiniz.

Az gidiyoruz, uz gidiyoruz, günün birinde, sağda solda, şu köşede, bu oturumda “Kral çıplak” naraları, günah çıkarma seansları, hiç utanmadan “kandırıldık” itirafları. Aynı yakınmalar AKP’nin içinden ve dışından, “yandım Allah” telaşıyla, çünkü artık AKP nereye dokunursa, orası yanıyor.

Ayıptır ayıp, neredeydiniz şimdiye kadar? Ne demokrasi kalmış, ne insan hakları, ne bağımsız yargı, ne hukuk devleti, keyfi düzen, yolsuzluk, terör saldırıları kitle halinde ölümler, ne ararsan var, herkesin gözü önünde ve adım adım. Hazretlerde jeton yeni düşüyor.

Buna karşılık, o dönemde hele bunları bir anlat, “şartlanmış solcu, her şeye karşı çıkan be hey gafil, laikçi” suçlamaları.

Şimdi işin rezili çıkmış, bu saatten sonra babam da günah çıkartır. Alın şimdi o muhteşem tezlerinizi, kına yakın.

***

Kriz işareti

 

Bir zamanlar enflasyonun ana etkenlerinden, bütçenin kara deliklerinden, borçlanmanın temel kaynaklarından biri KİT’ler, yani kamu iktisadi teşebbüsleri, TCDD, Tekel, Çay Kur, THY, DHMİ gibi çeşitli alanlarda faaliyet gösteren devlete ait ekonomik kurumlar.

Bunlar yıllarca verimli olmaktan uzak, kötü yönetilen, devletin arpalıkları. Topluma hizmet veriyor, ama yükü daha fazla, sürekli zarar ediyor.

DSP-MHP-ANAP koalisyonunun 2002’de getirdiği ekonomik istikrar paketi ile KİT’lerin eli yüzü toparlanıyor. AKP on iki yıl boyunca bu programı uyguluyor.

Ne var ki, AKP bu alanda da çuvallamaya başlıyor. Bu yıl KİT’ler son otuz yılın zarar rekorunu kırıyor. 2013’te üç milyar 390 milyon lira kar eden KİT’ler, bu yıl bir milyar 920 milyon lira zarar ediyor. Ekonomik programdan sapmanın en net göstergesi. AKP’nin “ekonomik istikrar” kozunun çöküşü.

Belki teknik, belki çok kişinin dikkati dışında olabilir, ama KİT’lerin hem de rekor düzeyde zarar etmesi, ekonomik krizin ilk işaretlerinden biri. Önce bütçe açığının artması, borçlanma, ardından enflasyon, derken doların yükselişi ve devamı.

Kriz bir ülkeye böyle geliyor.