Yalçın Doğan

15 Mart 2017

"AİHM'e başvurmanın resmini çizebilir misin Abidin"

Her fırsatta AB’yi yerden yere vur ama bugün, “AB müktesebatına” yani, AB’nin her zaman geçerli kurallarına sarıl, bu da ayrı bir çelişki

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve türban...

İstanbul Üniversitesi'nde türbanlı bir öğrencinin derse alınmayışı üzerine, o öğrenci AİHM’e başvuruyor. Öğrenim hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle. AİHM karar veriyor:

“Laikliğin korunması açısından türban yasağı meşru ve demokratiktir.” Haziran 2004.

O sırada Başbakan olan Tayyip Erdoğan karara çok bozuluyor:

“Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararı yok hükmündedir, tanımıyoruz bu kararı.”

***

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve zorunlu din dersi...

AKP okullarda din derslerini zorunlu kılan bir yasa kabul ediyor. Buna karşı çıkanlar AİHM’e gidiyor. AİHM karar veriyor:

“Din dersi çoğulcu ve eleştirel değil, bu derslerde farklı dinlere ilişkin yeterli bilgi verilmiyor, o nedenle zorunlu ders olmaktan çıkartılması gerekir.” Nisan 2007.

Benzer bir kararı AİHM Eylül 2014’te yeniden alıyor.

Tayyip Erdoğan karara çok bozuluyor:

“AİHM’in kararı yok hükmündedir, tanımıyoruz bu kararı.”

***

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kıbrıs Barış Harekatı...

1974 Kıbrıs Barış Harekatı nedeniyle Rumlar AİHM’e gidiyor. AİHM Türkiye’yi 90 milyon Avro tazminata mahkûm ediyor. Mayıs 2014.

O sırada Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu bu karara çok bozuluyor:
 

“AİHM’in verdiği tazminatı ödemiyoruz.”

***

Ya da Avrupa Birliği İlerleme Raporu ve Türkiye’ye dönük ağır eleştiriler, demokrasi ve hukuk devleti dışı uygulamalar nedeniyle...

Tayyip Erdoğan çok bozuluyor bu rapora:

“Rapor yok hükmündedir, tanımıyoruz ve geri veriyoruz bu raporu.”

Şimdi Erdoğan ve AİHM

Hollanda ile süren gerginlikle bağlantılı olarak Tayyip Erdoğan aşırı sinirli. Sadece Hollanda’ya değil, Almanya ve referandum nedeniyle AKP’li bakanlara toplantı yasağı getiren diğer Avrupa ülkelerine, AB’ye sert çıkışlarda bulunuyor.

Bunlar arasında en ilginci şu:

“Bunların yaptığı ne Avrupa Birliği müktesebatına, ne Venedik Komisyonu, ne İnsan Hakları Beyannamesi'ne, hiçbir yere uymaz. Bunlar hukuk tanımazdır. Bunlar işlerine geldiği zaman kendilerine göre uluslararası hukuktan söz ederler.

Biz bunları AİHM’de yaşamadık mı? Şimdi göreceksiniz, AİHM’e gideceğiz. Bütün bakan arkadaşlarımızın hepsi gerekli yerlere müracaatlar yapacaklar.”

Neee, AİHM’e mi başvuracaklar?

E, hani “AİHM kararları yok hükmünde” idi!..

E, hani “tanımıyoruz AİHM kararlarını” idi!..

Şimdi AİHM’e başvurmak.

Vay anasına sayın seyirciler...

Çifte standardın, o gün öyle, bugün böyle çelişkisinin en yaman hallerini yaşıyoruz ve yaşamaya da devam edeceğiz.

Sen AİHM’in işine gelmeyen her kararına “tanımıyoruz” diyerek karşı çık, “yok hükmünde” say, ama bugün AİHM’in kapısını çalmayı düşün.

“AİHM bir gün sana da lazım olur” lafının resmidir bu. Nazım diliyle “bunun resmini çizebilir misin Abidin?”

Benzer biçimde her fırsatta AB’yi yerden yere vur ama bugün, “AB müktesebatına” yani, AB’nin her zaman geçerli kurallarına sarıl, bu da ayrı bir çelişki.

Hem sabahtan akşama kadar “bunlar hukuk tanımaz” de, hem de “onların hukukuna ve müktesebatına” umut bağla.

Ve Avrupa Adalet Divanı

Avrupa ile gerilim inanılmaz boyutlara tırmanırken, Avrupa Adalet Divanı bir karar veriyor.

Bu “divan” Avrupa Birliği'ndeki en yüksek mahkeme. AB hukukunu ilgilendiren kararlarda son sözü söylüyor. “Divan” AB üyesi her ülkeden gelen bir yargıçtan oluşuyor. Son kararı şu:

“İşveren çalışanının dini sembol niteliğinde kıyafet giymesine yasak getirebilir. Şirketin bu yöndeki kararı ayrımcılık olarak değerlendirilemez.”

29 AB ülkesinde çalışan Müslüman, Musevi ve diğer inançlardaki insanlar için son yılların en önemli kararı. Örneğin, herhangi bir şirket yöneticisi ya da sahibi bu karara dayanarak işyerinde türban ya da kipayı ya da dini sembol anlamı taşıyan herhangi bir giysiyi yasaklayabilir.

Avrupa’da çalışan milyonlarca yabancıyı derinden etkileyecek bir karar.

Ve de Avrupa’da çalışan ve dini sembol taşıyan Türkleri.

Alın size yeni bir anlaşmazlık konusu.

Avrupa ve Türkiye iki ayrı trende seyahat ediyor artık. Aynı trene bir daha ne zaman ve nasıl binerler, tahmin etmek güç.