Vedat Özdan

29 Ağustos 2013

Başçı, 'sermaye çıkışlarına kısıtlama' mı demek istedi?

Geçen hafta sermaye girişlerini artırmak için gecelik faiz oranlarını artırmasına ve döviz satış ihaleleri düzenlemesine rağmen TL baskı altında kalmaya devam etti.

Merkez Bankası sermaye çıkışlarını dizginlemek için gecelik faiz oranlarını artırmasına ve döviz satış ihaleleri düzenlemesine rağmen,TL baskı altında kalmaya devam etti.

TL’yi desteklemek için açıklanan önlemlerin yeterli olmadığı açık.

Elbette Merkez Bankası gecelik faizleri daha fazla artırabilir; ancak bunun önünde ciddi bir politik baskı var. Başkan Erdem Başçı faiz artımının gündemlerinde olmadığını söyledi. Daha yüklü miktarda döviz satışları halen bir seçenek.

Erdem Başçı’nın önceki gün yaptığı siyasi mesajlarla dolu konuşmasında TL’yi savunmak, yani daha fazla değer kaybetmesini önlemek için ima ettiği para politikası araçları hakkında değişik rivayetler var.

Yıl sonu için 1 dolar 1.92 TL tahminine inanana rastlamadım.

Okuduğum raporlarda yapılan tahminleri özetleyeyim:

Merkez Bankası'nın net rezerv miktarı 40 milyar dolar ve bu tutar TL’yi desteklemek için yetersiz

Malum, Brezilya Merkez Bankası 60 milyar dolarlık bir “tersine kur savaşı” bütçesi açıkladı. Bu tutar Yükselen Piyasa Ekonomileri için oldukça yüksek. Brezilya şimdilik başarılı oldu. Türkiye Merkez Bankası’nın rezervleri göreli olarak zayıf. Brüt rezervler 130 milyar dolar. Bu rakam ülkenin kısa vadeli borç tutarından düşük. Net rezervlerse 40 milyar dolar.

Fitch, ekonominin sermaye çıkışlarına karşı kırılganlığına vurgu yaparak, Türkiye negatif ayrışacak, tahmininde bulundu.

Buna rağmen Başçı, yeni araçlarla TL’yi desteklemekten söz etti!

Bir opsiyon, sermaye kontrolleri uygulamak.

Yani sermaye çıkışını idari tedbirlerle kısıtlamak. Ancak bunu uygulayan üllkelerin tecrübeleri gösterdi ki, sermaye kontrolleri ülkeye yarardan çok zarar getiriyor. Çünkü öncesinde tüm yatırımcılar paralarını ülke dışına çıkarmak için hızla hareket ediyor, normalden daha fazla sermaye çıkışı oluyor ve döviz kur kurları aşırı yükseliyor (overshooting).

Geçen hafta Hindistan’ın bu yönde attığı küçük bir adım dahi rupinin aşırı değer kaybetmesine neden oldu. Bu nedenle daha yaratıcı önlemlere ihtiyaç var.

En iyi tahmin şu:

İlk olarak Merkez Bankası Rezerv Opsiyon Katsayısını (ROK) düşürebilir. Merkez Bankası şu anda ROK mekanizması nedeniyle bankalara ait 45 milyar dolarlık rezerve sahip. Bu parayı bankalar yasa gereği döviz ve altın yükümlülüklerine karşılık olarak Merkez Bankası nezdinde tutuyor. ROK katsayısını düşürmek bankaların TL mevduat karşılığı Merkez Bankası nezdinde, dilerlerse döviz cinsinden de tutabilecekleri zorunlu karşılıkları azaltır. Mekanizamanın hızlı kur yükselişlerinde etkinliği henüz meçhul olsa da, ROK katsayısını düşürmek döviz talebini azaltıp, TL talebini artırabilir. Bu aracın TL’yi desteklemesi ve piyasa faiz oranlarını artırması beklenebilir. 

İkinci olarak bankaların gecelik borçlanma imkanından yararlanmalarını sınırlamak olabilir. Böyle bir sınırlama bir yandan bankaların interbank piyasasında birbirlerinden borçlanırken daha yüksek faiz ödemelerine; öte yandan, geç likidite penceresinden gecelik faiz oranına göre daha yüksek oranda bir faizle borçlanmalarına yol açar. Malum gecelik faiz oranı %7.75, geç likidite penceresinden borçlanma faiz oranıysa % 10.25. Bu aracın da döviz talebini azaltıp,TL talebini artırması beklenebilir.

Esasen bu seçeneği de Hindistan hali hazırda kullandı ve pek de başarılı olamadı.

Seyrederek TL’yi destekleyemezsiniz

Açıkçası, aşırı iyi niyet beyanını bilimsel bir öngörü hüviyetinde kabul ederek kendisine güvenmemizi bekleyen Başçı’nın söylediği gibi, hiçbir şey yapmayarak piyasalardaki tansiyonun düşeceğini beklemek spekülatif bir davranış olur.

Önümüzdeki dönemde Merkez Bankası daha agresif döviz satışları yapmak ve gecelik faiz oranlarını artırma kararı almak zorunda kalabilir.

Evet, Suriye belirsizliği, düşük rezerv ve yüksek cari açık nedeniyle başlayan sermaye çıkışlarının yol açtığı TL üzerindeki baskıyı, artan petrol fiyatları dolayısıyla bozulan enflasyon bekleyişlerine rağmen Merkez Bankası’nın faiz artırımına gitmeden nasıl hafifletileceği, doğrusu büyük merak konusu.

Beklenti o ki, Merkez Bankası seyre devam ederse dolarda ilk hedef 2,15 TL.

Açık pozisyonu olan, kendini hedge etmemiş ve döviz borcunu bu süreçte ödemek zorunda olan şirketlerin vay haline!