Vedat Özdan

02 Mart 2012

Hedge fonlar ne işe yarar?

Bu yazı; hedge fonlar ne yapar, nasıl kurulur, kim bunlara yatırım yapar, parayı nasıl kazanırlar, neden krizleri hep bunların çıkardığı söylenir...

 

T24 okurunun ekonomiye de meraklı, ama daha çok ülkedeki siyasi olaylara odaklı bir profile sahip olduğu kanaatindeyim.  Bu yazı; hedge fonlar ne yapar, nasıl kurulur, kim bunlara yatırım yapar, parayı nasıl kazanırlar, neden krizleri hep bunların çıkardığı söylenir, türü sorulara cevap arayan T24 okuruna “hap” bilgiler vermeye yönelik bir derlemedir.

Hedge fonların çıkış ülkesi ABD’dir. Avrupa’nın hedge fon merkezi İngiltere’dir.

Hedge fon bir tür özel yatırım fonudur. ABD sermaye piyasası mevzuatında hedge fonun yasal ve açık bir tanımı yapılmamıştır. Onu özel yapan diğer yatırım fonlarının tabi oldukları bazı kısıtlamalara tabi olmamasıdır. 

 

Yatırım fonu nedir?

 

Hedge fonun ne olduğunu anlayabilmek için “yatırım fonu” nedir onu anlamak gerekir. Konuyla ilgili olarak SPK tarafından hazırlanmış bilgilendirme kitapçığında yatırım fonları için şu açıklama yapılmıştır:

 “Yatırım fonları halktan topladıkları paralar karşılığı, hisse senedi, tahvil/bono, özel sektör borçlanma araçları, ters repo gibi sermaye piyasası araçlarından ve altın ile diğer kıymetli madenlerden oluşan portföyleri yönetirler. Her bir yatırımcı, fonun sahip olduğu portföyün bir kısmını temsil eden katılma payını satın alarak fona katılım sağlar. Tasarruf sahipleri, şirketlerden, aracı kuruluşlardan veya menkul kıymet borsalarından hisse senedi ve tahvil almak suretiyle tasarruflarını değerlendirebilirler. Ancak menkul kıymetlere yatırım yapmak bilgi ve uzmanlık gerektirmektedir. Ayrıca bireysel birikimler genelde yeterli büyüklüğe ulaşamadıklarından, bunlarla oluşturulan portföylerde gerekli risk dağılımları yapılmayabilmektedir. Bu risk anapara açısından olabileceği gibi portföyün getirişi açısından da önemli olabilir. Bu nedenle sermaye piyasasında kollektif yatırım kuruluşları olarak adlandırılan yatırım fonları oluşturulmuştur.”

 

SPK neden “serbest yatırım fonu” diyor?

 

SPK tebliğlerinde hedge fona  “korunma fonu” değil, “serbest yatırım fonu” denmiş.

Hedge, riske karşı alınmış bir aksiyonu tanımladığı için “korunma” ilk bakışta uygun bir çeviri gibi görünüyor. Ancak hedge fonun amacı riski yönetmek değil, risk alarak yüksek getiri elde etmektir. Hedge fonlar yatırım fonları gibi kısıtlara tabi değiller. Örneğin bir hedge fon borçlanabilir, kredili menkul kıymet işlemi yapabilir ve açığa satış yapabilirken yatırım fonları tabi oldukları daha sıkı mevzuat nedeniyle bunları yapamazlar. Sanırız ki SPK bu farklılık nedeniyle “serbest yatırım fonu” tabirini tercih ediyor. Ancak her iki tabirin de oturmadığını not edelim.

SPK “Serbest yatırım fonlarını”; “katılma payları sadece nitelikli yatırımcılara satılmak üzere kurulmuş olan fonlar ” şeklinde tanımlıyor.

“Nitelikli yatırımcı”; emeklilik fonları, aracı kurumlar, bankalar, sigorta şirketleri, emekli yardım sandıkları, vakıflar, kamuya yararlı dernekler gibi kurumlar ile en az 1 milyon TL Türk ve/veya yabancı para ve sermaye piyasası aracına sahip olan gerçek ve tüzel kişiler olarak tanımlanıyor.

