S&P 500, ABD kökenli 500 şirkete ait 502 hisse senedini içeren bir borsa endeksidir. ABD GSYH’si 16.7 trilyon dolar, 502 hissenin piyasa değeri 19,4 trilyon dolardır. Endeksteki 500 şirket ya New York Borsası’nda ya da NASDAQ’ta kotedir. Endeksteki hiçbir şirketin piyasa değeri 5,3 milyar doların altında değildir. S&P 500, ABD hisse senedi piyasasının yaklaşık yüzde 80’ine tekabül eder.
S&P 500 endeksindeki 500 şirketin toplam cirosunun yüzde 46’sı yurtdışı satış (ihracat) gelirlerinden oluşuyor!
Güçlü ABD doları;
1) Bu şirketlerin ihraç ettiği malların fiyatını göreli olarak yükseltiyor;
2) Kâr / zarar tablolarında yurtdışı satış gelirlerinin ABD doları cinsinden değerini düşürüyor.
Bu iki etken, cirosunun büyük bir kısmını ihracattan elde eden şirketleri, ilki talep etkisi diğeri parite etkisi olmak üzere iki yolla olumsuz etkiliyor.
Güçlü dolar ve düşen petrol fiyatları, "Fed’in faiz artırma hamlesini geciktirebilir" diye daha önce yazmıştık.
Talep etkisi, parite etkisi ve düşen petrol fiyatları ABD’de birçok uluslararası şirketi “2015 yılı Satış Gelirleri” tahminlerini düşürmeye ve analistleri bu şirketler için daha düşük “fiyat kazanç oranı” tahmini yapmaya sevk etti.
Bu yılın ilk çeyreği için ABD’de Hasılat Resesyonu tabiri kullanılmaya başlandı!
Elbette güçlü dolar, bazı ABD şirketlerini olumlu etkiliyor. Bunlar daha çok; mamul, yarı mamul ya da girdilerini yurtdışından temin edip, lokal satış yapan; dolasıyla kendilerini parite riskine karşı korumak durumunda olmayan şirketler (Örnek: tekstil şirketleri).
Peki hangi sektörler Hasılat Resesyonu’nun en büyük müsebbibi diye soracak olursak, karşımıza IT ve enerji şirketleri çıkıyor.
S&P 500 içindeki IT şirketlerinin toplam cirosunun yüzde 57’si yurtdışı satış gelirlerinden oluşuyor. İkinci sırada enerji sektörü var. Enerji şirketlerinde bu oran yüzde 55.
Hatırlatalım: S&P 500’ün en büyük ilk üç şirketi sırasıyla şunlar: Apple, Exxon, Microsft.
Ve sadece bu şirketlerin piyasa değeri 1.4 trilyon dolar.
Daha fazla söze gerek var mı?