Evet doğru okudunuz, Basel – II’ye değil, Basel – III’e hazır mısınız?
Bankalara yönelik olarak “kriz vergisi”, banka yöneticilerine yönelik olarak “bonus vergisi”, bankaların hedge fonlara ve finansal ortaklık şirketlerine sahip olamaması ve “proprietary trading” yapamaması…
Kısaca “Obama Planının” banka hisseleri ve dolayısıyla borsalar üzerindeki etkileri nedeniyle biraz geri plana düştü ama, 2008 yılından bu yana “Basel Banka Gözetim Komitesi” Basel – II’yi değiştirecek kapsamlı bir reform taslağı üzerinde çalışıyordu.
G – 20 maliye bakanları da o bu reform taslağına desteklerini açıklamışlardı. Halen de destekliyorlar
Aralık ayında reform taslağı http://www.bis.org/publ/bcbs164.pdf adresinde yayımlandı ve 16 Nisan tarihine kadar görüş ve önerilere açık kalacak.
Taslağın 2010 yılın ortalarında son şeklini alması ve 2012 sonunda da uygulamaya geçmesi bekleniyor.
Basel – III’ün temel amacı ne?
Daha sonra etraflıca değineceğiz ama özetle taslağın amacı, bankaların riskli işlemlerini sınırlamak, sermayelerini artırmalarını sağlamak ve ellerinde tuttukları nakdin miktarını artırmak.
Nedeni açık: Vergi mükelleflerini iflasın eşiğine gelen bankaların “müşterek ve müteselsil” kefili olmaktan kurtarmak. Çünkü onlar maliye hazinelerinin, daha geniş anlamda “politika yapıcıların” gelir kaynağı.
Hatırlayın; beklenmedik bir anda gündeme gelen Obama Planı, hem bankaların tüm aktifleri üzerinden bir vergi almayı, hem de “proprietary trading”i yasaklayarak sektörün uluslararası gözetim ve denetimini öngörüyor.
Kriz vergisinin gerekçesi neydi?
İşin özü şuydu: Banka olarak sıkıştığında hazineden hemen yardım istiyorsan, bunun için senin de bir ödeme yapman lazım. Tıpkı senden garanti mektubu isteyen bir şirketten aldığın komisyon gibi.
Ancak sorun şu: “Bankalar zor durumda. Obama önerisi bu anlamda zamansız…” deniyor.
Esasen Basel – III de zor günler için bankaları bir kenarda rezerv bulundurmaya zorlayacak önlemler içeriyor, ama hemen değil…
Hem vergi öde, hem “proprietary trading” yapma, hem hedge fonlarını elden çıkar, hem finansal ortaklık yapma, hem sermaye artır, hem daha az riskli müşteriyle çalış, hem daha likit ol ve hem de zor günlerde kullanmak için rezervin olsun!..
Bankalar bu önlemleri alırken dünya ekonomisi nasıl düzelecek ? İşte tartışmanın özü bu.
Volcker Rule çözüm mü?
Bankaların “proprietary trading” yapmamasına “Volcker Rule” deniyor. Bu konuda G – 20’de mutabakat sağlamak çok zor görünüyor. O nedenle Obama Planının bu bacağının destek görmesi ihtimali düşük.
Hatırlayın: İflası ile krizin başlangıcı olarak görünen “Lehman Brothers” mevduat toplamıyordu; “Fannie Mae”, “Freddie Mac” ve AIG’de öyle.
O nedenle “Obama Planı, Basel – II ve G – 20’nin krizlerin tekerrürünü önleme girişiminde, dikkati başka noktaya çekiyor…” deniyor.
Dahası; “Herkes kendi doğrusunu yaparsa, küresel koordinasyon ve konsensüs zorlaşır. Bir ülkede rejim zorlaşınca bankalar kolayca rejimi gevşek olan ülkelere gider…” endişesi var.
Basel – I, Basel – II ve Basel – III karşılaştırması yarın...