TRT Haber Merkezi'ne 1974 sonbaharında birlikte girdiğimiz (İsmail Cem başımıza Mehmet Barlas'ı dikmek gibi hâlâ unutamadığım bir yanlış yapmıştı) Erbil Tuşalp'ı kaybettiğimiz haftanın pazar günü yayınlanan iki fotoğraf, aklıma takıldı.
Niye takıldı diye düşünürken birden uyandım. Şimdi sizler de bu fotoğraflara bakın, kadınların tamamı (Nagehan Alçı, Mine Kırıkkanat ve açıkça yandaş medyanın erkeklik çukurunda var olmaya çalışan kimilerinin istisnasıyla), erkeklerin de yüzde 10'u, vahameti fark edecekler.
Bütün bu erkekler kalabalığı üstte Cumhuriyetçilerden, altta Milliyetçilerden oluşuyor
Anlamıştınız değil mi? Hasan Cemal'den Sedat Ergin'e, Faruk Bildirici'den Emin Çölaşan'a, Aydın Doğan'dan Mehmet Barlas'a sıra sıra erkek. Fotoğraflar bilemediniz 40 senelik. İlaç için olsun, bir tek kadın yok. Müthiş zekâmla bu durumu saptayınca bir de bugüne geleyim dedim ve onlarda da sadece pazar gününü baz aldığım üç yandaş olmayan gazeteye baktım. Sonuçları açıklıyorum.
BirGün'de hepsi erkek dokuz köşe yazarı. Yeni Yaşam'da ilk sayfadan anons edilenlerin de tümü erkek. Evrensel'in de 10 köşecisinden sekizi erkekti. Erbil Tuşalp bu magazini okuyabilseydi "Vay be moruk, beni kullanıp yine bölücülük yapmışsın" deyip eskiden kalmış bir Gitane sigarası ikram ederdi.
Yukarıda okuduğunuz yazıyı bitirip, editörüm Melis Karaca'ya yollayıp kahveye çıktım. Birkaç genç meslektaşıma ne kadar zeki olduğumu anlatıp övünüyordum ki ikisi, "Cumhuriyet'e haksızlık etmişsiniz" dediler. Akşam eve giderken iki-buçuk lirama kıyıp Cumhuriyet aldım.
Hemen "random sampling" araştırmamı sürdürdüm. Evet, "tesadüfi örneklem" demek galiba. Sol Kemalist komşum ve arkadaşım Mine Söğüt dışında tam 11 hemcinsimin adını saydım. Alev Coşkun, Mustafa Balbay...
Şimdi kimi hainlerin "ya T24" diye homurdandıklarını duyuyorum. Perşembe günü magazinimin son hâlini gönderirken saydım. Aslanlar gibi altı erkek...
Altı ay sonra bir ilk
Nihayet şeytanın bacağını kırıp ilk oyunumu izledim. "Kaldırım Serçesi" yani Edith Piaf. Cihangirli komşum Tülay Günal oynuyor diye gittim. Home Room'da partneri eski Cumhuriyetçi, yeni Tarih'çi Gürsel Göncü ile lezzetli ama ucuz köfteler yiyen dizici, tiyatrocu Tülay Günal.
Vay anam vay, o küçük kadın sahnede öyle bir devleşti ki her şarkıdan sonra, hainliği bırakıp, ben bile alkışladım. O nasıl güzel bir ses öyle, Padam Padam'a eşlik ettim yerimden. O ne sahne ışığı öyle, deyip kesiyorum.
Tamam, Piaf Paris'in bütün 'mavi gözlü'lerini götürmüş ama yine de oyun bir tık uzun. Benim gibi kenarda oturursanız rejinin trafiğini izlemekten biraz zorlanabilirsiniz. Sosyal mesafeye gösterilen ihtimam müthişti. Belli ki Kadıköylüler Cihangirlilerden çok daha özenli sağlık konusunda.
Oyunu 20'sinde bir daha oynayacaklar galiba ama siz yine de Kadıköy Belediyesi'nden bir sorun. Bu arada ben "Kaldırım Serçesi"nin çok yıllar önce Gülriz Sururi olanını da izlemiştim. Tam hatırlamıyorum ama sanki onda playback de vardı. Günahı boynuma...
Kaldırım Serçesi Tülay Günal ve ekibi biraz fazla uzatsalar da iyi enerji saçtılar
Lale Müldür mü ben mi?
Cihangir Home Room'da şair Lale Müldür'ün verdiği haber beni hasetlikle karışık 'şok şok'lara gark etti. Müldür, Galatasaray'daki Yapı Kredi Galerisi'nde bu ay bir sergi açıyor. "20 Eylül'deki açılışa gel" dedi ve standart tartışmamız başladı. Hangimiz daha deliyiz?
Cihangir kamuoyunun bizi tanıyan küçük bir bölümünün yarısı Müldür'ün, yarısı benim daha deli olduğum kanısında. Şair ve şimdi ressam Lale Müldür "Ben daha deliyim" dedi ve beni görünce sopasını niye sakladığını açıklayamadı.
Masada bizimle oturan Tuncay Akgün "Konuş" ısrarlarımıza tarafsız kalmayı seçti. Galiba o bizden bir tık daha akıllı.
