Vedat Özdan

05 Aralık 2014

Dünya ekonomisinde yeni normal ‘sürekli durgunluk’ mu?

On yıl içinde 65 yaş ve üstü nüfus, 5 yaş ve altı nüfustan fazla olacak!

Dünya ekonomisi “vasat” bir büyüme düzeyine sıkışıp kalma riskiyle karşı karşıya!..

ABD’de reel GSYH, 1960 – 2007 yılları arasında ortalama yüzde 3.4 arttı. Bu trendin yakın bir zamanda tekrar etmesi mümkün değil.

Bretton Woods sistemiyle kurulan düzen, yani “ABD dış ticaret açığı verecek ve dünya ekonomisi büyüyecek; dünya ekonomisi büyüdükçe artan para talebini karşılamak için Fed dolar basacak” düzeni halen değişmedi.

Obama’nın G20 Avusturalya zirvesinde, ABD'nin tüm dünyayı sırtında taşıyamayacağını belirttiğini ve G20 liderlerine "büyümeyi artırıp istihdam yaratmak için daha çok çalışın" mesajı verdiğini hatırlatalım.

2014 yılında dünya ekonomisinin yüzde 3.4, 2015 ve 2016 yıllarındaysa sırasıyla yüzde 3.7 ve yüzde 3.9 büyüyeceği tahmin ediliyor.

Dünya ekonomisi büyüme oranları hâlen uzun dönem ortalamasının altında.

ABD ekonomisinin 2014 yılında yüzde 2.4, 2015 yılındaysa yüzde 3'e yakın büyüyeceği tahmin ediliyor.

Japon ekonomisinin 2014 yılında yüzde 0.4, 2015 yılında yüzde 0.8 büyümesi bekleniyor.

Avrupa Para Bölgesi'nin 2014 yılında yüzde 0.8, 2015 yılında yüzde 1.1 büyümesi bekleniyor.

ABD büyüyemeyince Avrupa da büyüyemiyor, Japonya da... 

Önümüzdeki on yılda 65 yaş ve üzeri nüfus, 5 yaş ve altı nüfustan daha fazla olacak!

Ukrayna krizi, ABD – Batı ve Rusya ihtilafı, Rusya’ya yönelik yaptırımlar, petrol arzını artırıcı politikalar, düşük büyüme beklentisi ve buna bağlı küresel petrol bolluğunun önümüzdeki yıl da devam edeceği beklentisiyle haziran ayı ortalarından bu yana petrol fiyatları yüzde 30 düştü.

Çin Merkez Bankası önceki hafta faiz indirdi.

Kasım 2014 OECD Ekonomik Görünüm Raporu’nda yer alan bir simülasyona göre, Çin’de yurtiçi talep yüzde 2 düşerse 2 yıl sonra küresel büyüme oranı yüzde 0.5 düşecek. Bu durumdan en fazla olumsuz etkilenecek ülkeler Çin ekonomisine bağlı olan Japonya, Hindistan ve Rusya olacak. (1)

OECD Ekonomik Görünüm Raporu’nda yer alan bir başka simülasyona göre, şirketler ve hane halkları için finansal koşulların kötüleşmesine bağlı olarak 2015 yılı için enflasyon beklentisi 50 baz puan düşerse, Avrupa Para Bölgesi’nde 2015 yılında büyüme oranı yüzde 0.5, 2016 yılındaysa yüzde 1 düşecek. Buna bağlı olarak işsizlik oranı yüzde 0.5 artacak. (Aynı yerde)

Hâlen Avrupa Para Bölgesi’nde yıllık enflasyon oranı yüzde 0.4. 

Draghi dünkü konuşmasında 2015 ve 2016 büyüme tahminlerini sırasıyla yüzde1.1'den 1'e ve yüzde 1.7'den 1.5'e revize ettiklerini açıkladı.

Ayrıca, son dört haftadır düşen petrol fiyatlarının fiyatlar genel seviyesine henüz yansımadığını ve 2015 yılı için enflasyon beklentilerinin yüzde 0.7 olduğunu söyledi.

Avrupa Merkez Bankası Başkanı Draghi enflasyon beklentilerini düşürmek için ciddi aksiyon almaya hazır olduklarını, gerekirse ABD, Japonya ve İngiltere merkez bankalarının yaptığı gibi parasal genişleme yapabileceklerini, tekrar tekrar söylüyor.

