Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim, dün Haliç Kongre Merkezi’nde 2 saat 15 dakika süren ‘Futbolumuz ve Geleceği’ konulu bir sunum yaptı ve kendi deyimiyle ‘Kral Çıplak’ demek için karşımıza çıktı.
Fatih Terim 27 yıldır teknik direktörlük yapıyor ve bunun sadece 1 yılı aşmayan süresinde Türkiye dışında görev aldı. 22 sene bu ülkede üst düzey titr’le görev alan bir insanın söyledikleri, futbola dair tespitleri ‘değerli’ olmalı diye düşünüyor insan. Onlarca tespit ve rakam arasından yapılan bu değerlerdirmelere bir bakalım. Bakalım ama, bu tespitleri yapan Fatih Terim’in görev süresinde neler yaptığı ışığında bir bakalım isterseniz.
Fatih Terim diyor ki, “Kulüplerimizin durumu nedir diye göreve geldiğim andan itibaren bir çalışma başlattım. Manzara kelimelerle tarif edilemeyecek kadar vahim. Eğer kulüplerimiz birer ticari şirket olsa idi birkaç kulüp dışındakilerin tamamı İFLAS ettiklerini açıklamak zorunda kalırlardı herhalde. Böyle bir kulüp yapısı olur mu? Siz müsaade ederseniz oluyor işte…”
Fatih Terim’in bu söylediklerinin tamamı doğru iyi de hocam adama sormazlar mı, borçları yüz milyonlarca liraya ulaşan Galatasaray’a Petre’yi Almaguer’i, Saar’ı, Pinto’yu, Petre’yi, Ali Lukunku’yu, Lutu’yu, Cristian’ı, Yiğit Gökoğlan’ı, Sercan Yıldırım’ı, Dany’yi kim ve neden aldırdı, bu oyunculara milyonlarca dolar saçılmasının sorumlusu kim diye? Sorarlarsa ne yanıt verir Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim insan ister istemez merak ediyor.
Fatih Terim diyor ki, “Biz ne yapıyoruz bu arada o penaltıydı değildi, onun telefonuna mesaj atılmıştı almıştı almamıştı, o onun arkasından dolanmıştı dolanmamıştılarla ilgilenip, sadece ilgilenmekle de kalmayıp tüm kamuoyunun da ilgilenmesini sağlayacak süreçler yönetiyoruz.”
Fatih Terim yine haklı. Dünyanın en üst düzey liglerinde bile, ‘elit hakemler’in yönettiği maçlarda hatalar oluyor ve senede bir-iki tartışma dışında kimse bu hataların üstüne, Türkiye’deki gibi hoyratça gitmiyor. Peki hocam adama sormazlar mı, Mersin İdman Yurdu maçında hakemin üstüne neden yürüdünüz, Antalyaspor-Galatasaray maçında bir hakeme neden küfrettiniz diye. Penaltıydı, değildi diye tartıştığınız günleri unuttunuz mu yoksa?
Fatih Terim diyor ki, “Devletin futbola destek olması çok önemli, olmalı da, ancak siyaset futbola karışmamalı, politika futbola girmemeli, ne kulüplere, ne federasyona ne de tribüne siyaset ve politika sirayet etmemeli. Bunu futbolumuz için sağlamalıyız, bunu sporumuz için temin etmeliyiz.”
Fatih Terim yine diyor ki, “Almanya 7 milyona yakın lisanslı oyuncu havuzuna sahipken, biz, sayı konusundaki şüphelerim olmakla birlikte yaklaşık 270 bin profesyonel ve amatör futbolcuya sahibiz. Bu havuzdan U14, U15, U16, U17, U18, U19, U20, U21,A2 ve A takım sporcularımızı bulmak ve seçmek zorundayız. Diğer rakiplerimizle de aramızda uçurum olduğunu net olarak görebiliyorsunuz.”
‘Futbolumuz ve Geleceği’ konulu konferansta sürekli Almanya örneği veren Fatih Terim, Hakan Çalhanoğlu’nun, Ömer Toprak’ın neden milli takıma alınmadığını açıklasın. Acemice sumenaltı edilmeye çalışılan ağzına silah sokulan çocukların neden suçlu, o silahı doğrultanların neden milli takıma alındığını söylesin bize.
Fatih Terim diyor ki, “Bir de ülkemizde yıllara göre seyirci durumuna bakalım. İşte bakın durum nereye doğru gidiyor. Bunun sebeplerini irdelemek ve sebepleri her ne olursa olsun sorunu çözmek durumdayız. Seyircisiz futbolumuzu ayakta tutmak mümkün değil. Seyirciyi tekrar tribünlere çekmek zorundayız.”
Evet bir kez daha Fatih Terim doğru bir tarafa işaret ediyor. Futbolda her geçen gün seyirci sayısı düşüyor. Peki hocam, seyircinin tribünlerden çekilmesinin nedeni taraftarları fişlemek ve statlarda yükselen muhalif sesleri bastırmak için uygulamaya sokulan ve siyasi bağları son derece açık olan Passolig diye bir sorun olduğunu biliyor musunuz? Yoksa Türkiye Futbol Direktörü olarak bu konudan haberiniz yok mu?
‘Kral Çıplak’ demek için 2 saat 15 dakika konuşan Fatih Terim tespitlerinde haklı fakat 22 yıldan bu yana Türkiye’de görev alan aynı Terim, bu tespitlerin neredeyse tamamına kendisi uymadı ya da uygulamadı.
Fatih Terim ‘Kral Çıplak’ demek istiyorsa, şikeden söz etmeli, teşvikten söz etmeli. Statlara zoraki ismi verilen Cumhurbaşkanı’ndan, kulüplere siyasetçilerin yaptığı baskıdan, taraftarların fişlenmesinden, ‘muhalif’ görüşlerinden ötürü haklarında saçma sapan sebeplerle dava açılan taraftar gruplarından, siyahi oyunculara muz sallayanlardan, sadece İstanbul kulüpleri için yaratılmış adaletsiz futbol ortamından söz etmeli. Terim bu konular hakkında konuşamayacaksa, kimin çıplak olup olmadığını da sorgulamanın zamanı gelmiş demektir.
Acı olan, 20 yılı aşkındır Türkiye futbolu içinde en üst düzeyde görev yapmış Fatih Terim’in Amerika’yı yeniden keşfettiğini sanması, yaptığı tespitlerin neredeyse tamamını kendisinin altüst etmesi değil, Türkiye futbolunun her yıl yapboz misali değiştirilip, siyasal erk tarafından dizayn edilmeye çalışılırken, suratımızın içine baka baka yalan söylenmesidir.