4 Aralık Cuma günü OPEC toplantısı var. Petrol fiyatlarındaki düşüşü durduracak bir gelişme olmazsa, dünya ekonomisinde işler daha da kötüye gidecek. Herkes elindeki varlıkları daha çabuk, bu nedenle daha ucuza satmaya çalışacak. Aynı gün ABD’den tarım dışı istihdam verisi gelecek. Doğru tahminleriyle bilinen Goldman Sachs kasım ayı tarım dışı istihdam verisini 200 bin, sonraki altı ay içindeki artış ortalamasını ise 215 bin olarak tahmin ediyor. 200 bin ve üzeri bir istihdam artışı Fed’in 2016 yılında faiz artırımına devam etmekte ve bilançosunu küçültmekte işini epey kolaylaştıracaktır.
4 Aralık bizim için de kritik bir gün. Yatırım yapılabilir ülke notu aldığımız iki uluslararası derecelendirme kuruluşundan birisi olan Moody’s, ülke notumuz hakkında değerlendirme yapacak.
15-16 Aralık tarihinde Fed toplantısı var. 16 Aralık günü çok büyük ihtimalle Fed, yaklaşık 2006 yılının haziran ayından bu yana ilk kez faiz artırımı yapacak. Fed’in faiz artırımına başlaması ve akabinde Başkan Yellen’in konuşmasına göre dozu artacak bir şekilde, işlerin bizim için giderek zorlaşacağı yeni bir dönem başlayacak.
Daha önce de yazdığımız gibi, doğru şeyler yaparak aynı kategoride olduğumuz ülkelerden pozitif olarak ayrışabilirdik. Ancak bu şansı önemli ölçüde kaçırdık. Çünkü Doğu ve Güney Doğu Anadolu’da çatışmasızlık ortamından giderek uzaklaşıyoruz. 1 Kasım seçimlerinden sonra Suriye politikasında daha fazla yalpalamaya başladık. Mehmetçik olmayınca Kürtleri karada kullanmak için Avrupa’nın ve Rusya’nın desteğine ihtiyaç duyan ve Türk Akımı Projesi’nin tekrar gündeme taşınmasından rahatsızlık duyan ABD’nin bir anlamda oyununa geldik. Birileri, Rusya konsolosluğu yerine Hollanda konsolosluğunu basan kalabalık ve MHP lideri Bahçeli’nin Türkmen duyarlılığını kamuoyuna taşıması üzerinden, başkanlık sistemine ilişkin hesap yaptı. Rus savaş uçağını düşürdük. ABD ikili oynadı. NATO’dan beklediğimiz destek gelmedi. Mülteci sorunu görüşmeleri arifesine denk gelmese, başta Fransa olmak üzere AB ülkeleri çok daha fazla üzerimize gelecekti. Putin’in iddiaları daha fazla tartışılacak, herkes elindekileri ortaya dökecek, daha fazla kınanacak ve dışlanacaktık.
Rusya, yaptırımlar nedeniyle zor durumda. Biraz da IŞİD’in el altından düşük fiyata sattığı petrol nedeniyle ekonomisi zarar görüyor. Yaptırımları kaldırmak için Avrupa’yla entegre olmaya hazır. Hatta “ABD liderliğinde IŞİD’le mücadeleye varım” dedi. Bu amaçla Fransa Devlet Başkanı Hollande’ı kullanıyor. Seçimler olmasa Merkel’i de devreye sokacak. Putin, aralık ve ocak aylarında gözden geçirilecek olan ABD ve AB yaptırımlarından kurtulmak için bu olayı kullanmaya ve ABD ve müttefiki Müslüman ülkelerin IŞİD’e verdiği desteği Türkiye üzerinden ifşa etmeye başladı. Ciddi ekonomik yaptırım kararları aldı.
Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül, tam da bu destek iddiasına ilişkin haberler yüzünden, garabet bir hukuk düzeni sayesinde tutuklandı. Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi, polis teşkilatımızın deneyim ve tecrübe yetersizliğini gözler önüne seren tuhaf bir kargaşa ortamında göz göre göre hayatını kaybetti.
Özetle seçimlerden önce yabancı raporlarında politik riskin artmasıyla birebir özdeşleşen gelişmeler hız kazandı; ülkenin rotası en fazla ihtiyaç duyduğumuz dönemde demokrasiden, parlamenter sistemden ve hukuk devletinden uzaklaştı.
