Vedat Özdan

06 Aralık 2010

Sarkozy başkanlığında G8 ve G20’den ne beklenmeli?

... Muhtemeldir ki Sarkozy korumacılık eğilimini tersine çevirmek için aktif olmaya zorlanacak...

Fransa 2011’de hem G20’ye, hem de G8’e başkanlık yapacak. 
G20 gelecek yıl Cannes’da toplanacak.

Korumacılık

“Global Trade Alert”, devletler tarafından alınan ve  dünya ticaretini olumsuz etkileyen korumacı önlemleri takip eden bir site. Bu siteye göre son 2 yıl içinde G20 ülkeleri 400’den fazla dünya ticaretini kısıtlayıcı önlem aldı.  
Muhtemeldir ki Sarkozy korumacılık eğilimini tersine çevirmek için aktif olmaya zorlanacak. 
Gündem de DAHO da var. 2011 yılında DAHO görüşmelerine kaldığı yerden devam edilmesi gerekiyor. Bu anlamda tarım ve hizmet sektörlerinde korumcılıkla ilgili ilerleme kaydedilmesi gerekecek. Malum bu konuda Fransa öteden beri (AB içinde de) sorunlu.  
Korumcaılık, G20 tarafından (özellikle ABD ve Almanya tarafında) çok ciddi bir tehlike olarak görülüyor. Nitekim G20 Londra zirvesinde dünya ticaretinin canlandırılması için korumacılıkla mücadele çok önemli bir gündem maddesiydi ve B20 sırf bu amaçla bir çalışma grubu kurmuştu.

Kalkınma meselesi mi kendini kurtarma meselesi mi?

Borç krizindeki Avrupa’nın Afrika kıtasına göz diktiği çok açık. Esasen sade avrupa değil, göz dikenler arasında Brezilya da var, Çin de var. Bu konuda T24 yazarı Bader Aslan çok ufuk açıcı yazıları aylar öncesinden yazmıştı.
Hatırlarsanız AB Yunanistan ve diğer Doğu Avrupa ülkelerini de içine alacak şekilde genişleme kararını verirken meseleye ne kazanacağım diye bakmıştı. AB diyoruz ama, işin esası Fransa, Almanya ve İngiltere. Ortak fonlarda toplanan paralar bu ülkelerde alt yapı açığını finanse etmekte kullanıldı. Yani Fransa,Almanya ve İngiltere bu ülkelere yardım için AB’den karar çıkartırdı; sonra da bu ülkelerdeki alt yapı yatırımlarının ihalelerini kendi müteahhitlerine verdirdi. Örnek mi? Atina havaalanı! Nasıl? Harika değil mi? Bizim üyelikle ilgili birşey söylemeyeceğim artık.

Afrika’ya yardım

G8 ve G20 lideri olarak Sarkozy muhtemelen şunları söyleyecek: 
“Açlık ve yoksullukla mücadele gerekiyor. Herkes için sağlık hizmetlerine erişim gerek”... 
Sonra da diyecek ki “Birleşmiş Milletler milenyum hedeflerini hatırla. Bunun için para lazım.” 
Peki bu parayı kim verecek? 
Sarkozy’nin aklında bankalar var. Diyor ki “bankalardan vergi alalım ve bir fon oluşturalım. Bu fonla Afrika ve diğer kıtalardaki az gelişmiş ülkelere yardım edelim.” (Çember olalım yani) 

Kalkınmanın finansmanı için yenilikçi vergileme  

Sarkozy diyor ki, “fakir ülkelerden yasa dışı yollarla çıkan parayı önlememiz lazım. Bu paralar bu ülkelerde kalmalı ve vergilenmeli. Afrika’dan bu amaçla çıkan çok para var ve vergilenmeden çıkıyor. Buralarda yeni vergi sistemleri ve teknikleri uygulanmalı...” 
Çünkü diyor Sarkozy, “kalkınmayı finanse etmek için yenilikçi gelir yaratma mekanizmaları geliştirmek lazım...” Afrika’da hem hard, hem de soft (insan ve müessese kalitesi bakımından) alt yapı açığı var. 
Finansal İşlem Vergis’ni bu amaçla tekrar gündeme getirebilir. Doğal olarak bu verginin uygulanması ve nerede kullanılacağıyla ilgili tüm ülkelerin katılımını arayacaktır. 
Fransız müteahhitler iş yapamazsa Fransa da zorlanacak. (Neden hiç Fransa konuşulmuyor? başlıklı yazımıza bakınız)

Sarkozy kırmızı halda

G20 toplantısının Cannes’te yapılacak olması nedeniyle Sarkozy için “artist olma şansını kaçırmayacaktır” türü espriler var.
“Bu yanlız ve yoksul kıta bilmelidir ki, biz onu çok seviyoruz” türü bir açılış konuşması doğrusu Sarkozy’ye çok yakışır. 
Nuri Bilge Celyan’ı da çok severim Manga’yı da. İşin şakası bir yana, malum Seul’de  geleceğin Asya’da olduğu ispatlandı; Cannes’da da Avrupa’nın geçmişte kalmadığı ispatlanmaya çalışılacaktır. Eminiz ki Sarkozy bu yönde ciddi şeyler de yapmaya gayret edecektir.