Umut Ozan Darıcı

06 Aralık 2024

TFF Başkanı'nın tehditlerine tutunacak kadar düştünüz mü?

Bu tehditleri "dobra" bulmak, "delikanlı" diye tabir etmek "mert" sıfatını yakıştırmak acizliğin geldiği son nokta

Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu'nun TRT'de çıktığı program eşine benzerine rastlamadığımız türden bir yayın oldu. İlk kez bir TFF Başkanı'nın, bir başka kulüp başkanını açık açık tehdit ettiğine şahit olduk. Öyle lafı dolandırarak, yan yollara, çıkmaz sokaklara saparak değil, hedef göstererek, isim vererek tehdit dolu sözler sarf etti.

TFF Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu'nun nasıl biri olduğunu görmek açısından, filmi biraz geri sarmak yeterli olacaktır.

28 Ekim 2015 tarihleri arasında Trabzon Avni Aker Stadı'nda Trabzonspor ve Gaziantepspor arasında 2-2 biten karşılaşmanın ardından, Bahattin Şimşek, Çağatay Şahan, Adil Sinem, Cevdet Kömürcüoğlu, Kutluhan Bilgiç ve Emre Altun'dan oluşan hakem heyeti, güvenlik önlemleri altında hakem odasına girmiş ancak dönemin Trabzonspor Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu'nun talimatıyla yaklayık 4 buçuk saat boyunca stattan çıkmaları engellenmişti.

Hakem heyeti hakem odasında kilitli tutulmuş, Hacıosmanoğlu'nun “Sabaha kadar orada olacağım, ben gelene kadar onları tutun” direktifiyle koridorda nöbet tutularak, hakemlerin stattan çıkmalarına izin verilmemişti. Olay Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın araya girmesiyle sona ermişti.

Maçın hakemi Adil Sinem, açtığı davayla İbrahim Hacıosmanoğlu ve 11 yöneticiyi tazminata mahkûm etmiş, yöneticilere de 8'er ay 10'ar gün hapis cezası verilmiş ve cezaların ertelenmesiyle son bulmuştu.

Geçmişinden ders almamış bir ülkede, İbrahim Hacıosmanoğlu'nun futbolun patronu olması şaşırtıcı bir durum değil elbette. O koltukta daha önce oturan birtakım isimlere bakılınca normalmiş gibi duruyor. Hele hele Türkiye'de yaşananlara baktığımızda yolsuzluktan kokuşmuş, suça bulaşmış, birilerinin kendi adaletinin terazisiyle korunaklı yuvalarda yaşayan onlarca ismi gördüğümüzde “aslında neden olmasın” bile denilebilir (!)

İbrahim Hacıosmanoğlu'nun, Galatasaray Başkanı Dursun Özbek'i hedef alan “Galatasaray Kulübü başkanısın, ben bugün TFF başkanıyım, ben elbette bu başkanlıktan ayrılacağım, siz de Galatasaray başkanlığından ayrılacaksınız. Bunun bedeli çok ağır olur” sözleri, Futbol Federasyonu'nun tarafsızlık ve eşitlik ilkesini ayaklar altına almaktan başka bir şey değil. Tarafsızlığını kaybetmiş bir kişinin, kulüplere eşit mesafede olması da beklenemez artık.

Liyakatsizliğin sıradanlaştığı bir dönemde, A1 seviyesinde konuşan, ilkokul 1 düzeyinde yazma yetisine sahip olan bir insanın, başkanı bulunduğu kurumun tarafsızlık ve ayrımcılık maddelerini algılamakta güçlük çektiğine elbette şaşırmamak lazım. -Üstelik bu sadece TFF'nin değil, FIFA ve UEFA'nın da değer yargılarına hakarettir.- Fakat hiçbir Futbol Federasyon başkanının, ülke sınırlarında yer alan bir takım başkanını tehdit etmesini de kabul edilebilir bulmak beklenmesin.