Bu arada yeni kabine ve hükümet programına ilişkin yabancı raporları gelmeye başladı. Yerli ve yabancı TV’lerde ekonomi programlarında yapılan yorumlar ve yazılan raporlardaki değerlendirmelerden, artık beklentileri anlamak daha kolay. 2016 yılı için giderek büyüyen tehlikenin çabuk idrak edilmesine yardımcı olur ümidiyle özetleyelim:
- Hükümet beklendiği gibi Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yakın isimlerden oluştu.
- Erdoğan, Gülen cemaatiyle olan mücadelesine kaldığı yerden devam edecek.
- Erdoğan, başkanlık sisteminden vazgeçmedi. 1 Kasım seçim sonuçlarına dayanarak başkanlık sistemine geçişi, hükümetin öncelikler listesinin başına koydurmak için Başbakan Davutoğlu’nu zorlayacak.
- İçinde başkanlık sistemine geçiş maddeleri de olan bir anayasa değişikliği için 2016 yılında halk oylaması yapılacak. Sonuca bağlı olarak başkanlık seçimi yapılacak.
- Erdoğan’ın seçilmesinin mi, yoksa seçilememesinin mi daha büyük bir politik riske neden olacağı halen belirsiz.
- Rusların Lazkiye bölgesinde Türkmenlere yönelik saldırılarına MHP tabanından ve liderinden gelen tepkilerin hemen sonrasına denk gelen Rus savaş uçağının düşürülmesi olayı, başkanlık sistemine ve seçimine yönelik bir iç politik hareket izlenimi veriyor.
- Rus savaş uçağının düşürülmesi ve sonrasında yaşanan gelişmeler, politik ve jeopolitik riskleri artırdı. Rusya askeri karşılık verecek.
- Rusya’nın aldığı ekonomik yaptırımlar, Türkiye’nin ihracat ve büyümesini olumsuz etkileyecek.
- Büyüme performansının düşmesi, Merkez Bankası’na yönelik faiz indirimi baskısının artmasına yol açacak.
- Rusya’ya ihracatın azalması, cari açıktaki iyileşmeyi tersine çevirecek ve büyümeyi olumsuz yönde etkileyecek.
- 2014 yılında 4.5 milyona ulaşan Rus turist sayısı dikkate alındığında; mal ihracatının, başta müteahhitlik hizmet ihracatı olmak üzere hizmet ihracatının ve turizm gelirlerinin düşecek olması, cari açığın finansmanı sorununu çok daha zorlaştıracak.
- Ali Babacan’ın kabinede yer almaması, hükümetin istikrar yerine ekonomik büyümeye öncelik vereceğinin göstergesi.
- Olası bir anayasa referandumu ve başkanlık seçimi arifesinde ekonomik başarı sağlamak amacıyla Erdoğan devreye girecek ve hükümeti, Ali Babacan’ın özenli korumaya çalıştığı, ama kendisinin karşı olduğu konvansiyonel para ve maliye politikalarını uygulamaktan vazgeçmeye zorlayacak.
- G20 Antalya zirvesi sonuç bildirgesine alınan “merkez bankaları ekonomik aktivitenin canlandırılmasında birbirleriyle tutarlı politikalar izleyecek” ifadesine dayanılarak; muhtemelen Merkez Bankası Kanunu değiştirilecek. Nisan ayında süresi dolan Başkan Erdem Başçı ve PPK üyeleri yerine Erdoğan’a yakın isimler tercih edilecek. TCMB da Fed gibi enflasyon ve istihdamı – büyümeyi görev edinecek.
- Emsal ülkelere göre enflasyon oranı daha hızlı yükselecek.
- TL değer kabedecek.
- Merkez Bankası’nın kredibilitesi daha fazla sorgulanmaya başlanacak.
Yukarıdaki nedenler ve Fed’in faiz artırım sürecine başlayacak olması nedeniyle bugünden itibaren Türkiye negatif ayrışmaya başlayacak, TL değer kaybedecek, tahvil faiz oranları yükselecek ve BIST düşecek.
Üstüne bir de Moody’s’den bir not indirimi gelirse, vay halimize!