Yalçın Doğan

17 Aralık 2021

1929 New York'taki perşembe gibi

Bunun hukukta, ekonomide, sosyal hayatta, her alanda bir adı var: "İFLAS!.."

"Türbanlıları üniversiteye almayan rektörler hakkında dava açılsın."

İslam hukuku ile ilgili çalışmaları önde gelen Prof. İzzet Özgenç bir zamanlar Tayyip Erdoğan'ın en yakınındaki isimlerden biri. Erdoğan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı iken onun hukuk danışmanı.

AKP 2005 yılında AB reformları yaptığı sırada Ceza Hukuku çalışmalarına katılıyor. Yukardaki önerileri o sırada yaptığı öne sürülüyor. (16 Şubat 2008, Milliyet).

Yine AKP döneminde bir ara YÖK Başkan Vekilliği'ne getiriliyor.  

Erdoğan Belediye Başkanı iken, Özgenç belediyenin bazı iştiraklerinde yönetim kurulu üyeliğine getiriliyor.

"O dönemde belediye iştiraklerinde yolsuzluk iddiaları nedeniyle hakkında soruşturma açılıyor. Eyüp Başsavcılığı 2002'de Halk Ekmek'teki yolsuzluk iddialarına Özgenç'i de dahil ediyor. Özgenç o soruşturmadan aklanıyor." (16 Şubat 2008, Milliyet).

Çoğunluğun pek tanımadığı aynı Özgenç durup dururken ekonomik gündemi bulandıran açıklamalarıyla aniden ön plana çıkıyor:

"Ekonomide OHAL ilan edilebilir."

Bu zırva AKP'ye yakın isimlerle birlikte, AKP Genel Başkanı Yardımcısı Numan Kurtulmuş, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli tarafından şiddetle itiraza uğruyor.

Erdoğan ile o eski sıkı fıkı hâli artık ortadan kalkmış ya...

"Şimdi Erdoğan'ı köşeye sıkıştırmak gibi bir rol mü üstlenmiş acaba?.."

Kendisini tanımam, etmem. Fotoğraflarına bakıyorum, belli, "muhafazakâr cephenin üyelerinden biri". Bir zamanlar Erdoğan'a yakınlığı bunun göstergesi.

Şimdi durup dururken, toplumu tedirgin eden bu zırvayı neden ortaya atıyor?..

Erdoğan'a ve zaten sapır sapır dökülen ekonomiye mi kastı var ya da onun üzerinden "toplum test mi ediliyor?.."

Test kısmı yalanlanıyor, artık ne ise ama, attığı taş kurbağayı ürkütüyor, Özgenç amacına ulaşıyor.

"Halkı telaşa vermek" gibi, Ceza Hukukunda yeri olan bir duruma düşmüyor mu?..

Hakkında soruşturma açılacak mı, merak ediyorum. 

Başka biri böyle bir zırva ortaya atmış olsa, eminim savcılar mutlaka harekete geçerdi.

Borç bütçeyi aştı

Neyse... Çok daha hayati sorunlarla boğuşurken...

"Dolar dün 15 lirayı aşıyor. Birleşmiş Milletler'in eylül ayındaki tahmini tutuyor, onlar yıl sonuna kadar dolar 15 lirayı bulur, tahmininde bulunuyor."

Dolayısıyla, krizde biraz daha derine dalıyoruz.

Dolar 13.5 lira iken, yapılan bir hesap var.

"Dış borçlar dikkate alındığında, dolardaki artış, özel sektör borçları hariç, sadece devletin borcunu 2 trilyon 200 milyar liraya yükseltiyor.

2022 bütçesi 1 trilyon 750 milyar lira.

Yani, gelecek yılın bütçesinin tamamı artan borç yükünü karşılamaya yetmiyor."

Bunun hukukta, ekonomide, sosyal hayatta, her alanda bir adı var:

"İFLAS!.."

İflas başka türlü nasıl olur ki!..

Yüzde 20 artış

Yine dolar 13.5 lira iken, yapılan bir başka hesap var:

"Kurdaki o artış, 7 - 8 liradan 13.5 liraya zıplamış olması, önümüzdeki dönemde fiyatların yüzde 20 daha artması anlamına geliyor."

TÜİK'in o kimsenin inanmadığı yüzde 21.31 oranı, gelecek dönemde yüzde 40'ları buluyor.

Demek ki, gerçekte enflasyon yüzde 60'lara doğru yol alıyor.

Ne biçim çelişki

Oysa...

Erdoğan faizlerin indirilmesinde ısrar ederken, kimsenin bilmediği, anlamadığı, hiçbir ekonomi teorisinde yer almayan tezine göre: 

‘Faiz sebep, enflasyon sonuçtur'.

Şimdi tam ters bir durum söz konusu.

Faizi düşürdükçe, kur artıyor, o da enflasyonu körüklüyor.

Kur daha 13.5 lira iken, enflasyon artışına yüzde 20 sebep oluyorsa, dün 15 lirayı aştığına göre...

İnsan gerisini düşünmek bile istemiyor.

Arka planı

Ekonomi tarihine bakıldığında...

Paranın değerini yitirmesinin çok başka bir yönü daha var, bir anlamda, "arka planı..."

Devalüasyonlarla birlikte...

"Sadece ekonomi tahrip olmuyor.

Hayatımızdaki değerler de yıpranıyor, değerler anlamını kaybediyor.

Sosyal hayat bozuluyor."

Örneğin, elde edilen başarılar, ödüller toplumda neredeyse karşılığını bulmuyor.

Ya da örneğin, tatsız haberlerin paylaşımı azalıyor.

Çünkü, kökleşmiş değerler artık yerinde değil.

Muhafazakar kesimin önde gelen iktisat hocalarından "Prof. Dr. Sabri Ülgener'in bu alandaki önemli kitabı "İktisadi İnhitat Tarihimizin Ahlak Ve Zihniyet Meseleleri" bu örneklerle dolu.

"İnhitat" yani, ekonomik çöküş.

Ekonomi çöküyor, ahlak çöküyor, zihniyet, yani anlayış geriliyor.

Son yıllarda ayrıca bunu da yaşıyoruz.

Zor günler...

Daha da da zor günler bekliyor bizi.

Bir puan daha indi

Dün saat 14.00... 

İnsanlar heyecanla TV başında, büyük bir heyecanla sıkı bir maçı izliyorlar gibi...

Tahminler yanıltmıyor:

"Merkez Bankası politik faizi bir puan daha, 15 puandan 14 puana indiriyor.

Sabah güne 15 lira ile başlayan dolar, faiz indiriminin bir dakika sonrasında, ilk tepkiyi veriyor, 15.60'a fırlıyor.

Tahtakale'de, dövizin kalbinde, döviz tahtaları kapatılıyor.

1929 New York'ta büyük ekonomik bunalımın ayak bastığı o uğursuz perşembe gibi."

Hepimize bir kez daha geçmiş olsun.

Dolar 15.60'a fırladığı anda, Merkez piyasaya müdahale ediyor, yeniden 15.20'lere dönüyor.

İsterse, 15 altına düşsün!.. Asılı olan 15 ve üstüdür.

Artık dikiş tutmuyor.

Yüksek enflasyona, değerlerin daha çok yıpranmasına hazır olun!..