Hayırlı Cuma’ya mutluluk haberleriyle başlayayım dedim. Genç meslektaşımız İsmail Saymaz’ın başını Şeyda Sayar bağladı ve böylece kadın gazeteci nüfusunun büyük bir çoğunluğu rahat bir nefes aldı. Şimdi İsmail Saymaz’dan ne istediğimi merak edebilirsiniz, çok basit. Asu Maro’nun benimle yaptığı ‘68’li ve Gazeteci’ kitabı sadece 6 bin satarken İsmail Saymaz’ın yine İletişim’den çıkan ‘Şehvetiye Tarikatı’ bu hafta itibariyle 100 bini geçti. Haksız mıyım?
Durun daha bitmedi. Bu sefer daha kesin bir baş bağlanması haberi var. Ümit Kıvanç kimselere söylemeden evlendi. İletişim’in en güzel editörü Bahar Siber’le hayatını birleştirdi. Ümit Kıvanç kim mi? Ama sevgili T24 okurları siz de biraz dünyaya açılın canım. Gazeteci, yazar, belgeselci, senarist, romancı olan delikanlıyı kastediyorum. Şimdi Ümit bu satırları okuyunca beni dövmeye gelecek, ama ben bunu önlemesini bilirim. İşte ilk acil önlemim; Gaye Boralıoğlu ile birlikte kotardıkları ‘Haysiyet’ kitabı dört dörtlük. ‘Yiğidi öldürücen ama hakkını da verecen.’
Hafta sonunda Yeni Yaşam gazetesinin Musa Anter Gazetecilik Ödülleri'nin töreni vardı. Gazeteci ağır abilerimizden kimseyi pek göremedim. Ama cıvıl cıvıl ödül alan gençler gerçekten içimi açtı. Ödüller Türkçe ve Kürtçe haberlere ayrı ayrı verildi. Ödül töreni iki dilliydi. İlk defa dinlediğim, Kürtçe söyleyen Ruken Yılmaz bence Türkiye’nin en güzel seslerinden biri. Keşke Sezen Aksu bir dinlese. Hiç olmazsa siz buraya bıraktığım şarkısını dinleyin: Zembîlfiroş.
Müthiş bir sesi olan ve Kürtçe söyleyen Ruken Yılmaz'ın da şarkılarıyla katıldığı Musa Anter Gazetecilik Ödülleri töreninden bir kare...
Dediğim gibi kalabalıktı ama tanıdık isimler yoktu. Tanıdık isimleri ertesi gün Büyükada’da 21 Eylül Barış Günü etkinliklerinde gördük. Bianet’in giriş cümlesi yanlış olan haberine göre; “21 Eylül Uluslararası Barış Günü İstanbul Adalar'da beyaz balonlarla barışa çağrı yaparak kutladı."
Neyse ada demişken artık bu konuya da gireyim. Efendim bizim ‘Beyaz Entelijansiya'nın önemli bir bölümü kışın Pera’da, yazın Ada’da yaşar. Kimi Büyükada, kimi Burgaz, kimi Heybeli…
Yine iftira attığımı düşünüyorsunuz değil mi? Saymaya başlıyorum; Lale Tayla, NTV'de şimdilerde Pasaport programını yapan Mete Çubukçu-Doçent Doktor Sevgi Çubukçu, Bianet’ten Nadire Mater-Tayfun Mater, yayıncı Fahri Aral-psikolog Jülide Aral, Melek Ulagay, Ali Bayramoğlu, Etyen Mahçupyan, Oral Çalışlar-İpek Çalışlar, Lale Mansur-Cem Mansur, Deniz Kandiyoti, Zülfü Dicleli, Ayda Özlü Çevik-Levent Çevik, Prof. Dr. Fatmagül Berktay, Express dergisinden Yücel Göktürk ve Siren İdemen…
Bence bu kadarı yeterli, daha da var ama. Adalar’daki muhabirlerimin bildirdiğine göre, eski başbakan Ahmet Davutoğlu bile bir iki kişiyle görüşmek için Burgazada'ya gitmiş.
Bizim Adalılar (pek çoğu eski Mao'cu, Dev-Yol'cu, TKP'li, TİP'li ve tabii ki gözden düşmüş liberaller) eskiden çok daha fazla buluşup eğlenceler yaparlarmış, Aya Yorgi’ye çıkarlarmış. Lokantalarda yemek yerlermiş ama şimdilerde o kadar sıkı fıkı değiller. Bu arada hepsini tanıdığım bu dostlarımın yaş ortalamasının 70 olduğunu da hatırlatayım sizlere. Buyrun Ada'dan bir geçmiş fasılla bitirelim...
Bu arada sakın İKSV Salon'da şarap içmeyin, bardağı 30 lira! Bende o göz var mı, hesabı genç meslektaşım Erkan Aktuğ, bütün yoksulluğuna rağmen kredi kartıyla ödedi.
***
Ankara'da bir şey olmuyor, laflarına bakınca... Her şeyin oynamak, kahkaha atmak olmadığını bana hatırlatan bir grup TRT'ci arkadaşım Ulus'taki İş Bankası müzesinin fotoğrafını gönderdi. İtalyan mimar Giulio Mongeri tarafından 1929 yılında İş Bankası’nın 3. Genel Müdürlüğü olarak Ankara'da inşa edilen bina şu anda İktisadi Bağımsızlık Müzesi olarak faaliyet gösteriyor; herkese açıkmış, rahat rahat gezebilirsiniz.