P5+1 ve İran arasında süregelen müzakerelerin bugün anlaşmayla sonuçlanması ve peşi sıra İran’a üç koldan uygulanan yaptırımların tedricen kalkması bekleniyor.
İran’a kim, hangi konularda, neden yaptırım uyguluyor?
ABD, 1979 devriminden bu yana değişik aralıklarla ve kimi zaman artan, kimi zaman azalan dozlarda İran’a yönelik yaptırımlar uyguluyor. İran’a BM ve AB de yaptırım uyguluyor. Bu yaptırımlar ekonomik, ticari, bilimsel ve askeri nitelikte.
Yaptırımların nedeni malum: İran’ın uranyum geliştirme faaliyetlerini kontrol altında tutarak, nükleer silah geliştirmesini önlemek.
İran, ABD’nin yanı sıra 2012 yılında BM ve AB tarafından uygulan yaptırımlarla, özellikle de 2012 yılının mart ayında SWIFT’tan çıkarılmasıyla küresel ekonomik sitemden izole edildi. Bu izolasyonla İran dış âlemle eskisi gibi ticaret yapamaz hale geldi. Deniz taşımacılığını kimse sigortalamaz oldu ve birçok limanı kara listeye alındı.
En çok bankacılık, energi ve ulaşım sektörlerini olumsuz etkileyen yaptırımlar nedeniyle İran ekonomisi küçüldü, ulusal para birimi riyal yüksek oranda devalüe oldu, enflasyon ve işsizlik oranı hızla yükseldi, yabancı yatırımcılar ülkeyi terk etti, ülke fakirleşti ve birçok sektör teknolojik olarak geriledi.
İran ne üretiyor, ne satıyor,
yaptırımlarla nasıl mücadele etti?
İran, MENA’nın (Orta Doğu ve Kuzey Afrika Bölgesi) Suudi Arabistan’dan sonra gelen ikinci en büyük ekonomisi. GSYH’sı yaklaşık 406 milyar dolar. 81 milyon nüfusla bölgenin Mısır’dan sonraki en kalablık ülkesi. Eğitimli bir işgücüne sahip ve elektrik –elektronik başta olmak üzere, oransal olarak dünyanın en fazla mühendis mezun eden ülkesi.
İran, doğal gaz bakımından dünya ikincisi, ham petrol rezervleri bakımından da dünya dördüncüsü. O nedenle büyümesi ve bütçesi halen önemli ölçüde petrol ve doğal gaza bağımlı.
Şunu da not edelim: üç koldan uygulanan yaptırımların, petrole bağımlığını azaltıcı politikaların hayata geçmesini kolaştırarak İran ekonomisi için faydalı sonuçları da oldu. Tıpkı sonrasında Rusya’da olduğu gibi, daha önce ithal edilen mallar İran’da üretilmeye başlandı.
Yaptırımlar nedeniyle İran daha çok komşu ülkelerle dış ticaret yapabiliyor. İthalatının üçte ikisini petrol–dışı ürünlerin ihracatından elde ettiği döviz gelirleriyle finanse ediyor. Petrol ve doğal gaz dışında muhtelif mineraller, çimento, üre gübre ve diğer tarımsal ve temel sanayi ürünleri ihraç ediyor.
Amerikan Hazine Bakanlığı Terör ve Mali İstihbarattan Sorumlu Müsteşarı David Cohen’e göre İran GSYH’sı yaptırımlar nedeniyle olması gerekenden yüzde 14–20 arasında daha küçük.
Yaptırımların kalkması İran için neden önemli?
Bir örnekle durumun vehametini anlatalım: satınalma gücü paritesine göre yapılan bir IMF hesabına göre 2012 yılında kişi başına düşen gelir 12.000 dolardı. Yaptırımlardan sonra 2013 yılında 6.500 dolara indi!
O nedenle yaptırımların kalkmasının ilk adımı olarak 10 Temmuz 2015, şayet bir anlaşmaya varılırsa, hem İran, hem de dünya ekonomisi için çok önemli bir gün.
Yaptırımların kalkması İran yönetimi için coğrafi güç ve prestij; İran halkı içinse daha fazla iş, ekmek, para, refah ve özgürlük anlamına geliyor.
İran’ın küresel ekonomik sisteme entegrasyonu kime ne sağlayacak?
İzolasyon kalkınca kadim İran halkını, edebiyatını, estetiğini, kültürünü, tarihini ve güzel şehirlerini dünya artık daha yakından tanıma fırsatı bulacak.
İran ekonomisinin küresel ekonomiye yeniden entergrasyonu “sürekli durgunluk” sorunu yaşayan dünya ekonomisine bir ivme kazandıracak.
