Önce “dünyada” neler oluyor ona bakalım:
ABD
ABD, işsizlik sorununu çözmenin ve ikiz açıkları kapatmanın yolunu büyümekte görüyor. Tez şu: Büyüme olunca kâr eden şirketler vergi öder, işsizlik azalır, ücret geliri üzerinden alınan vergiler artar, sosyal güvenlik açığı azalır. Değersiz dolar, özellikle Japonya, Çin ve AB’de dolar kaynaklı dış ticaret açığını kapatır.
O nedenle ABD’de işsizlik oranı düşmeden Fed’in faiz artırmına başlayamayacağı hipotezi uzunca bir süredir kabul görüyor. Bu hafta içinde Obama hükümeti küçük ve orta ölçekli işletmelerde istihdamı artırıcı bir önlemler paketi açıkladı. Bir kararlılık var ve semeresi gecikmez beklentisi var.
Son bir hafta içinde euro / dolar paritesinin aşağıya inmesinin temel nedeni, ABD’de işsizlik oranının yüzde 10.2’den yüzde 10’a düşmesi. Binde 2 oranında düşüş, yakın bir gelecekte faiz artırımı için sinyal olarak algılandı. Başka nedenleri de var. Onlar aşağıda.
Japonya
“Merkez Bankası direksiyonda uyuyor yazımızdan” sonra, hükümetin gevşek para politikası baskısına dayanamayan Japon Merkez Bankası, Dubai World problemini gerekçe göstererek devlet tahvili alımına “evet” dedi. Yani, ekonomiye likidite enjekte etti. Japonya’da çok büyük bütçe açıkları var. Kamu borcunun milli gelire oranı yüzde 200’ü aştı ve giderek artıyor. Nisan – Haziran döneminde, diğer ülkelerin teşvik tedbirleri sayesinde artan dış talep nedeniyle Japon ekonomisi büyümüş ve resesyondan çıkmıştı. Ülke, deflasyonla boğuşuyor. İktidarda bir koalisyon hükümeti var. Başbakan mali disiplin diyerek iktidara gelmişti. Şimdi tekrar resesyona dönmek en büyük korkusu. O nedenle iç ve dış talep yetersizliği Japon ekonomisi için hayati öneme sahip iki sorun. Resesyona düşmemek için bu hafta Salı günü Hatoyoma hükümeti 81 milyar dolarlık bir teşvik programı açıkladı. Bu rakam Japonya milli gelirinin yüzde 1.5’ine tekabül ediyor. Seneye seçim (upper house election) var. Bu önlem Başbakan'ın, onu iktidara taşıyan “mali disiplin” taahhüdüyle pek örtüşmüyor. Japon ekonomisi; makine, elektronik ve otomobil ihracatına dayalı bir ekonomi. Bu mallar lüks mal kategorsinde. Gelir artmadan bu mallara talep artmaz. O nedenle zengin ülkelerin büyümesi lazım. Anlayacağınız, Japonya dışarıya bağımlı ve içeriden alınan önlemler yetersiz kalıyor. Japonların gözü–kulağı bu nedenle Bernanke’de ve iyi gelecek ABD verilerinde.
Çin
Çin, ABD ve Japonya’dan sonra dünyanın üçüncü büyük ekonomisi. Bu yıl yüzde 9’a yakın büyüyecek. Çin ekonomisinin V – tipi bir düzeltme hareketiyle krizden çıkmaya başladığı iddia ediliyor. Onlar da gevşek para politikası uyguluyor. Ulusal paraları yuanın dolara karşı aşırı değersiz olduğu tezi var. Ama bunu Çin kabul etmiyor. O nedenle, uzunca bir süredir yapılan diplomatik çabalara rağmen yuanının değer kazanmasını sağlayacak politikalar izlemekten uzak durdular. ABD ile karşılıklı “eko–diplomatik” atışmalarını ve Trichet’nin üzüntülerini daha önceki yazılarımızda aktarmıştık. ABD’li yetkililer, artık “bize mal satarak büyüme dönemi bitti” deseler de Çin, gevşek para politikasına devam ediyor ve 2010’da da edecek gibi görünüyor. O nedenle Trichet’ye, doların değer kazanması için bize değil Bernanke’ye bakın diyorlar. Ama onların da bir gözü–kulağı Bernanke’de ve iyi gelecek ABD verilerinde. Çünkü çok büyük ABD tahvil stokları ve dolar rezervleri var. Bunlara değer kazandıracağım diye büyümekten vazgeçmem diyorlar. Nasıl olsa çok geniş ve henüz doymamış bir iç pazarları var. O da bir nevi rezerv.
