Vedat Özdan

08 Nisan 2014

Yolsuzlukla Mücadelenin Güçlendirilmesi Komisyonu üyeleri kimlerdi?

Yolsuzluk; görev ve yetkinin şahsi çıkar sağlama amacıyla kötüye kullanılmasıdır. Yolsuzluk; üzerine gidilmezse insanlar arasında “itimat” ve “tolerans” gibi çok önemli demokratik değerleri yok eden, bir ahlaki ve dini “kirlilik” halidir.

Yolsuzluk; nüfuz, görev ve yetkinin şahsi çıkar sağlama amacıyla kötüye kullanılmasıdır.

Yolsuzluk; üzerine gidilmezse insanlar arasında “itimat” ve “tolerans” gibi çok önemli demokratik değerleri yok eden, bir ahlaki ve dini “kirlilik” halidir.

Yolsuzluk; kamu otoritesinin meşruiyetini baltalar ve umursanmazsa devletin kurumsal kapasitesini kemirir.

Avrupa Birliği (AB) yolsuzlukla mücadele ve yolsuzluğun önlenmesi bakımından uluslararası düzeyde Avrupa Konseyi, Birleşmiş Milletler ve OECD kaynaklı sözleşme ve çalışmaları kabul ediyor ve AB düzeyinde kendi mevzuatını, politik beyanlarını ve sürmekte olan çalışmalarını referans alıyor.

AB mevzuatında ve AB’nin referans aldığı uluslararası sözleşmelerde yolsuzluk için, “hukukun üstünlüğü, demokrasi ve insan hakları için bir tehdittir” vurgusu yapılıyor.

Bu çerçevede AB Komisyonu aday ülkelerden yolsuzlukla mücadele konusunda aktif bir tutum almalarını ve İlerleme raporlarında gözle görülür bir iyileşme kaydetmelerini bekliyor.

İlerleme raporlarında yolsuzlukla ilgili değerlendirme yapılırken, “yolsuzluk karşıtı bir politikanın varlığı ve uygulanması” ve “devlette ve kamu idaresinde yolsuzluk davaları ve yetkililerin bu davalara gösterdikleri tepkiler” en fazla dikkate alınan beş husus arasında yer alıyor.

“Birleşmiş Milletler Yolsuzlukla Mücadele Sözleşmesi”, “yolsuzlukla ilgili bilgiyi araştırma, alma, yayımlama ve dağıtma özgürlüğüne saygı gösterilmesi gerekir” diyor.

17 Aralık öncesini ve sonrasında Başbakan'ın, İçişleri bakanları ve Adalet bakanlarının yolsuzluk soruşturmasını yapan yargı ve emniyet mensuplarına gösterdikleri tepkileri; medya baskısını, sansürü, Twitter ve Yotube yasaklarını tekrara gerek yok. Ancak, muhtemelen önümüzdeki günlerde 2014-2018 versiyonu gündeme gelecek olan bir strateji belgesiyle ilgili önemli bir ayrıntıyı anımsamakta fayda var.

Tarih 22 Şubat 2010. Resmi Gazete’nin 27501 sayılı baskısında yayımlanan 2010/56 sayılı Bakanlar Kurulu ekinde Saydamlığın Artırılması ve Yolsuzlukla Mücadelenin Güçlendirilmesi Stratejisi (2010-2014) yer alıyor.

Stratejinin hazırlanma amacı şu: “Ekonomik ve sosyal hayatı olumsuz etkileyen, ahlakî değerleri aşındıran, vatandaşın kamu kurumlarına olan güvenini derinden zedeleyen yolsuzluğa karşı kurumsal kapasitenin geliştirilmesi ve saydamlığın artırılması.”

Kararda 5/12/2009 tarihli ve 27423 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2009/19 sayılı Başbakanlık Genelgesi ile; stratejinin uygulamasını gerçekleştirmek üzere “Türkiye’de Saydamlığın Artırılması ve Yolsuzlukla Mücadelenin Güçlendirilmesi Komisyonu” kurulduğu belirtiliyor.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan imzalı söz konusu genelgeye göre komisyon şu üyelerden müteşekkil:

Başkan: Cemil  Çiçek. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı

Üyeler: Adalet Bakanı, İçişleri Bakanı, Maliye Bakanı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı.

2010 – 2014 dönemi Strateji belgesini, adı geçen komisyonun onayladığını belirterek yazımızın başlığına gelelim.

Evet, Türkiye’de Saydamlığın Artırılması ve Yolsuzlukla Mücadelenin Güçlendirilmesi Komisyonu’nda görev yapan İçişleri bakanlarından birisi 24 Ocak 2013'te yapılan kabine revizyonu ile İçişleri Bakanlığı'ndan ayrılmak zorunda kalan ve 17 Aralık 2013 operasyonunun ardından oğlu rüşvet operasyonu kapsamında bir süre tutuklanan ve hakkında fezleke düzenlenmiş olan eski İçişleri Bakanı Muammer Güler’dir. Bir diğeri ise, onun yerine Başbakan tarafından parlamento dışından kabineye atanan İçişleri Bakanı Efkan Âlâ’dır.

Komisyonda üyelik yapan Adalet bakanlarıysa,17 Aralık soruşturmaları sonrasındaki “girişimleri” ve “idari tasarrufları” halen hafızamızda olan eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin ve şimdiki Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’dır.

Komisyonda üye olmasa da, bir kabine üyesi olarak AB fonlarının usulsüz kullanımı ve personel alımlarında yolsuzluk yapıldığı iddiasıyla hem hakkında AB tarafından soruşturma açılmış olan, hem de 17 Aralık soruşturması nedeniyle hakkında fazleke düzenlenmiş olan eski AB Bakanı Egemen Bağış’ı da hatırlamakta fayda var.

Takdir sizin!