1990’lı yıllarda Sovyetelerin dağılması ve Doğu Avrupa ülkelerinin AB’ye entegrasonundan sonra hiç bu kadar büyük bir ülke küresel ekonomik düzene entegre olmamıştı. Bu entegrasyonun elbette bir refah etkisi olacaktır. Yaptırımların kalkmasıyla hem İran ekonomisi, hem de dünya ekonomisi için milyarlarca dolarlık yeni iş imkânlarının doğması beklenmeli.
Bugün müzakereler anlaşmayla sonuçlanır ve bazı önemli yaptırımlar kalkarsa tahmin o ki, İran ekonomisi 2016 yılından itibaren yüzde 7–8’lik bir büyüme oranı trendine girecek.
Hatırlayın, yıllar önce Asya Kaplanları tabir edilen ülkeler vardı. Bu ülkelerin temel özelliği yüzde 7–8’lerden aşağıya inmeyen yüksek büyüme hızlarıydı. Şunu açıkça söyleyelim: Yeni dönemde İran için “MENA Kaplanı” tabir edilirse şaşmayın.
İran hangi yaptırımın kalkmasını öncelikle isteyecek?
İran ekonomisi için en büyük yaptırım George W. Bush dönemi ABD yönetimi tarafından 2001 yılında yürülüğe konulan “USA PATRIOT Act” denilen yasadan kaynaklandı. Bu yasa nedeniyle İran 2011 yılından bu yana dünyada bir “kara para aklama bölgesi” muamelesi görüyor.
İnsanlar, şirket yönetici ve ortakları ABD’ye gidince sorgulanmaktan, yargılanmaktan, tutuklanmaktan ve para cezası almaktan korktukları için İran’la iş yapmak istemiyor. Aynı gerekçeyle bankalar, yaptırımların kapsamında olmasa dahi yapılan ticareti finanse etmekten uzak duruyor.
Şayet nükleer müzakereler başarıyla sonuçlanırsa, ABD’nin en çabuk kaldıracağı yaptırımın İran’ın artık bir kara para aklama bölgesi statüsündan çıkarılması olacak.
Şayet bu gerçekleşirse peşi sıra SWIFT yasağı da kalkacaktır. Bu da yasal yollarla İran ile dış ticaret ve doğrudan yatırım imkânlarının birden bire artması demek olacak. Bu arada yaptırımlar nedeniyle İran ekonomisinin yüzde 35 – 40 atıl kapasiteyle çalıştığını hatırlatalım.
Dahası var: bu yasa nedeniyle İran, 2012 yılından önce ihraç etmiş olduğu petrolün karşılığı olarak tahsil ettiği dâhil, İran Merkez Bankası’nın yurtdışı bankalarda rezerv olarak tuttuğu parayı, kara listeye alınmış İran’lı şahıs ve şirketlerin yurtdışındaki parasını da ülkeye transfer edemiyor. Çünkü sözünü ettiğimiz yasa nedeniyle tutarı 130 milyar doları bulan bu para dondurulmuş durumda. Yaptırımlar kalkarsa yabancı bankalar bu paranın yaklaşık 100 milyar dolarını İran’a iade edebilecek. Bu da İran ekonomisinde hızlı bir kalkış (take – off) için ziyadesiyle yeterli bir tutar.
İran ekonomisinin üretmeye başlaması, zenginleşmesi ve dış ticaretinin artması, dünya ekonomisinin biraz da daha hızlı büyümesine de vesile olacaktır.
Yaptırımların kalkması dünya ekonomisini neden olumlu etkileyecek?
2011 yılında İran yaklaşık olarak 100 milyar dolar tutarında petrol ihraç ediyordu. Yaptırımları izleyen bir yıl içinde yüzde 65’lik bir düşüşle bu rakam yaklaşık 35 milyar dolara indi.
İran, yaptırımlardan sonra petrol üretimini kısmak yerine, üretmeyi ve ürettiğini stoklamayı tercih etti. Halen İran Körfezinde tankerlerde tutulan önemli miktarda petrol stoku var.
İran’ın petrol satmaya başlaması enerji fiyatlarının düşmesi, en azından daha fazla yükselmemesi anlamına geliyor.
Bu noktada önemli bir tespit yapmak isterim: “ekonomik büyüme”, insanın biyolojik enerjisinin gayri biyolojik ve tamamlayıcı enerjiyle “leverage” edilmesinden başka bir şey değildir. Yani, işçinin eline bilgisayar, hesap makinesi, telefon, makine, motor, dinamo, testere, matkap vs. vererek daha kısa sürede daha fazla üretmesini sağlamak demek. Tamamlayıcı enerjinin kökeninde çok büyük oranda petrol ve doğalgaz var. O nedenle, kısa vadede biraz şaşsa da enerji fiyatlarının düşmesi her zaman, ama her zaman büyümeyi artırır. Çünkü “leverage” artar.
