Pizza Napoli’de yenir. Çünkü Napoli pizzanın doğduğu yerdir.
Üzerine birşeyler konularak fırında pişirilen her yassı ekmek (lahmacun gibi, ki çok severim kendilerini) pizza değildir.
Pizzayı pizza yapan, üzerine konulan domates sosudur.
Pizza, 1889 yılında Napoli’de Margarite olarak dünyaya gelmiştir.
Rahmetli Adile Naşit gibi burcu İkizler’dir.
İtalya bayrağının renkleri yeşil, beyaz ve kırmızıdır.
Margarita, üzerinde sadece fesleğen (yeşil), mozorelle peynir (beyaz) ve domates (kırmızı) olan pizzadır.
Margarita, İtalyan bayrağının renklerini taşır ve dönemin aynı adlı kraliçesi onuruna yapılmıştır.
Pizza öyle birşeydir ki, önünüze geldiğinde neşelenirsiniz.
İtalya gezimizin ilk durağı Napoli’de “Sorbillo” oldu.
Sorbillo, kapısında, “Where Pizza was born”, yani “Pizzanın doğduğu yer” yazılı salaş bir pizza restoranı...
Çıkarken saydım, toplam altı parmak kalmış.
Kimilerine göre Adem’in cennetten kovulmasına neden olan meyve, elma değil Amalfi limonudur.
Yeşil eteği, beyaz yamalı ve sarı benekli dağlarıyla;
Dik ve sarp kayaların arasında, sağa sola serpili beyaz taş evlerin, kiliselerin, villaların ve otellerin memleketi Amalfi.
Bulutların hemen altında, “insan durmaz” yamaçlarında, bir yetişkin insan kafası kadar büyüklüğe ulaşan limonların yetiştiği, siyah başörtülü limon bahçeleriyle;
Pencerelerinden, kapı önlerinden ve teraslarından, insana pusulasını şaşırtacak cinsten manzara taşan; doğa,tarih ve kültür şehri Amalfi...
Hani aşk memleketi de diyenler var ya!
Onlara inat, akşam bir miktar yeşil zeytin, domates ve parmesanın şehadeti eşliğinde, kızımız Cohiba Behike’yi, oğlumuz “Riserva Brunello di Montalcino” (2004) ile görücü usulüyle evlendirdik. Törende Edip Cansever de vardı. Ufka karşı, Seniha’nın Günlüğün’den mısralar okuduk.
Ertesi gün, el yapımı sandaletlerin, kendine özgü parfümlerin ve seramiklerin şehri Capri’ye düştü yolumuz.
Limoncello’nun doğum yeri;
Kuşların, çiçeklerin ve limon ağaçlarının memeleketine...
Müstesna bir ada.
Öğlen yemeğinde limonlu rizotto, iki kadeh “Amarone” ve tiramisu...
Hani Kılıçdaroğlu İzmir mitinginde kalabalığı görünce “Allahına kurban İzmir’ dedi ya, öyle bir şey.
Daha Positano ve Ravello da var ama, ertesi gün dönememiz lazım,o nedenle akşam Roma.
Sophia Loren’in memleketi yani.
Trende, pencerenin camında yine Cansever vardı, aksinde sigara içiyordu.
Yoksa Kanık mı?
Seber de olabilir...
Şeftalinin henüz mevsimi değil biliyorum, ama olsun; Pantheon meydanında bir bardak “bellini” ve otele dönerken Giolitti’den bir külahta üç top Limoncello’lu dondurma...
Kafayı toplamak için yönetici özeti gibi birşey yani.
Daha ne olsun?!..