Pax Romana, Romalıların işgal ettikleri bölgelerde ve kendi cumhuriyet ve krallık dönemi yönetimlerinde kullandıkları ‘‘Roma Barışı’’ anlamına gelen bir kavramdır. Kısacası kitlelere şunu diyorlardı : ‘‘Otoritemize karşı gelmezseniz, uysal davranıp itaat ve biat ederseniz barış içinde yaşarsınız’’. Türkiye’de olagelenleri ise bir Pax Ottomana teşebbüsü olarak adlandırabiliriz. Evet, Recep Tayyip Erdoğan ve onun siyasi aklı ekseninde ‘‘Yeni Türkiye’’ adına hem aktörlük hem de figüranlık yapanların ön gördüğü barış da işte böyle bir barıştır: Pax Ottomana – Osmanlı Barışı... ‘‘Gölge etme başka ihsan istemem’’ çok da masum bir padişah arzusu değilmiş meğer...
Saldırgan kibirli haller, küçümseyici ve hatta hiçe sayıcı bir dil, toplumsal barışı gözeten bir uzlaşı kültürü yerine şovence sindirme girişimleri... Bu tavır ve tutumla ve üstelik kendi endamına da oldukça tutkulu bir devlet adamı nasıl olunur(?) diye sormayın; olunur işte. Bu gidişatın sonu nereye varır kestirmek kolay ama inanmak istemiyoruz. Onca gerilim ve öfkeden sonra toplumsal huzurun ve barışın gözetilmesi yerine, çatışma ve ayrışma nedenlerini bu kadar besleme gayreti içinde olan bir devlet yönetimi anlayışı sağlıklı bir aklın ürünü olamaz.
Her muhalif sesi terör örgütünün bir uzantısıymış gibi görmek ve onlara karşı abartılı ve orantısız bir savunma refleksiyle yaptırımlarda bulunmak artık bir saplantıya dönüşmüştür. Basın camiasına yapılan despotik tazyik şimdi de seçilmiş siyaset adamlarına yapılıyor. İktidar olmanın tüm olanaklarını kullanarak yargı ve adalet kurumunu kendi erkini koruma mekanizmasına dönüştüren siyasi bir anlayış ancak totaliter bir siyaset anlayışının tezahürü olabilir. Bu yanlıştan nasıl ve ne zaman dönülür(?) artık bunun hesabı yapılması lazım. Çünkü bunun daha ilerisi felakettir. Tansiyonu yükseltmek kimseye fayda sağlamaz.
Milyonların oyuyla seçilen millet vekillerine birer adi suçlu muamelesi göstererek onları itibarsızlaştıran bir davranış biçimine tenezzül etmek, bilinç altında depreşen başka korkuları ele veriyor. Öyle görülüyor ki, senin Pax Ottomana tahayyülüne itibar etmeyen dirençli, hatırı sayılır bir kitle var. Artık kendi kapalı devre hayallerinden başını kaldırıp ne tür bir ülke topraklarında yaşadığının farkına varma zamanın geldi.
Türkiye demokrasisine acil şifalar dileyeceğim ama bu derde deva olacak olan tek şey, tüm demokratik ve sol güçlerin –siyasi partisiyle, sivil toplum örgütüyle, medyasıyla– bir araya gelip şu gerici rejim değişikliği anlamına gelen stratejik baskılar karşısında tek vücut olmaktır.