Hangi sektörlerde iş imkânları ve büyük potansiyel var?
Düşük petrol fiyatalarından en başta havayolu ve taşımacılık şirketleri istifade edecektir. Bu durumun turzim sektörü iyi olan bizim gibi ülkeleri olumlu etkilemesi beklenebilir.
Yaptırımlar kalkınca yabancı yatırımcılar için İran’da birçok iş fırsatı doğacaktır. Bankacılık, varlık yönetimi, değerleme, finansal aracılık hizmetleri, proje finansmanı, danışmanlık, bağımsız denetim vs, “soft infrastructure” iş imkânları doğacaktır.
Yaptırımların kalkmasıyla Tahran Borsa’sına yerli ve yabancı ilgisi artacaktır. Gereken adımların çabuk atılması halinde İstanbul’un küresel finans merkezleri sıralamasındaki yerini yukarıya çıkaracak finansal iş ve işbirliği imkânları doğacaktır.
Yaptırımların kalkmasıyla İran’ın büyük şehirlerinde arsa, işyeri ve konut yatırım imkânları doğacaktır. İranlıların Antalya’da yazlık ve İstanbul’da ev sahibi olmayı ne kadar istediklerini çok yakından bilen birisi olarak söylüyorum: yaptırımların kalkması bizim inşaat sektörü için çok büyük fırsatlar doğuracak ve bir süredir büyümeye katkı yapamayan inşaat sektörümüz için İran’da yeni iş fırsatları doğuracaktır.
Şunu açıkça söyleyeyim: İran’da araba ve konut, önemli bir yatırım aracı durumunda. Yaptırımlar nedeniyle İran’da otomotiv sektörü 2011–2013 arasında yüzde 40 düştü. Halen de toparlayabilmiş değil.
Ülkede genç, eğitimli, özgürleşmek ve dünyaya entegre olmak isteyen bir nüfus var. İnsanlar para harcamaya başlayınca cep telefonu, konut, mobilya, beyaz eşya, araba, yazlık almaya başlayacaktır.
Yaptırımların kalkması, İran’ın petrol ve doğal gaz üretim kapasitesinin artması demektir. Resmi rakamlara göre petrol üretim kapasitesinin düşmemesi için İran’da 2020 yılına kadar, 130–145 milyar dolar arası tutarda yeni yatırım yapılması gerekiyor. Bu yatırımlar ve yatırım projelerinin finansmanı birçok yeni iş imkânları yaratacaktır.
İran’ın AB ile olan ticareti geçen yıl 8,3 milyar dolardı. Yunanistan sorununun arkasında yüksek enerji fiyatlarının olduğu bir gerçek. Doğacak yeni iş imkânları ve artan dış ticaretten AB ve Yunanistan’a da fayda sağlayacaktır.
Dubai, yaptırımlardan önce de İran için çok önemli bir iş ve finans merkeziydi. Daha sonra da bu özelliğini korudu. Malum Dubai’de büyük bir İranlı nüfusu var. İran ekonomisinin büyümeye başlaması Körfez bölgesinde özellikle Dubai’ye yarayacaktır.
İran’ın petrol satmaya başlaması, başta Suudi Arabistan olmak üzere OPEC ülkelerinin ve Rusya’nın peki işine yaramayacaktır. Çünkü İran’a yaptırımlardan sonra Suudi Arabistan günlük petrol üretimini günde 10 milyon varile çıkardı. Sonra da hiç düşürmedi.
ABD’de başlayan kaya gazı ve kaya petrolü üretimi nedeniyle Suudi Arabistan’ın bir nevi “petrol fiyat savaşları” başlattığından daha önce söz etmiştik. Petrol gelirlerinin düşmesi nedeniyle Suudi Arabistan’da halen büyük bir bütçe açığı var. O nedenle “Suudi Arabistan için hayat giderek daha zor bir hale gelecek” diyebiliriz. Hatta, “artık Orta Doğu’da hiçbirşey eskisi gibi olmayacak” bile diyebiliriz.
Umarım ki koalisyondu, yeniden seçimdi, tekrar koalisyon görüşmeleriydi falan derken, İran’la ilgili fırsatları kaçırmayız.
Not: Umarım Ankara'da birileri bakanlıklardan görüş alarak yaptırımların kalkmasının Türkiye ekonomisine etkilerini analiz eden bir rapor hazırlamış ve ilgililerin dikkatine sunmuştur. Belki de işdünyası örgütleri böyle bir rapor hazırlamışlardır. Var ve paylaşılırsa, bu köşeden duyurulacaktır.