Petrol fiyatlarının düşmesi kim için ödül, kim için ceza? Fed neden “sabırlı” olacağım dedi? Petrol fiyatlarının düşmesi yeni bir krizin nedeni olabilir mi? Potansiyel kriz Rusya nedeniyle mi olur, yoksa ABD nedeniyle mi?
2014’ün başında Brent petrolün varil fiyatı 106 dolardı. Haziran ayında 112 doları gördü. 2 Ocak Cuma günü 56.42 dolardan kapandı.
Bloomberg Commodity Index’e dahil 22 emtia arasında en kötü performansı yapan Brent petrol vadeli işlem kontratları, 2014 yılını yüzde 48 değer kaybıyla son beş yılın en düşük fiyatından kapattı.
Korkulan şu: 2008 krizi patlak vermeden önce de petrol fiyatları altı ay gibi kısa bir süre içinde 40 dolardan fazla düşmüştü.
Yaşadığımız şey “petrol fiyatı savaşları” mı?
Petrol fiyatlarındaki düşüşün nedeniyle ilgili olarak üç gelişmenin altı çiziliyor. İlk olarak, dünya ekonomisi yeterince hızlı büyüyemiyor. “Sürekli durgunluk” tehlikesi petrol talebini düşürüyor. İkinci olarak, ABD kaya petrolü nedeniyle dünyanın en fazla petrol üreten ülkesi oldu. Ham petrol ihraç etmiyor, ama daha az petrol ithal etmesi, dünya petrol piyasasında otomotik olarak arz fazlasına neden oluyor. Son olarak, Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleri, piyasa payları düşer diye üretim kısarak fiyat düşüşüne yanaşmıyor.
İşin bir de bağımlılık ve siyaset boyutu var. Bu ülkelerin üretimlerini kısmaları İran ve Rusya’nın işine geliyor. Bu da ABD ve Batı’nın istemediği bir şey. Dahası da var: “kaya petrolü devrimi” nedeniyle ABD yeryüzünün en büyük petrol üreticisi haline geldi. Şu anda ABD Suudi Arabistan’dan daha fazla petrol üretiyor. Son petrol fiyatlarındaki düşüşün arkasında gizli bir fiyat savaşı olduğu ve savaşı başlatanın Suudi Arabistan olduğu da söyleniyor. Gerekçe şu: eğer fiyatlar çok düşerse ABD’de kaya petrolü üreten şirketler üretim maliyetlerini karşılayamaz ve kepenk kapatmak zorunda kalırlar.
‘Günde 10 milyon varil üretimle OPEC ülkeleri toplamının üçte biri kadar üretimi tek başına yapan Suudi Arabistan’da petrol üretiminin maliyetinin varil başına 6 dolar olduğu, halen ülkede 900 milyar dolarlık petrol rezervi olduğu, ve bu nedenle ülkenin fiyat rekabetine karşı dayanıklı olduğu’, söyleniyor.
Fed’i “sabırlı olmaya” sevk eden şey petrol fiyatlarının hızlı düşmesi mi?
İddia o ki, ABD ekonomisinin çabuk toparlamasının en önemli nedeni kaya petrolü ve kaya gazı devrimi. Fed’in en çok dikkate aldığı istihdam piyasasındaki hızlı toparlanmanın asıl nedeni kaya petrolü ve kaya gazı sektöründeki yatırım harcamaları. Savaş kızışır ve petrol fiyatları aynı hızla düşmeye devam ederse enerji şirketleri zor durumda kalır, yatırım harcamalarını kısar, mali disiplin uygular, istihdam piyasasındaki iyileşme tersine döner, bu durum finansal piyasaları olumsuz etkiler ve Fed faiz artırım kararını 2015 sonrasına ertelemek zorunda kalır. Fed son toplantısında bu nedenle semantik değiştirdi ve “sabırlı” ifadesini kullandı.
Bu iddiayı dikkate almaya davet eden iki hatırlatma yapalım: ABD’de “çöp” değerinde olan özel sektör tahvillerinin (junk bonds) yüzde 20’si enerji şirketlerine ait. Enerji sektörü S&P 500 capex’inin yaklaşık olarak üçte biri.
Petrol fiyatlarının düşmesi dünya ekonomisinin büyüme hızını
artırıyor mu, azaltıyor mu?
Petrol fiyatlarının düşmesi ABD ekonomisinde büyüme hızını artırıcı etki yaparken, deflasyon bekleyişlerinin güçlenmesine neden olarak AB ve Japonya ekonomisinde büyüme hızını düşürücü etki yapıyor.
Fiyat düşüşü ABD de olduğu Avro Bölgesi’nde tüketim harcamalarını artırmıyor. Avrupa Merkez Bankası’nın (AMB) korkusu şu: Petrol fiyatlarının düşmesi beklenen enflasyonun düşmesine yol açarak Fischer’in Borç – Deflasyon Döngüsü’ne * neden olabilir. (Bu nedenle AMB’den 22 Ocak toplantısı sonrasında daha geniş kapsamlı bir niceliksel gevşeme programı açıklaması bekleniyor.)