Serbest yatırım fonları; SPK tebliğlerinde geçen işlemleri, yatırım fonları için öngörülmüş olan sınırlamalara tabi olmaksızın kendi fon içtüzüklerinde yer alan yatırım stratejileri ve limitleri dâhilinde gerçekleştirebiliyor.

 

Ülkemizde hedge fon var mı?

 

SPK internet sitesindeki bilgilere göre halen ülkemizde SPK mevzuatına uygun olarak kurulmuş 23 adet hedge fon var. Bunların tamamı İstanbul’da yerleşiktir.

 

Hedge fonlar ile yatırım fonları arasında ne farklar var?

 

Hedge fonlar “yerel” veya “offshore” olarak kurulabiliyor. Eğer bir hedge fon, yönetici ortaklarının yerleşik olduğu ülkede kurulmuşsa “yerel hedge fon”, ülke dışında kurulmuşsa “offshore hedge fon” olarak tanımlanıyor. Yatırım fonları yereldir.

Yatırım fonları daha küçük tasarruflarını profesyonel ellerde değerlendirmek isteyen bireysel yatırımcılar için ihdas edilmişken, hedge fonlar kurumsal yatırımcılar ile büyük tasarruflara sahip bireysel yatırımcılara hitap ediyor.  

Yatırım fonları hangi enstrümanlara yatırım yaptıklarını belirterek bireysel yatırımcıyı bilgilendirirken, hedge fonlarda fonun neye yatırım yaptığı şeffaf ve önceden belli değildir. Hedge fonların yatırım stratejileri gizlidir. Kararı hedge fon yöneticileri duruma göre veriyor.

Yatırım fonlarından ayrı olarak hedge fonlar kaldıraçlı işlemler yapabiliyor. Bu nedenle daha riskli oldukları söyleniyor.

Her iki fonda da yatırımcı katılma belgesi satın alıyor. Yatırım fonlarında herhangi bir kısıtlama yokken hedge fonların katılma belgelerinin kime satılacağına dair kısıtlama var. Bu kısıtlamanın amacı, küçük tasarruf sahiplerini hedge fonlardan uzak tutmak olsa gerek. ABD’de bir bireysel yatırımcının en az 5 milyon dolarlık katılma belgesi alma şartı varken, bizde bu tutar 1 milyon TL.

Bir yatırım fonuna katılan yatırımcı, katılma belgesini istediği zaman satabilirken hedge fona katılan  yatırımcı parasını belli bir süre (genelde 1 yıl) tutmakla yükümlü. Ayrıca parasını geri almak istediğini belli bir süre öncesinden hedge fon yönetimine bildirmek zorunda.

Yatırım fonlarındaki fon yöneticileri şirket çalışanıyken, hedge fonlardakiler şirket ortağı. Yani onlar da fona sermaye koyarak katılıyorlar.

Bir yatırım fonundan katılma belgesi alan bir yatırımcı sadece katılma belgesinin cari değerini ödeyerek ortak olurken, hede fona katılmak isteyen yatırımcı temel olarak iki tür ilave ücret ödüyor. Yatırılan bedelin yüzde 2’si kadar bir komisyon ve karın yüzde 20’si kadar performans ücreti. Buna kısaca “2 ve 20 kuralı” deniyor.

İsimlerindeki “hedge” nitelemesine rağmen hedge fonlar riski yönetmek amacıyla kurulmuyorlar.  Hedge fonun kuruluş amacı yüksek getiri elde etmektir. Bu nedenle işlerinin doğası gereği spekülasyon yaparlar.

