Vedat Özdan

15 Mayıs 2011

Piyasaları korkutan dört temel risk

Borsalarda Mayıs ayında teamülen satış baskısı olur (sell May go away).

Borsalarda Mayıs ayında teamülen satış baskısı olur (sell May go away). Bunun dışında son iki haftadır tüm varlık fiyatlarındaki aşağıya doğru trendin dört ana nedeni var. Buna dileyen “16 Mayıs – Pazartesi  Sendromu” da diyebilir.


1.      
Neden: Yunanistan’ın borcunun yeniden yapılandırılması

Bu konu çok yazıldı ve konuşuldu o nedenle teferruata girmiyorum. Ancak ilginç nokta şu: Her ne kadar bunun daha kötü sonuçlar doğuracağı hem IMF, hem de AB Para Blgesi yetkilileri tarafından dile getirilse de analizlerde artık, Yunanistan’ı kendi isteğiyle Euro Bölgesi’nden çıkmaya zorlayacak bir sürece girildiği konuşulmaya başlandı.

Yunanistan halen piyasaları ürküten ciddi bir risk unsuru.

2.       Neden: Portekiz’e yardım konusunda Finlandiya vetosu

 

Hatırlarsanız AB Devlet ve Hükümet Başkanları; Portekiz’e yardım konusunu da ele aldıkları 25 Mart 2011 tarihli toplantıda; Nisan ayında Finlandiya’da seçim olacağı ve yasalar gereği mevcut hükümetin bağlayıcı bir karar verme yetkisinin olmadığını tespit ederek, oybirliği gerektiren yardım kararının oylanması işini  Finlandiya seçimlerinden sonrasına bırakmışlardı.

 

Malum, 17 Nisan günü yapılan genel seçimlerde; seçim propogandaları sırasında Portekiz’e yardımı veto edeceklerini açıklamış olan “Gerçek Finlandiyalılar” adlı milliyetçi parti yüzde 19 oy almıştı ve Finlandiya’da yasa gereği yardım paketini parlamentonun onaylaması gerekiyor.

 

Ancak 11 Mayıs günü Finlandiya Maliye Bakanı ve aynı zamanda geçici hükümetin Başbakanı Jyrki Katainen, 16 Mayıs’ta yapılacak olan Avrupa Para Bölgesi maliye bakanları toplantısına katılarak Portekiz’e yapılacak 78 milyar EUR’luk acil yardım konusunda olumlu oy vereceklerini açıkladı.

 

Böylece bu risk bertaraf edilmiş oldu.

 

3.       Neden: ABD’de borçlanmayla ilgili sınırın 16 Mayıs’ta dolacak olması

 

ABD’de Cumhuriyetçiler ile Demokratlar arasında bütçe açığı ve borçlanma limitiyle ilgili tartışmaları daha önce bu köşede kaleme almıştık. Demokratlar 14.3 milyar USD olan borçlanma üst sınırını yükseltmek isterlerken; Cumhuriyetçiler, 2011 yılı bütçe açığını 1.4 trilyon USD ile sınırlama karşılığında bu öneriye destek vereceklerini açıklıyorlardı. Borçlanmayla ilgili üst sınıra 16 Mayıs tarihinde geliniyor. Şayet bu tarihte ABD Hazinesi limitin dolması nedeniyle borçlanamazsa tüm kamu hizmetlerinin durmak zorunda kalacağı konuşuluyordu. Dün (13 Mayıs) bu konuda da olumlu bir gelişme oldu. Cumhriyetçiler, Obama ile yaptıkları görüşmede limitin yükseltilmesi gerektiği konusunda mutabık oldukları mesajını verdiler.

 

Bu risk de ortadan kalktı.

 

4.       Neden: Özellikle Aluminyumda “Financial Deal”lerin çözülme ihtimali

 

Bu köşede bu konu da daha önce ele alındı. Şöyle ki, Londra Metal Borsası alüminyum depolarında (warehouse) çok ciddi bir alüminyum stoku var. Ancak bu stok, üreticlerin bankalardan aldıkları kredinin teminatı olarak depolarda “kilitli” tutuluyor. Mekanizma özetle şöyle çalışıyor: Üretici firma (veya trader) alüminyumu bugün satmak yerine bunu teminat olarak gösterip kredi alıyor. Kredi için ödediği faiz, aluminyumu fabrikasından depoya taşıma, sigortalatma ve depolama maliyeti toplamı, contango gelirinden daha düşük. Contango, alüminyumun peşin fiyatı ile vadeli fiyatı arasındaki pozitif fark. Yani ileri vadede almayı taahhüt ettiğiniz bir ton alüminyumun bedelinin bugünkü değerine indirgeyen faiz tutarı. Contango Geliri  >  (Finansman + Sigorta + Depolama masrafı ) ise kar elde ediliyor. Aynı zamanda fiziksel hammaddeyi piyasaya sürmeyerek hammadde primlerini şişiriyor ve burdan da para kazanıyorlar. İşte contango gelirinin ileri tarihli satış nedeniyle katlanılan maliyetten yüksek olması nedeniyle üreticiler alüminyumu bugün sanayiciye peşin satmak yerine, kredi vadesini denk gelecek bir tarihe vadeli kontrat (future) satıyor ve para kazanıyorlar. Hal böyle olunca aluminyumda arz fazlası olmasına rağmen yaklaşık iki yıldır aluminyum fiyatları yükseliyor.  Yani bildiğimiz fiyat mekanizması (Arz-talep kanunu) çalışmıyor. Bunun en önemli nedeni Fed’in düşük faiz polikası. Fed’in Haziran ayında yapacağı toplantıda faiz oranlarında artış yapabileceği ya da en azından buna ne zaman başlayacağına dair bir ipucu vereceği bekleniyordu. Fed faiz artırınca, bu işi yapanlar açısından artık faiz artış oranına bağlı olarak arbitraj olanağı daralacağı, hatta kalmayacağı için zarar etme ihtimali doğdu. Bu ihtimal, gelecekte arz fazlası beklentisine bağlı olarak vadeli fiyatların daha da düşmesi anlamına geliyor. Bunun ilk belirtilerini  geçen hafta contango’nun negatife dönmesiyle gördük. Buna “backwardation” deniyor. Yani vadeli fiyat, peşin fiyattan daha düşük oldu. Korkuyu tetikleyen en önemli neden Mayıs ayında (16 Mayıs’ta dolan vadelerin çok olduğu konuşuluyor) ve kısmen Haziran ayında financial deal’lerin vadelerinin doluyor olması. Yani kilitli alüminyumun çözülmesi ve fiyat mekanizmasının yeniden çalışmaya başlaması ihtimali.

 

Bu hususu T24 okurunun ve hedge’siz giden Türk sanayicisinin dikkatle not etmesini tavsiye ederim. Zira yeni bir çöküşün kaynağı burası olacak.

 

Bize göre bu risk de şimdilik bertaraf oldu. (Gerekçeleri için 29.4 2011 tarihli “Bernanke ne dedi?” başlıklı yazımıza bakabilirsiniz.)

 

Özetle, küresel piyasalardaki birden bire gelen satış furyasının bizce dört nedeni bunlar.

 

Önümüzdeki hafta Yunanistan’la ilgili olumusz, somut ve ciddi bir haber yayılmazsa; EUR/USD paritesinde yükselme, başta alumniyum fiyatlarında olmak üzere metal fiyatlarında kısmi yükselme (tekrar contangoya dönme), borsalarda toparlanma ve Dolar/TL’de düşüş yaşamazsak, bilmediğimiz başka nedenler var demektir.