Vedat Özdan

29 Mayıs 2012

Merkel, ortak tahvil ihracına neden evet diyemez?

Avrupa Birliği 2010 yılının Aralık ayında, borç krizinden çıkmak için daimi bir kriz yönetim mekanizması kurma karar aldı...

Avrupa Birliği 2010 yılının Aralık ayında, borç krizinden çıkmak için daimi bir kriz yönetim mekanizması kurma karar aldı. Avrupu Birliği´nin IMF´i olarak da bilinen Avrupa İstikrar Mekanizması (ESM) bu karara dayanır.

Bu yılın Temmuz ayında yürürlüğe girmesi beklenen ESM, daha önce hayata geçirilmiş olan Avrupa Finansal İstikrar Kolaylığının (EFSF) yerini alacak.  1 Temmuz 2013 tarihinde sona erecek olan EFSF 1 yıl süreyle ESM’le birlikte yürürlükte kalacak. 

EFSF, hem Lizbon Antlaşması´ndaki, hem de üye ülkelerin anayasalarındaki engeller nedeniyle daimi bir mekanizma olarak kurulamamıştı. Daha sonra bir yol bulundu ve üye ülkelerde referandum yapılmasını gerektirmeyecek şekilde Lizbon Antlaşmasında değişiklik yapıldı.  Bu değişiklik, sadece Avro Bölgesi ülkeleri için geçerli, daimi bir kriz yönetim mekanizmasının (ESM) kurulmasına imkan tanıdı. Ancak ortada özellikle Almanya’da çok bariz bir şekilde dillendirilen ve bizim de o tarihlerde yazdığımız anayasal bir sorun vardı. Alman Anayasa’sı, “Bütçe hakkı ulusaldır ve Alman yasama organına aittir.”, diyordu. 

Konu, Anayasa Mahkemesi gündemine taşındı.  Yüksek mahkeme, 2011 (Eylül) yılında gerekçeli kararını açıkladı. Karar, özetle şöyle yorumlandı:

“Yasama organı, yetkisini vatandaşların iradesinden alır. Demokratik hak, ulusal düzeyde, ulusu oluşturan vatandaşlar tarafından kullunılır. Anayasanın parlamentoya verdiği bütçe hakkı ulusaldır. EFSF bu haliyle Alman Anayasa’sına aykırı değildir. Çünkü daimi değildir ve Alman bütçesine getireceği yük hesaplanabilir niteliktedir. Almanya’nın ne kadarlık bir garanti verdiği belliyse ve vereceği garanti için önceden meclis bütçe komitesinden onay alınırsa, sorun olmaz.” 

Aynı karar, ateşlenen Eurobond (ortak tahvil) tartışmaları nedeniyle tekrar gündeme geldi. Bu kez şöyle yorumlanıyor: 

“Bütçe ile yürütme organına hesaplanamaz bir harcama yetkisi verilemez. Başka ülkelerin serbest iradeleriyle borçlanmalarına izin veren bir düzenleme, ulusu oluşturan vatandaşların iradelerine dayanan yasama yetkisinin bir başka ülkeye transfer edilmesi anlamına gelir. Bir başka ülkenin Alman bütçe harcamalarının sınırını aşabilmesi, demokratik hakkın ulusal düzeyde icrasını engeller. Alman parlamentosuna tanınan harcama yapma ve sınırını tayin etme yetkisinin; kendi serbest iradesiyle, önceden hesaplanamaz bir şekilde Eurobond ihraç ederek borçlanabilecek bir başka ülkeye devredilmesi, Anayasa’ya aykırıdır.”

Söz konusu kararla ilgili basın duyurusunun İngilizce çevrisine ulaşmak için tıklayın...

Özetle karar, daimi ve önceden hesaplanamaz bir yetki devrini anayasaya aykırı buluyor. Merkel de esasen tam da bu noktada mali disiplinde ısrar ediyor.

Ortak tahvil ihracına garanti vermek Almanya’nın borçlanma maliyetini artıracak ve Alman bütçesine büyük bir yük getirecektir.

Daha önce de yazdık: Anketlere göre Alman vergi mükellefi başka ülkelere daha fazla yardıma karşı. Öte yandan Alman muhalefetinin de sıkı mali disiplin ısrarından dolayı Merkel’i yıprattığını biliyoruz. Merkel, Hollande önderliğinde Eurbond lehine güçlenen ittifaka karşı da yalnız kaldı. Bu anlamda siyasi olarak Yunanistan ve daha sonra başka ülkelerin avrodan çıkışının siyasi maliyeti üzerine kalacak gibi. Özetle ortada siyasi bir çıkmaz var!

Ancak her şeyi göz alsa dahi Anayasa Mahkemesi’nin söz konusu kararı Merkel’in elini konulu bağlayıcı nitelikte. Çünkü Eurobond ihracına daimi ve sınırsız garanti verebilmesi için Anayasa değişikliğine ihtiyaç var. Bunun iki yolu var. Yaygın kanaate göre, bu değişikliğin parlamentonun üçte iki çoğunluğuyla yapılması mümkün değil. Bunun için halk oylamasıyla kabul edilmesi gereken bir anayasa değişikliği gerekiyor. Merkel, kendisinin inanmadığı bir değişikliği ister mi? İstese dahi, halk oylamasında bu değişikliği savunabilir mi? Savunsa dahi Alman halkı evet der mi?

İstese dahi Alman halkı evet demez.

Bir ara çözüm olarak, ESM tarafından yapılacak Eurobond ihracına toplam tutar ve/veya ülkeler itibariyle sınır getirmek şartıyla Merkel’den destek gelebilir mi?

Olabilir, ama bu tür bir evet, biraz gevşetilmiş haliyle mali disiplinle aynı kapıya çıkar.

Bunu Alman Anayasa Mahkemesi ne der?

Bilinmez; ancak ESFS için verilen muhkeme kararının Merkel için “açık çek” olmadığı çok açık.

Peki, Merkel’den koparılacak ve onu büyük ihtimalle çok zor durumda bırakacak bu tür bir evet, akıbeti değiştirir mi?

Hiç sanmam.