"*Hafıza-i beşer nisyan ile malüldür" misali herkesin ağzından çıkanı unuttuğu, unuttuklarını toplumun da unuttuğu varsayımıyla yaşıyor.
Galatasaray Başkanı Mustafa Cengiz, Fatih Terim'in 1905 liralık sözleşmesine yönelik eleştirilere "Dante'yi bilirsiniz, İlahi Komedya'yı yazdı. Dante herhalde yaşasaydı, bunu bir daha yazardı. Çocukların kumbarasındaki paraya talip olanlar ile çocukların kumbarasına para koyanlar eş değer görülüyor. Ben hocamı bu sözlerle bir kez daha selamlamak istiyorum." şeklinde yanıt vermişti.
Fenerbahçe'nin "Fener ol" kampanyasını iğneleyen bu sözlerin üstünden daha iki yıl bile geçmedi. Ama Mustafa Cengiz, çocukların kumbarasına 1996 yılında işlenen Kuvvet Köseoğlu cinayetinin azmettiricisi, hakkında müebbet hapis cezası bulunan, firari Galip Öztürk'ün parasını koymaktan geri durmuyor.
Galip Öztürk isimli şahıs son bir ay içinde Galatasaray Kulübü'ün "Aslan gibi sponsor" kampanyasına 1 milyon lira, 1-0'lık Fenerbahçe galibiyeti sonrasında ise futbolculara 1.5 milyon lira bağış yaptığını, banka dekontlarıyla açıkladı.
Kırmızı bültenle aranan, yurt dışında firari durumda bulunan bu zattan alınan "bağış"lar, Galatasaray taraftarını temsil ettiğini iddia eden ultrAslan denilen, cemaatlerle-mafyatik tiplerle fotoğraf vermekten hiç çekinmeyen bir oluşum tarafından takdirle karşılanıyor.
Galip Öztürk, Fenerbahçe galibiyeti sonrasında futbolculara bölüştürdüğü 1.5 milyon liralık "prim"i paylaşırken, yanlışlıkla Galatasaray Futbol Kulübü oyuncularının IBAN'larını da paylaştı.
Burada sorulması gereken en önemli soru şu; yurt dışında kaçak durumda bulunan ve hakkında müebbet hapis cezası olan bir kişi, nasıl oluyor da Galatasaray futbolcularının tamamının IBAN bilgilerine sahip olabiliyor?
Futbolcuların IBAN bilgileri kim tarafından verilmiştir?
Her isteyene tüm futbolcuların IBAN bilgileri verilebiliyor mu?
Ve en önemlisi Galatasaray Kulübü ve yöneticileri, böyle bir kişinin futbolcularına prim adı altında ödeme yapmasından rahatsız değil mi?
Tabii ki kimse rahatsız değil, zira bugüne dek, bu paraların iade edildiği, kabul edilmemesi gerektiğine yönelik tek bir açıklama bile yapılmadı. Futbolcuların IBAN hesaplarına yatırılan paralar gibi "Aslan gibi sponsor" kampanyasına bağışladığı para için de herhangi bir şey söylenmedi.
Tüm bunlar yan yana gelince, alanın ve satanın razı olduğunu anlamak güç olmuyor.
Mustafa Cengiz, Fenerbahçe'nin "Fener ol" kampanyasını iğnelerken, "Ben, gurur ve onur sözcüklerinin rastgele kullanılmasına karşıyım" demişti.
Tam da şimdi kendisine "gurur" ve "onur" kelimelerinin kendisi ve kulübü için ne anlama geldiğini hatırlatmakta fayda var. Şirketi hakkında yüzlerce rezilliğe sahip, cinayete azmettirmekten müebbet hapis cezası almış bir kişinin parasını kulübün içine sokmak, "gururlu" ve "onurlu" bir davranış mı ne düşündüğünü bir sporsever olarak merak ediyorum.
Galatasaray Kulübü ve futbolcuları, bu şahıstan alınan paraları iade etmeliler ve bunu deklare etmeliler. Aksi taktirde şaibeli, karanlık dehlizlerden çıkan yolların kulüpte birleştiği yönündeki kanıların gerçek olduğu varsayılmaya başlanır.
Mustafa Cengiz ve 3 kişiden oluşan yönetimi -diğerlerini pek tanımıyoruz- Galatasaray Spor Kulübü tarihine kara bir leke olarak geçen bu olayla ilgili bir değerlendirme yapmak zorunda. İbra edilip edilmemeniz çok önemli değil, böylesi bir onursuzluğu taşıyıp taşımadığınız çok daha önemli.
Mustafa Cengiz, özlü sözleri, tarihsel örnekleri çok sever, o yüzden unutmuşsa hatırlatalım, Fransız şair Boileau'nun dediği gibi "Onur, engebeli, kıyısı olmayan ada gibidir. Bir kere terk ettiniz mi bir daha dönemezsiniz."
(* İnsan hafızasının eksikliği unutkanlığıdır)