Yalçın Doğan

20 Mart 2019

Akademisyenlere inatla yeni davalar

“Barış Bildirisi” de, tıpkı “‘Gezi olayları” gibi, aradan üç yıl da geçse, altı yıl da geçse, dönüp dolaşıp yeni davaların konusu oluyor

10 Ocak 2016... 20 Mart 2019... Aradan üç yılı aşkın zaman geçiyor.

Hiç fark etmiyor.

10 Ocak 2016’da yayınlanan bildiri hakkında hâlâ yeni yeni davalar açılıyor.

Türkiye böyle bir ülke.

2015’in son aylarından itibaren, başta Cizre, Silopi, Diyarbakır Sur olmak üzere Güneydoğu’da askeri operasyonlar başlıyor. Operasyonlara ek olarak, pek çok yerde ve sık sık sokağa çıkma yasakları ilan ediliyor. Bazen bir haftayı aşan sokağa çıkma yasakları.

Önce 1128 sonra 2212 imza

Operasyonlar ve sokağa çıkma yasakları devam edince, çeşitli üniversitelerde ve farklı dallarda eğitim veren akademisyenler bildiri yayınlıyor.

“Bu Suça Ortak Olmayacağız” başlığı ile “Barış İçin Akademisyenler İnsiyatifi” bildirisi.

Bildiriyi önce 1128, sonra 2213 akademisyen imzalıyor, profesörler, doçentler, doktor asistanlar ve öğretim görevlileri.

Özünde, “operasyonların sona ermesini” isteyen bir bildiri.

“Müsvedde, zalim, alçak”

Bildiri toplumda geniş yankı yaratıyor.

En çok yankı yaptığı yer “Saray.”

Tayyip Erdoğan öyle sinirleniyor ki, bildiriye imza atan akademisyenleri fena halde hedef alıyor ve onları “müsvedde, karanlık, alçak, zalim” sözleriyle eleştiriyor, hakaret ediyor.

Aynı zamanda imza atanlar hakkında “ilgili kurumları gereğini yapmaya” çağırıyor.

Bu çağrı, her zaman olduğu gibi, hedefini buluyor ve imza atan akademisyenler hakkında “terör örgütü propagandası yapmaktan” davalar açılmaya başlıyor.

5 Aralık 2017’den bu yana

Derken duruşmalar başlıyor.

İlk duruşma 5 Aralık 2017’de, o tarihten bugüne kadar 533 akademisyen mahkemeye çıkıyor. O duruşmalarda bugüne kadar toplam 151 akademisyen mahkûm oluyor.

Pek çok ayrı ağır ceza mahkemelerinde devam eden davalarda akademisyenlerin çoğunluğu bir yıl üç ay ceza alırken, diğer cezalar bir buçuk yıl ile iki buçuk yıl arasında değişiyor.

-Cezaların büyük bölümü ertelenirken, bazıları istinaf mahkemesine gidiyor.

-Bazıları haziran ve temmuz aylarına erteleniyor.

-Bazılarına izleyici alınmıyor.

-Bazılarında mahkeme “yetkisizlik” kararı veriyor. Örneğin, son olarak 13 Mart, geçen hafta dokuz ayrı duruşmada mahkemeler yetkisizlik kararı vererek, dosyaları Ankara’ya gönderiyor.

Ve arada yine, başka davalarda da görülen bir olay yaşanıyor, iddianameyi yazan iki savcı FETÖ dosyalarında verdikleri takipsizlik kararı nedeniyle açığa alınıyor.

Ve bugün hâlâ

Bu bilgiler bugüne kadar, üç yılı aşkın süredir devam eden akademisyenlerle ilgili davaların özeti.

Ve bugün...

Aradan üç yılı aşkın zaman geçiyor, buna rağmen hala yeni yeni davalar açılıyor. Şimdiye kadar hakkında dava açılmamış olan akademisyenlere.

“Barış Bildirisi” de, tıpkı “‘Gezi olayları” gibi, aradan üç yıl da geçse, altı yıl da geçse, dönüp dolaşıp yeni davaların konusu oluyor.

Türkiye farklı düşünen insanlarla barışmasını bir türlü bilmiyor. Bilmediği gibi “kutulaşmayı” da inatla sürdürüyor.

Bu yıl Cebeci yok

İnadın ve kutuplaşmanın farklı bir örneği iki gün önce Ankara’da yaşanıyor.

18 Mart en genel anlamda “şehitler günü” olarak anılıyor.

Son yıllarda her 18 Mart’ta ASALA’nın şehit ettiği diplomatlar da anılıyor.

Ankara Cebeci Mezarlığındaki anma töreni için Dışişleri Bakanlığı her yıl 18 Mart’ta emekli büyükelçilere de mesaj göndererek, onları anma törenlerine katılmaya davet ediyor. Hatta, onlar için bir otobüs organize ediliyor.

Bu yıl büyükelçilere böyle bir davet gitmiyor.

Bu da, Dışişleri Bakanlığı’nın yeni uygulaması.

Emekli büyükelçilerin çoğu AKP’ye karşı ya...