Cem Mansur'la mı, Chomsky'le mi Nedim Gürsel'le mi başlayayım derken birden çakılıp kalıyorum bir isme; Ayşe Nana. Pardon konuya ortasından girdim. 100'üncü sayısını yeni kutlayan Şalom Dergi'yi ilk kez kanlı canlı elimde karıştırıyorum. Popomu kaldırıp derginin peşine düşemeyecek kadar tembel ve 65 plus olduğumu anlayan Yayın Yönetmeni Suzan Nana Tarablus kuryeyle göndermiş.
Nana ile ilk defa bir dergide karşı karşıya geldim
Nana'nın soldaki fotoğrafının Fellini'nin "La Dolce Vita" filmine ilham verdiği bir şehir efsanesi olarak dolaşır
Nana, 50'lerde İstanbul'un bütün ünlü gazinolarında sahneye çıkmıştı
Cihangir'in Home Room'u
İpek Bilgin, Murat Çelikkan, Gürsel Göncü karşılarında Tülay Günal ve ben
Kafeler dolmaya başladı
Kahvedan masasındaki tek iş güç sahibi sesçi Suat Alhan, ben, işsiz oyuncu Ayhan Bozkurt, patron Yeşim Kalkan, danstan yogaya Yöntem Yurtsever
Tarihimden yapraklar
Tarihime güncellik adına 2015'le başlıyorum. Çünkü bir yerde mektepdaşımız İlber Ortaylı'nın "Bir Ömür Nasıl Yaşanır" kitabının Yılmaz Özdil'in Atatürk kitabından bile fazla sattığını okudum.
Gördüğünüz fotoğraf Etiler'de beş on kişilik bir Mülkiyeliler yemeğinde çekildi. Ortaylı daha Tarkan'ı bile kıskandıracak bir pop star olmamıştı. Murat Bardakçı'nın kimseye fazla söz hakkı vermediği tarih programlarına çıkıyor, Deniz Alphan'ın yönetimindeki Milliyet Pazar ekine mütevazı yazılar yazıyordu. 2020'ye geldiğimizde ise sınıfın sessizlerinden ve yarı-solcu Ortaylı, tarihe bile sığamamaya başladı. Yüz binler satan kitabıyla deneyim aktararak bir tür yaşam koçluğuna soyundu. Umarım öğrencisi olmayan gençler kitabı okuyup kendilerinden başka kimseyi önemsememe tribine girmezler.
Öğrencisi olmayanlar, dedim çünkü Mülkiye'deki öğrencileri "Yine bizi küçümsedi" diyerek bence dost sohbetlerinde çok eğlenceli olan Ortaylı'ya pek bayılmazlardı. Bu arada akıllı bir yapımcı "Bir Ömür Nasıl Yaşanır"dan bir dizi çekse ya da sahneye koysa paraya para demez. Eminim İlber bana da bir rol ayarlar.
Mülkiye'den mezuniyet tarihleriyle; Gaye Köseoğlu (1969), Tuğrul Eryılmaz (1969), Samiye Aydar (1968), İlber Ortaylı (1969) ve Tuğrul Ünal (1967)
İngiltere'deki Glastonbury Festivali 50. yılında Korona yüzünden ilk kez iptal edilmiş. O zaman Londra'daydım ve gördüğüm ilk açık hava müzik festivali olmuştu. Hüseyin Cevahir'in öldürüldüğü, Mahir Çayan'ın yaralandığı Haziran'ın son hafta sonu Glastonbury'deydik Mini Cooper'ı olan bir Galli arkadaşımla.
Sahnedeki Joan Baez'e "We Shall Overcome"da sol kolum havada ağlaya bağıra eşlik ettim:
"Kalbimin derinliklerinde inanıyorum ki bir gün kazanacağız..."
Sadece ben mi? Binlerce hippi. David Bowie ve Melanie de vardı. Bir daha kısmet olmadı.
Bu fotoğrafı maalesef ben çekmedim, BBC'den alındı. Festival tabii ki beleşti. Etrafta joint'ler ve ucuz biralar elden ele dolaşıyordu
K.G.G.
Bu linkler ihmâl edilmesin
* LGBTİ'ye tiyatro, sinema ve tv oyuncusu Ahmet Mümtaz Taylan’ın seslendirdiği “Onur Haftası”
* Türkiye'nin su yüzüne çıkmamış sansür haberleri Susma Platformu'nda
* Konak Mülteciler Meclisi; Ahmet Ümit'ten Halil Ergün’e dayanışma videoları
Sıkça sorulan sorular ve cheap shots
* FETÖ beni kandırdı diyen ve çatlasalar patlasalar da HDP'lileri ekrana çıkarmayacakların söyleyen Veyis Ateş ve "özel bir sektör" olan Didem Arslan Yılmaz'ın Habertürk'ünü tabii ki artık izlemiyorum. Ama hâlâ havuza çalışmak zorunda kalan kimi hain genç meslektaşlarım bana videolar atıyorlar. Son gelen videoda üç kişi: Moderatör 'özel bir sektör', sayın Nagehan Alçı ve ve sayın oyuncu Berhan Şimşek.
İzmir Belediye Başkanı sosyal demokrat Tunç Soyer ve İzmir bayrağı gibi üçüncü sınıf bir senaryoyu konuşuyorlardı. Birden birisi "Marxist" dedi, öteki "Nasıl Marxist dersiniz?" diye vaveylayı kopardı. Moderatör, "Lütfen efendim..."
Ağzım dişim kilitlendi. Buradan uyarıyorum; "Dünyanın yetiştirdiği üç büyük düşünürden birine hakaret ettiler" diye sizi yüce Türk adaletine şikâyet ederim. Sizleri AYM ve AİHM bile kurtaramaz. Hadsizler... Yasakları hep siz koymayacaksınız ya, ben de "kamusal bir sektör" olarak sizlere Marx'ı yasaklıyorum. Marks and Spencer'la idare edin!
Tunç Soyer'den Karl Marx'a Habertürk ekranı
* Tam magazinlerimi editörüm Melis Karaca'ya gönderirken, İzmirli bir hemşerim Hürriyet'ten Ahmet Hakan'ın Tunç Soyer'e "bayrak" muhabbetine dair 'belediye başkanına tavsiyelerini' içeren yazısını gönderdi. Boşa kürek çekmek bu, biliyorum ama dayanamadım. Bir hafta önce Alişan, Ajda Pekkan gibi isimleri Selda Bağcan ve Musa Eroğlu ile aynı potaya koyarak tarafsız olduğunu düşünen Hakan, Tunç Soyer'e tavsiyelerde bulunurken bu hafta sonu teenager'ların gireceği YKS sınavı ile yaşını başını almış insanların katılacağı CHP'nin Temmuz Kurultay'ını aynı kaba sokmakta bir beis görmüyordu.
İnsan 'tarafsız görünmenin 50 yolu' konusunda köşedaşı Ertuğrul Özkök'ten biraz ders almaz mı? Özkök, Jülide Ateş'ın yaptığı programda 'ne şiş yansın ne kebap' cevaplarıyla beni bile kıskandırdı. Ahmet Hakan da Özkök gibi kendine model olarak Güneri Civaoğlu ve Zafer Mutlu'yu alırsa başarılı olabilir. Bu da naçizane benim tavsiyem.
Nazan Özcan: O artık yayın yönetmeni
Advertorial
Müzik önerisi
Bu haftaki müzik önerimiz yarı Türk yarı Amerikalı Profesör Ali Çiçekdağ'dan. (Kendisi ünlü müzik programcısı İzzet Öz'ün de teyze oğludur).