Vedat Özdan

22 Ağustos 2015

Kara Cuma'da küresel düzeyde hisse senetleri 3 trilyon dolar kaybetti!

Önümüzdeki hafta her şeyin rengi kırmızıya dönüşebilir

 

Bir süredir Çin ekonomisindeki tehlikelerden söz ediyor ve Çin kriz yaşarsa dünya altında kalır diyorduk.

“Biz seçime giderken dünyada beklenen küresel finansal çöküş başlarsa?” başlıklı son yazımızda; "majör borsalarda fiyat yükselişlerinin mantıklı hiçbir gerekçesi kalmadı, küresel bir finansal çöküş beklentisi çok fazla yazılır – çizilir olmaya başladı, biz dahil 23 ülkenin borsası halen tepetaklak düşmekte ve zaman giderek daralıyor" uyarısı yapmıştık. 

Ertesi gün Financial Times’ta “Dünya çöküşe hazırlanmalı” başlıklı bir makale yayımlandı. 

Aynı gün Çin'de açıklanan PMI verisi son 6,5 yılın en düşük seviyesine indi. 

Veri ardından Şanghay Bileşik Endeksi yüzde 4,27 kayıp yaşadı ve böylece son bir hafta içindeki kaybı yüzde 20’yi aşmış oldu. 

Aynı gün Dow Jones Endeksi yüzde 3,11 düştü ve böylece Kasım 2008'den bu yana en yüksek 2 günlük kaybını yaşadı. 

S&P 500 Endeksi yüzde 3,17 düşüşle son 4 yılın en kötü performansını gösterdi ve böylece S&P 500 2015'teki tüm kazançlarını sildi. 

Nasdaq Teknoloji Endeksi yüzde 2,82 ile Nisan 2014'ten bu yana en kötü gününü yaşadı. 

MSCI Tüm Dünya Endeksi yüzde 2.7 düşerek Ekim ayından bu yana en düşük düzeyine indi. 

MSCI Gelişen Piyasalar Endeksi yüzde 2.2 düştü. 

Böylece küresel düzeyde hisse senetlerinin değeri 3.3 trilyon dolar düşmüş oldu. 

Yani neredeyse Türkiye GSYH'sının 4 katı büyüklüğünde bir değer buhar oldu! 

Oysa biz küresel ekonomi toparlanıyor diye biliyorduk, değil mi?

Yıllardır bizden "Parasal genişlemeden başka çare yok", reçetesine inanmamız beklenmişti.

Hatırlayın 2007 – 2009 arasında merkez bankaları küresel finansal sistemi korumak adına korkunç miktarda para bastılar ve adına sanki çok teknik bir operasyon yapıyorlarmışcasına "niceliksel gevşeme" (QE) dediler. 

2010 – 2012 arasında bu kez dünya ekonomisi yeterince toparlanamadığı gerekçesiyle para bastılar. 

Yine olmadı!

Ama biz yine onlara inanmaya devam ettik.

Çünkü herkes bundan istifade ediyordu.

Öyle ya kendiliğinden oluşan bir "satınalma gücü" ve "servet birikimine" kim yok der!

Q1, Q2, Q3, ...

2012 yılından 2015 yılına kadar parasal genişleme politikalarından beslenenler sayesinde bu politikalar böylece devam ede geldi. 

Hep dendi ki merkez bankaları para basarak bu sorunu çözecek, tünelin ucu göründü.

Nihayet geçen hafta anladık ki yolun sonuna gelmişiz.

Ve artık küresel finansal çöküşün başladığını tartışmaya başladık.

Aman dikkat diyoruz. 

Önümüzdeki hafta her şeyin rengi kırmızıya dönüşebilir.