Müldür-Eryılmaz ve Akgün
Taşradan haberler
İyi ki gitmemişim. Datça'nın orta ve az ünlü entelleri, yani Betçeler bu sene de ısrarla davet ettiler ama gidemedim Korona bahanesiyle. İyi etmişim gitmemekle. Magazin stajyerim Figen Kumru, bir fotoğraf gönderdi. Hepsi denize karşı oturmuş çiğdem çitliyor ve denize bakıyorlardı.
Soldan sağa: Kamil Erdem, Ertuğrul Karslıoğlu, Korhan Atay, Mualla Karslıoğlu, Nilgün Uysal, Aliman Erdem, Nur Deriş Ottoman, Ali Ottoman. Nereye baktıklarını merak ediyorsanız aşağıdaki fotoğrafa müracaat edin.
Herhalde plajdaki Apollo ve Venüs'leri röntgenliyorlar güya çaktırmadan dedim. Nerede?
Stajyerim Kumru, cevap olarak kendi sigortasız stajyeri Sibel Kayserilioğlu'na çektirdiği fotoğrafı gönderdi. Meğersem açıklardaki fırkateyni seyrederlermiş, tenha plajın ardındaki. Eh artık bu Eylül'ü de öyle geçirirler heyecanlı heyecanlı.
K.G.G.
-
Bu linkler ihmâl edilmesin
- Gazeteci emekli olamaz. Haber-video: Sakıp Yaşar- Ceren Karlıdağ, benimle konuştular
- Haftalık sansür gündemi Susma Platformu'nda.
- İstanbul Film Festivali, Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali ve Başka Sinema Ayvalık Film Festivali'nden çevrimiçi işbirliği
Tarihimden yapraklar
Ayaktakiler, soldan sağa: "Başkan" Fikret Başkaya, Dünya Bankası Kutlay Ebiri, profesör doktor Erdal Yavuz, Sevgi Ugandor, sınıf arkadaşım Necmiye Alpay, Nevzat Süer, Yurdakul Alpay. Oturanlar, soldan sağa: Yayıncı Abdullah Nefes, Süheyla Ugandor, Şair Ataol Behramoğlu ve profesör doktor Aslan Sonad
Yine 60 ortalarından bir 1 Mayıs fotoğrafı. O zaman da, bugünü andırır biçimde yasak olduğu için pikniklerle idare ederdik. Eğlenceli de olurdu...
Sıkça sorulan sorular ve cheap shots
- Yaz boyunca bütün ünlü şarkıcıları hızla tüketen Bodrum'un Off Gümüşlük'ü bu hafta karaoke yarışmaları düzenlemeye başladı. Bana gelen son jüri listesine bakılırsa durum trajikomik. Mustafa Oğuz başkanlığında Celil Nalçakan, Derya Alabora, Gülsüm Sami, Asu Maro'dan oluşmuş jüri. Deniz Gürzumar da sunmuş.
Halkımızın müzik yeteneksizliğini bir kez daha kanıtlayan yarışmaya esas darbe Mustafa Oğuz'dan gelmiş. Müzik dünyasının ünlü ismi, Fransızca bir şarkı attırmış. Stajyer muhabirim Ferahfeza Aygen, "Gümüşlük Gümüşlük olalı böyle zulüm görmedi" diyor.
Off Gümüşlük'ün karaoke gecesi
- İki haftadır bir dolu insan "slip donu kabul etmeyen tiyatrocu kim?"in peşinde. Ama beni asıl ilgilendiren Ertuğrul Özkök'ün "boxer" tespiti oldu. Cihangir ve varoşlarında yaptığım araştırma sonucu yaşlı-genç, alevi-sünni, hetero-gay, zengin-yoksul, Kaktüs'e giden-gidemeyen, velhâsıl kendi melek oğlum Hüso dâhil, herkesin boxer giydiğini şaşkınlıkla öğrendim.
Demek ki Özkök'ün benden iyi gazetecilik yaptığı durumlar oluyormuş. Sineye çektim..
Tartışmalara yol açan slip don sonuçta bana kaldı
- Beni tabii ki çağırmadı ama mektep arkadaşım bu hafta 75. yaşını kullanidı. Halil Ergün'ün evine sızan magazin stajyerim bu fotoğrafı yollamayı becerdi. Doğum günü yemeği tam Yaprak Dökümü kıvamında, yani pek hüzünlüymüş. Halil Ergün son üç ayda 25 kilo vermiş. Sırada ikinci bir 25 kilo varmış.
Halil Ergün’ün Boğaz’daki üç buçuk katlı villasının ilk salonu
Advertorial
Apê Mûsa 100 yaşında
Diyarbakır stajyerim Sedat Yılmaz’ın Lilav Kitabevi’nin vitrininden çektiği kitapta olan bazı isimler şöyle:
Ahmet Telli, Murathan Mungan, Halil Ergün, Hatip Dicle, İsmail Beşikçi, Mithat Sancar, Pervin Buldan, Ahmet Türk, Hicri İzgören, Gültan Kışanak, Fikret Başkaya...
Müzik önerisi
Bizim Kaldırım Serçe'miz yok ama 'Minik Serçe'miz var. Yüzde 50 rica minnet, yüzde 50 "Seçmezsen benimle gizli gizli mesajlaştığını YT'ye söylerim" şantajıyla Sezen Aksu'yu ikna ettim.
En sevdiği kendi şarkısının, başına bir 'galiba' ekleyerek, "Hayat Sana Teşekkür Ederim" olduğunu söyledi.