Muhalifmiş gibi görünelim ama fikren iktidar gibi olalım

İbrahim Hacıosmanoğlu'nun tehditlerinden daha acınası olansa, kendisini bugüne kadar “demokrat” gören isimlerin bu tehdide tutunmalarıdır. Bu tehditleri “dobra” bulmak, “delikanlı” diye tabir etmek “mert” sıfatını yakıştırmak acizliğin geldiği son nokta olsa gerek. Tehdit dalına tutunarak, başarılı olmayı hoş görmek ve tehdidi görmezden gelmek bir yana, 22 yıldır iktidar bunları yapıyor diye eleştiren bu insancıkların aslında fikren ne kadar da iktidara benzediklerini gözler önüne seriyor.

Bu acınası zavallıca senaryodan, bir başarı hikâyesi çıkartmak, bunu içine sindirmek, bu sözleri alkışlamak maskelerin bir bir inmesi açısındansa gayet olumlu. Aslında hepinizin içinde küçük pudra şekercileri, hak yiyenler olduğunu gösterdiğiniz için teşekkürler.

Bir önceki cümlesiyle bir sonraki cümlesi arasında uçurum olan İbrahim Hacıosmanoğlu'nun açıklamalarının geri kalanına çok da girmemek gerekir. Yeterli beceri, gerekli zekâ kırıntısı bulunmayan konularla meşgul olmak, beyhude bir çaba. Çünkü söylediği her şeyi doğru kabul etsek bile, tehdit dilini meşrulaştırılamaz.

Bodrum'daki 4 bin villa hangi parayla yapılıyor?

İbrahim Hacıosmanoğlu her namuslu insan gibi Mandalya Körfezi'nde yaklaşık 5 milyon metrekareyi yapılaşmaya açacak, Tuzla Sulak Alanı'nı yok edecek, 200'e yakın farklı kuş türüne ev sahipliği yapan 4 bin villalık projenin hangi mali şartlarda gerçekleştireceğini, eğer kredi çekiyorsa, bunu hangi banka ya da bankalardan alacağını açıklamalı. Ali Ağaoğlu ve Net Holding'in başlattığı bu projeye nasıl dahil olduğunu da izah etmesi şarttır. Kaldı ki, ne yargının ne de bölge halkının izin vermediği bir projeyi “milli oyunculara birer villa vereceğim” diyerek, “millileştirme” çabası da, projeden gelen kokuların ne olduğunu ortaya serer nitelikte.

İbrahim Hacıosmanoğlu, kişisel olarak Dursun Özbek'le ya da bir başkasıyla istediği gibi mücadele edebilir. Ancak ve ancak Türkiye Futbol Federasyonu Başkanlığı kartvizitini taşıdığı müddetçe boyundan uzun bu kelimeleri kullanamaz.

Ucuz mahalle kabadayılığı yapacaksa, gece saat 3'ten sonra yayınlanan türden 4. sınıf mafya filmi özentisi raconculuk yapacaksa başkanlık görevinden istifa etmelidir. Hoş, kendisinin ne kadar racon kestiğini 2013-2015 yıllarında başkanlık yaptığı dönemde bolca gördük. O dönem söylediği sözlerin altında ezildiğini, bugün yakından şahidiz.

Bir federasyon başkanı 2 saatlik yayın boyunca tek bir kulüp üzerinden yanıt veriyorsa, göreve geldiğinden bu güne sadece bir kulübü ağzına sakız ediyorsa orada bir sorun vardır. Bunda bir sorun görmeyenler, şimdi bunu alkışlayanlara söylemek lazım; yarın kimin başına gelirse gelsin çıkıp savunmak boynumuzun borcudur.

Şampiyonluklar, kupalar, başarılar futbol denen oyunda hep var olacak. Ancak utanç vesikası olacak bu anlar hafızalarda yer edecektir ve hatırlanacaktır.

Gerçekten de “hayat futbola fena halde benziyor”, orada ne kadar adilseniz, hayatta da o kadar adilsiniz; orada ne kadar demokratsanız hayatta da o kadar demokratsınız, orada ne kadar vicdanlıysanız, hayatta da o kadar vicdanlısınız. Yani aslında hiçbiri değilsiniz... Kendi diktatörlüğünüzü kurmak için sırada bekleyen zavallılarsınız.