Rusya, İran ve Venezuela, petrol fiyatlarının düşmesinden en fazla zarar gören ülkeler.
Çin’de büyüme oranı trendi yüzde 10’lu rakamlardan yüzde 7’lere indi. Daha da aşağıya inme potansiyeli var. Çünkü yükselen piyasa ekonomilerinin küresel ekonomiye entegrasyonu ve tedarik zinciri ticaretindeki artış sayesinde dünya ekonomisinde yaşanan hızlı büyüme dönemi sona erdi. Petrol fiyatlarının düşmesi Çin ekonomisinin büyümesine bariz bir katkı sağlamıyor.
Brezilya petrol fiyatlarının düşmesinden zarar görüyor. Hindistan ve Güney Kore yarar sağlayan ülkeler arasında.
Bir IMF simülasyonuna göre petrol fiyatlarının yüzde 10 düşmesi bir yıl sonra dünya ekonomisinde sadece yüzde 0.2’lik ilave bir büyümeye yol açıyor.
The Economist’e göreyse düşük enerji fiyatlarının 2015 yılı dünya ekonomisi büyüme oranına katkısı sadece yüzde 0.1 olacak. Çünkü Avrupa Para Bölgesi ve Japonya bu işten zarar görüyor.
2015 yılında petrol fiyatları
düşer mi yükselir mi?
Petrol fiyatlarındaki aşağıya doğru gidişin 2015 yılında duracağını ve fiyatların yükselmeye başlayacağını düşünenler çoğunlukta.
Bir hedef verelim: Deutsche Bank 2015 yılı için Brent petrolünün varilinin 72.50 dolar olacağını öngörüyor.
Petrol fiyatları düşmeye
devam ederse yeni bir kriz çıkar mı?
Tehlikeli durum şu: Petrol fiyatları ekonomik aktivitenin öncü göstergesi. Ekonomik aktivitenin aniden yavaşlaması finansal piyasaları olumsuz etkiler. Yüksek getirili özel sektör tahvili (high yield bonds) piyasasında çöp tahvillerin hızla artması borsalar için kötüye işaret. Çıkardığı tahvillerin kredi notu çöp düzeyine inmiş olan enerji şirketlerinin hisselerini kimse almaz, almış olan satarsa S&P tepetaklak olur.
Malum çöp tahvillerin artması en fazla yatırım bankalarını olumsuz etkiler. 2008 krizi sonrasında Citigroup hisselerinin değerinin 1 dolara düştüğünü hatırlayın.
Anlayacağınız petrol fiyatlarının düşmesi nedeniyle çıkacak kriz Rusya kaynaklı değil, ABD kaynaklı olursa büyük tehlike olur kaygısı var.
2015 yılında en çok neye dikkat etmeliyiz?
Fransa’nın ikinci büyük bankası olan Société Générale tarafından 2008 yılında kurulmuş olan türev ürün aracı kurumu Newedge Group’ta ABD stratejisti olarak görev yapan Larry McDonald şunu diyor:
“Tekrar tekrar öğrendiğim birşey varsa o da şudur: “Yüksek getirili tahvil performansı borsa performanslarının altında kalırsa büyük bir kredi vakıası meydana gelir. Kömür madenindeki kanarya budur.”
Bir İngiliz bankası olan Barclays şöyle bir anahtar bilgi veriyor: Devlet tahvilleri ile özel sektör tahvil faizleri arasındaki fark (spread) yüzde 30 veya daha fazlaysa önlem al.
O nedenle 2015 yılında bakmamız gereken şeyler şunlar:
- Petrol fiyatlarını etkileyen gelişmeler,
- Yüksek getirili özel sektör tahvillerinin performansları,
- Enerji şirketleri başta olmak üzere, yüksek getirili tahvil ihraç etmiş şirketlerle ilgili derecelendirme kuruluşlarının aksiyonları,
- Kredi notu çöp düzeyine inmiş enerji sektörü tahvillerinin boyutu ve artış hızı.
İyi haftalar...
* Enflasyon nasıl borcun reel değerini azaltıyorsa deflasyon da borcun reel değerini artırıyor. İlkinde reel gelir artmış gibi insanlar daha fazla harcarken, ikincisinde reel gelirleri azalmış gibi daha az harcıyorlar. Borcun reel değerinin artması, borç için verilen ipotek konusu varlıkların reel değerini azaltıcı etki yapıyor. Bu da insanların daha az harcamasına yol açan ikincil etken. İnsanlar harcamalarını kıstıkça deflasyon oranı artıyor ve Fischer’in sözünü ettiği Borç Deflasyon Döngüsü oluşuyor.
http://www.economist.com/blogs/economist-explains/2014/12/economist-explains-4
http://money.cnn.com/2014/11/30/investing/sell-stocks-check-junk-bonds/index.html?iid=HP_LN