Vedat Özdan

10 Ekim 2013

IMF gelişmekte olan ülkelere hangi politikaları tavsiye ediyor?

Son 10 yıldır IMF’in “dikte ettiği” politika çerçevesinden uzakta, likidite ve para bolluğundan ziyadesiyle sebeplendikleri zahmetsiz bir dönem geçiren bu ülkeler için maalesef artık yeni bir dönem var.

Çıktı açığı, tasarruf açığı, finansman kalitesi, kur oynaklığı, enflasyon baskısı, merkez bankası krebilitesi, maliye politikası esnekliği ve diğer kırılganlıkları itibariyle birbirlerinden farklılık gösteren yükselen piyasa ekonomileri ve gelişmekte olan ülkeler, yeni konjonktürde birçok yeni zorlukla baş etmek zorunda kalacak.

Son 10 yıldır IMF’in “dikte ettiği” politika çerçevesinden uzakta, likidite ve para bolluğundan ziyadesiyle sebeplendikleri zahmetsiz bir dönem geçiren bu ülkeler için maalesef artık yeni bir dönem var.

Hem maliye, hem de para politikasının daha sıkılaşması gereken zorlu bir dönem.

Şöyle de söyleyebiliriz: Ekonomi yönetimi artık yan gelip yatma yeri değil!

Zamanında kaliteli büyüme yolunda adım atmış, bürokrasisi “düşüş yönetimi”nde ne yapacağını bilen, gerekeni yapmak için birilerinin gözünün içine bakmayan, meseleleri çabuk idrak eden, halkına gerçekleri söyleyip, siyasi hesapları pahasına gerekli aksiyonları alan hükümetlere sahip ülkelerin daha az zararla çıkacakları bu zorlu dönemde, hangi ekonomi politikasi öncelikleri öne çıkacak? 

Beğenin ya da beğenmeyin Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’nda IMF bu çerçevede aşağıdaki beş politika önceliğine vurgu yapıyor:

1. Döviz kurlarının değişen koşullara cevap vermesine izin verilmeli. Değişen koşullara düzensiz uyumun yaratacağı risklere karşı önlem alınmalı. Aşırı oynaklık varsa, sakinleştirmek için müdahale edilmeli.

2. Para politikası çerçevesinin kredibilitesi düşükse, güçlü bir nominal çıpa oluşturmak için daha fazla çaba sarfedilmeli.

3. Kredi genişlemesi döneminden kalan riskleri ve sermaye akımlarından doğan yeni riskleri dikkate alarak, finansal istikrarı korumak için ihtiyatlı olunmalı.

4. Fonlama koşulları mali gevşemeye izin vermiyorsa ve daha kötüye yol açmayacaksa, mali disipline devam edilmeli.

5. Yeni önlem paketleriyle yapısal reformlar sürdürülmeli.

Özetleyelim, maddelerin ilk üçü para politikasında sıkılaşmaya, dördüncüsü maliye politikasında sıkılaşmaya ve son madde ise kaliteli büyüme için gerekli yapısal reformların önemine vurgu yapıyor.

Önceliklerin arkasında, hızlı büyüme, bol para ve likidite koşulları itibariyle mazide kalan ve yeni konjontüre uyum için politika değiştirmeyen ülkeler için en yakın risk olarak görülen hususun şu olduğunu tahmin ediyorum: Kur, enflasyon ve faiz sarmalına yakalanarak ekonomi yönetiminde dümen hakimiyetini kaybetme tehlikesi.

Değişen birşey var mı diye soracak olursanız, pek yok derim. Ne IMF'in politika çerçevesinde, ne de uzak olmayan bir gelecekte IMF kapısını çalmak zorunda kalacak ülkelerin sorunlarında.

Not: Dün ABD Başkanı Barack Obama, George W. Bush tarafından aday göterilen ve Senato tarafından ilk dönem ataması onanan, daha sonra kendisi tarafından bir kez daha aday gösterilen ve Senato tarafından ataması onanan Fed Başkanı Ben Bernanke'ye teşekkür ederek, 2010 yılından bu yana Fed Başkan Yardımcılığı görevini yürüten Janet Yellen'i (67) başkanlığa aday gösterdi. Obama, Bernanke'ye başarılı başkanlık dönemi için teşekkür ederken; insanların 2008 krizi sonrası işlerini kaybetmemeleri, kaybedenlerin yeniden iş bulmaları, evlerini ve arabalarını kaybetmemeleri, küçük ve orta boy işletmelerin kapanmamaları ve bankaların nakit bulmaları için gösterdiği çabayı cömertçe takdir etti ve bu çabaların olumlu sonuçlarını, kimsenin siyaset hanesine yazmadı. İlk kadın Fed başkanı olarak Yellen'i aday olarak takdim ederken de başarılı akademik geçmişine, eşi ve oğlunun da ekonomi eğitimi aldığına, iyi bir aileye sahip olduğuna, okuma merakına, gayrimenkul balonu ve "mortgage krizi" tehlikesiyle ilgili isabetli öngörüsüne, Fed'deki tecrübesine, paydaşçı karakterine, insanları yönlendirme yeteneğine vurgu yapması dikkat çekici ve profesyonelceydi.

Fed, bağımsız bir merkez bankası. Bağımsızlığı hem kanunundan, hem de ülkenin demokrasi geleneklerinden kaynaklanıyor. ABD'de merkez bankası başkanları bizdeki gibi üçlü kararnameyle hükümet tarafından atanmıyor. Başkan aday gösteriyor ve Senato onayıyla atama tamamlanıyor. Bernanke'nin başkanlık süresi Ocak ayı sonunda dolacak. Ekim ve Aralık aylarında yapılacak Fed toplantılarına yine Bernanke başkanlık edecek. Ocak ayında Fed toplantısı yok. Bu nedenle Senato onay süreci teorik olarak, Bernanke'nin görev süresinin dolacağı Ocak ayı sonuna kadar sarkalabilir.