Hedge fonların genelde 3 ana strateji izledikleri söylenir. Bunlar:

1) “Piyasa trendi stratejisi” spesifik olarak bir ülkede veya 2008’de olduğu gibi bir küresel kriz beklentisi ve benzeri tahminlere dayalı olarak yapılan erken satışa geçme türü yatırım stratejilerine deniyor. Bu stratejinin bilinen en iyi iki örneğini George Soros’un Quantum Hedge Fon’unun yaptığı söylenir. 1992 yılında İngiliz Sterlininin devalüe olacağı yönündeki öngörüsü sayesinde bu fon ciddi karlar elde etmiş. Keza, 1997 yılında Tayland’da patlak veren ve tüm Asya’yı etkisi altına alan krizde de Tayland’ın ulusal para birimi olan Baht’ın devalüe edilmesinde bu fonun parmağı olduğu söyleniyor.

2) “Olay tabanlı yatırım stratejisi”, bir şirkete yönelik olumlu (satın alma, birleşme, sermaye artırımı, aktif satışı, yeni bir yatırım vesaire) ya da olumsuz bir gelişme (iflas, büyük zarar vesaire) ya da bu yönde yapılmış bir tahmin üzerine bu şirketin hisse senetlerinin açığa satışı türü yatırım stratejilerine deniyor.

3) “Arbitraj stratejisi”, riski aynı ancak getirisi farklı olan enstrümanlar arasındaki getiri farkından yararlanmak amacıyla kurgulanan yatırım stratejilerine deniyor.

Hedge fonlar daha çok spekülatif bu tür stratejiler uygularken, kaldıraçlı işlemler ve açığa satış işlemleri yapamadıkları için yatırım fonları daha makul ve istikrarlı bir getiriyi hedefleyen alım – satım stratejileri izlerler.

Büyük hedge fonların spekülatif haberlerle veya yapacaklarının tersi söylemlerle piyasaları manipüle etme potansiyelleri yatırım fonlarına göre çok daha yüksektir.

2008 yılında ABD’de patlak veren kriz daha sonra AB borç krizine yol açmıştır. Hem ABD hem de AB’de kriz suçlusu olarak hedge fonlar hedef alınmıştır. Bu nedenle hem ABD’de hem de AB’de hedge fonların çalışma esaslarını kurallara bağlayan düzenlemeler yapılmıştır. Nitekim, ABD’de hedge fonların yakın takibe alınmasından şikâyet eden ve para sihirbazı olarak bilinen George Soros hedge fon yönetimi işine 2011 yılında son vermiştir.

 

Hedge fona yatırım yapan zenginler servetlerine servet mi katıyor?

 

Hede fonların yaklaşık 2 trilyon dolarlık bir portföye sahip oldukları tahmin ediliyor.

“Hedge Fon Research” 1992 yılında kurulmuş ve hedge fonların endekslenmesi ve analiziyle uğraşan bir araştırma şirketidir. Hedge Fund Researh’a göre hedge fonlar 2010 yılında olduğu gibi 2011 yılında da yatırımcılarına negatif getiri sağlamışlar. 2011 yılında hedge fonlar %5,2 değer kaybetmişler ve bunun en önemli nedeni olarak Avrupa Borç Krizi öne sürülüyor.

Eski bir JP Morgan çalışanı olan Simon Lack tarafından kaleme alınan “The Hedge Fon Mirage” adlı kitaba göreyse, hedge fonların 1998 yılından bu yana yatırımcılarına getirisi sadece %2,1 olmuş. Oysa aynı dönem içinde bu yatırımcılar ABD Hazinesi tarafından çıkarılan tahvillere yatırım yapmış olsalardı elde edecekleri getiri bunun tam iki katı, yani %4,2 olacakmış.

Kitaba göre, hedge fonların elde ettikleri karın yüzde 84’ü fon yöneticilerinin cebine gitmiş!

Anlayacağınız ABD’de patlak veren finansal krizi ve AB borç krizini tetiklediği iddia edilen, daha çok insider trading’e dayalı ve spekülatif stratejiler izleyerek ekonomilere büyük zarar verdikleri söylenen hedge fonlar ne kurumsal yatırımcılarına yar olmuş, ne de zengin bireysel yatırımcılara.