Hâl böyleyken, önceki hafta çıkan bir Reuters haberine göre Allianz başekonomisti Michael Heise şunu diyor: 
“Fransa gibi ülkeler için borçlanma hiç bu kadar ucuz olmamıştı. Devlet tahvillerini satın almak tahvil fiyatlarını artırıyor (faiz oranlarını düşürüyor V.Ö), ama ekonomiyi pek de etkilemiyor.”

OECD Genel Sekreteri Angel Gurria, küresel ekonomik görünümle ilgili olarak üç önemli riske işaret ediyor: 1) ABD faiz oranlarının artmasıyla bağlantılı finansal istikrar riski. 2) Çin’de hızlı kredi büyümesi. 3) Avrupa Para Bölgesi’nde devam eden durgunluk.

15 yıldır deflasyonla mücadele eden Japonya’da eylül ayı itibariyle yıllık enflasyon oranı, nisan ayında satışlar üzerinden alınan vergiler yüzde 5’ten yüzde 8’e çıkmış olmasına rağmen yüzde 1 düzeyinde. 

Japonya’da 14 Aralık günü seçim var. Hükümet daha fazla parasal genişleme ve yapısal tedbir alabilmek için güven tazelemek istiyor.

Geçen ay yayımlanan ve 23 gelişmiş ülkede reel GSYH değişimlerinin çeyrek dönemler itibariyle incelendiği bir Fed araştırmasına göre, 23 gelişmiş ülkede 1970 yılından günümüze kadar 149 kez durgunluk yaşanmış. Yani gelişmiş ülkelerde yaşanan durgunluk, sanıldığı kadar sıradışı değil ve tekrar eden bir olgu. (2)

 

Sürekli durgunluk nedir, nasıl ve neden moda bir kavram haline geldi?

 

“Sürekli durgunluk” (secular stagnation), “sıfır ya da sıfıra yakın bir büyüme” demektir.

Aşağıdaki grafikte bazı gelişmiş ülkelerin reel büyüme oranları görünüyor:

Görüldüğü gibi 1970’lerden bu yana büyüme oranları düşme ve sıfıra yaklaşma eğiliminde.

1937 ve 1938 yıllarında Büyük Buhran’dan çıkmaya çalışan ABD ekonomisi yüzde 11 küçülmüş ve yirminci yüzyılın en büyük resesyonuna girmişti. Durumu izah etmek üzere bu kavramı, 1938 yılında yaptığı bir konuşmada Harvard Üniversitesi ekonomistlerinden Alvin Hansen kullandı.

Geçen yıl kavramı, ABD Hazine Bakanlığı da yapmış olan bir başka Harvard ekonomisti Lawrance Summers, bir IMF konferansında yaptığı konuşmada ve Financial Times’da kaleme aldığı bir yazıda tekrar kullandı.

Paul Krugman "sürekli durgunluğu" mealen şöyle açıklıyor: “Avrupa ve ABD’de son beş yıldır, Japonya’daysa son yirmi yıldır yaşandığı gibi, ekonomide çalışma çağındaki nüfusun artış hızının yavaşlaması türü temel değişikliklerin, sık sık aynı vakaya yol açacağı iddiası. Yani, sıfıra yakın faiz oranıyla dahi üstesinden gelemeyeceğimiz talep yetersizliği sorunuyla daha sık karşılaşacağız.” (3)

Hatırlayın IMF Başkanı Lagarde ekim ayında şunu söylemişti: “İnsanlar yarın büyüme potansiyelinin düşük olacağını bekliyorsa, bugün tüketim ve yatırım harcamalarını kısacaklardır. Bu dinamik, özellikle gelişmiş ülkelerde, ki bu ülkeler düşük enflasyon ve işsizlikten muzdariptir, ekonomik toparlanmaya engel olabilir.”

Evet, dünya ekonomisini tekrar makul bir büyüme oranı trendine sokabilmek için uygulanmakta olan geleneksel talep artırıcı politikalar (bol para, düşük faiz), bugüne kadar başarılı olamadı!

Buna rağmen, Japonya Başbakanı Shinzo Abe’nin ve Avrupa Merkez Bankası Başkanı Draghi’nin daha gevşek para politikasında ısrar ettiklerini görüyoruz.

Peki ne yapmalı?

Yazımız, pazartesi günü sürekli durgunluğun nedenleri ve bu sorunun cevabına ilşkin değişik görüşlerin özetiyle devam edecek.

(1) http://www.oecd.org/economy/outlook/economicoutlook.htm

(2) http://www.federalreserve.gov/econresdata/notes/ifdp-notes/2014/potential-output-and-recessions-are-we-fooling-ourselves-20141112.html

(3) http://krugman.blogs.nytimes.com/2014/08/15/secular-stagnation-the-book/