AB
Bundan önceki yazılarımızda Trichet’nin eruonun dolara karşı değer kazanmasından duyduğu rahatsızlığı ayrıntısıyla yazmıştık. AB, ABD ithalat yapmazsa büyümekte zorlanan üçüncü büyük ekonomik aktör. Onlar da doların değer kazanması için Japonlar gibi dua ediyor.
Yunanistan 16 ülkeli Euro bölgesinin en borçlu ülkesi. Bankacılık sistemi problemli. O nedenle peş peşe ülke notu düşürüldü. Son olarak Fitch düşürdü. Son 10 yıl içinde ilk defa ülke notu A’nın altına indi. Üç B, Eurozone’un en düşük notu. Orta vadede kamu borcunun sürdürülebilirliği problemi var. Pek ihtimal dahilinde olmasa da IMF’le anlaşma yapmak zorunda kalabileceği konuşuluyor. Bu Avrupa Merkez Bankası için bir prestij sorunu olabilir. Önceki hafta Standard & Poor's (S&P) Yunansitan’ı negatif izlemeye aldı. Rating raporunda, Yunansitan’ın bankacılık sisteminin Batı Avrupa için büyük tehdit olduğu vurgusu vardı. Derece indirimine Yunanistan Maliye Bakanı “Açıkları azaltmak için gerekeni yapacağız” şeklinde tepki verdi. Trichet, bu hafta Salı günü Yunanistan’ın çok zor durumda olduğunu ve gereken cesur önlemlerin alınacağına inandığını söyledi. Malum; kriz öncesinde Avrupa Merkez Bankası, teminatını kabul edeceği ülkede en az A – notu arıyordu. Ancak krizden sonra not ne olursa olsun her türlü varlığı teminat olarak kabul etmeye başladı. Bu düzenleme 2010 yılında sona erecek. Şayet Yunanistan kendisine çeki düzen vermezse, ki bu kısa vadede çok zor, 2010 yılında Avrupa Merkez Bankası’na teminat veremez hale gelecek. Böyle bir durum elbette istenmez. Bu durumda kuralların gevşemesi gerekecek. Bu da euro için iyi bir şey değil.
Bu arada Portekiz’de de durum çok iç açıcı değil. S&P Portekiz’de de görünümü negatife çevirdi.
Çünkü Portekiz’de de yüksek kamu borcu ve yüksek kamu açığı var. Bu yıl yüzde 2.9 küçülecekler.
Peki 16–17 Aralık neden önemli?
Euronun, dolara karşı değer kaybetmesinin nedenlerini alt alta sıralayalım:
1. Dubai World borçlarını konsolide etmek istedi.
2. ABD’de işsizlik oranı düştü.
3. Yunanistan bankacılık siteminin oluşturduğu tehdit artmaya başladı.
4. Almanya’da Ekim ayı sanayi üretimi yüzde 1.5 oranında düştü.
İlaveten: 16 Aralık'ta, kısa vadeli faiz oranlarının ve faiz politikasının konuşulacağı bir Fed toplantısı var. Bu toplantının tutanakları ve basın toplantısında ima edilecekler çok önemli. 17 Aralık'ta da Avrupa Merkez Bankası toplantısı var. Bu toplantıda faiz oranlarının konuşulacağına dair bir açıklama yapılmadı; ama Der Spiegel, Pazar günü 17 Aralıkta yapılacak olan Avrupa Merkez Bankası toplantısında Yunanistan’ın durumunun da konuşulacağını yazdı. Biliyoruz ki bu toplantıda bankanın acil destek programının akıbeti de konuşulacak.
Olur ya peş peşe kötü sinyaller gelirse!
Fed faiz artırımı sinyali verirse, Avrupa Merkez Bankası acil destek programına Yunanistan’nın yaşayacağı ve neden olacağı problemlere rağmen daha erken bir tarihte son verebileceğini açıklarsa, ne olur?
Risk algılaması değişir; dolar – euro paritesi daha da aşağılara iner ve altının saltanatı bozulur.