Tuğrul Eryılmaz

24 Şubat 2023

Depremin üzerinden 19 gün geçti; hayat ite kaka da olsa devam ediyor...

İstanbul, Ankara ve İzmir ahalisi, yavaş yavaş da olsa sokaklara dönmeye başladı

12 Mart öncesi gazeteci Hasan Cemal, 12 Mart sonrası gazeteci Gonzo Tuğrul - İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'in performansını tabii ki Nihat Hatipoğlu ve Acun Ilıcalı ile kıyaslayacak hâlim yok - Ekşi Sözlük'e bile tahammül edemeyen Türkiye'deki sansür zihniyeti RTÜK'te cisim buluyor  -  Bob Geldof'un Redemption şarkısını atlamayın

***

Türkiye ahalisinin belleğinin zayıflığına sığınmaya çalışanlar, bu kez fena hâlde yanılıyorlar. İstedikleri kadar hakaret etsinler, defter tutsunlar, istedikleri kadar hepimizi kendi vasatlıklarına çekmeye çalışsınlar, bu kez gerçekten yanılıyorlar... Buraya en yakışan cümle, çok klişe olmasına karşın şu; 'Unutmayacağız, unutturmayacağız...'

Dayanışmaya devam

Türkiye'nin her tarafında olduğu gibi, Cihangir'de de mahalle gönüllüleri muhtarların yardımıyla, gıda ve çadır başta olmak üzere her türlü ihtiyacı gidermeye çalışıyorlar. Bu arada deprem yüzünden henüz tanıştığım iki WhatsApp grubuna, buradan sevgi ve saygılarımı yolluyorum: 'Acil Eylem Planı' ve 'DEÜ'. Bütün canlılar için nokta atışı yapıyorlar. 

Tüm Türkiye'ye yardım kolileri toplayan mahalle gönüllülerini ihmal etmeyelim

Tabii "Dayanışmaya devam" deyip İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'in öncülüğünde düzenlenen 'Bir Kira Bir Yuva' kampanyasının yaklaşık 6 saat süren Halk TV özel yayını, "Bu kadar gazetecinin olduğu yerde bu nasıl bir amatörlük!" diye düşündürdü. Her an ekranda onlarca kişi, herkes bir şey söylüyor, hangi birine bakacağımı bilemedim... Tabii ki bunu 'Türkiye Tek Yürek' yayını ile asla kıyaslamayacağım ama birkaç isim vermezsem çatlarım: Nebil Özgentürk, Ataol Behramoğlu, Okan Bayülgen, Serhan Asker...

'Türkiye Tek Yürek' faciasından sonra umutla 'Bir Kira Bir Yuva' yayınını izledim
ama ne var ki Halk TV ekranlarındaki kakofoni görmezden gelinecek gibi değildi 

Cihanwood ya da Hollygir 

Resmi deprem matemi biter bitmez Cihangir yeniden bir film platosuna dönüşüverdi. Aynı saatlerde mahallenin sokaklarında üç ayrı dizi çekiliyordu. Camdaki Kız'ı zaten biliyorsunuz, ona Haluk Bilginer'in oynadığı Şahsiyet ve karavanları, ayrıca bir Rus televizyon dizisi eklendi. İnanmanız zor olacak ama Cihangir 1988 yılının Doğu Berlin'i yerine konmuştu. Ruslar, Doğu Berlin'e gideceklerine, Cihangir'e gelip maliyetlerini on kat düşürmüşlerdi herhalde... 

Aynı günden 'Cihanwood'da iki set; soldaki Rusların, sağdaki ise Şahsiyet'in... (Fotolar: Halil Kalafat)

Tarihimden yapraklar

TRT Haber Merkezi emekçileri

TRT emeklileri Ankara - Tunalıhilmi'nin en gözde mekânlarından Cafe de Cafes'de... 

Gonzo Haber Ajansı'nın gönderdiği yukarıdaki fotoğraf, beni 70'li yıllara, gazeteciliğe başladığım TRT Haber Merkezi'ne götürdü. Fotoğrafta aynı anda haber merkezinde çalıştığım Nilay Karaelmas, Füsun Süvari Baytok, Berna Kulaç da var. Reha Atasagun, Andaç Develi Atak ve Aycan Giritlioğlu da olsaydı benim dışımda ekip neredeyse tam olacaktı.

Linkler ve çağrılar

* Haber alıp verme özgürlüğüme, FOX'uma, TELE1'ime ve Halk TV'me karışma!

TGC'nin RTÜK'ü kınama açıklaması için tıklayın.

***

Mahallenin orta ünlüleri 

Dersimli Deniz Karaağaç - Ali Seçkiner Alıcı ve de dededen Dersimli Gonzo Tuğrul ile
saçlarını bir türlü rahat bırakmayan yazar Mine Söğüt...

Havalar biraz güzelleşmeye başlayınca kafelerimize güneşlenmek için gündüz de gitmeye başladık. En son 21'de 'Ben Bu Cihana Sığmazam'ın başrol oyuncularından Ali Seçkiner Alıcı ve son romanı 'Başkalarının Tanrısı'  geçen yıl yayımlanan Mine Söğüt'ü görünce hemen yanlarına gidip çok da fazla tehdit etmeden benimle fotoğraf çektirmelerine razı ettim. Bu aralar Gümüşlük Greta'dan 21'e dönen büyük birader Deniz Karaağaç da "Karaye beni de alırsanız kahve paralarınızı almam" deyince onu da dahil etmeyi kabul ettik. 

Heteronormatif yemek 


 Kareye girmemek için kaçan #Tarih ve eski Cumhuriyetçi Gürsel Göncü,  toplumsal cinsiyet eşitliğine tamamen aykırı olan bu sofrada yüzümü saklamaya çalışan ben, iplerini tamamen koparan Cumhuriyet'in ve Milliyet'in eski görsel yönetmeni Ali Acar, dolgun emekli maaşlı  gazeteci Ahmet Sever, Cumhuriyet'ten önce derin Milliyet'in Yazı İşleri Müdürü olan Tahir Özyurtseven, hiçbir sıfata gerek duymayan Hasan Cemal abimiz...

Çarşamba günü, eski gazeteci ve başarılı mekâncı Behzat Şahin'in Balat'taki Cibali Balıkçısı'na bir akşam üstü içkisi davetini kabul edip gittiğim için bin değilse beş yüz pişman oldum... Masanın tümü eski gazeteci ve bir şekilde fi tarihinde birlikte çalışmış insanlardan oluşuyordu. İnanmayacaksınız, sadece "Biz gençken ne çapkındık"  ve futbol dışında hiçbir şey konuşulmadı... Hatta ismini vermeyeceğim birileri, Yılmaz Özdil'in başında olduğunu duyurduğu Sözcü televizyonunu bile övdü. Şu kadarını da söylememe izin verin: Gazeteciliğe 12 Mart öncesi başlayanlarla 12 Mart darbesi sonrası başlayanlar bayağı farklılar... 

Sıkça sorulan sorular ve cheap shots

- Evet sevgili fanlarım, haberim var. Deniz Türkali, salı günü verdiği beyaz ve kırmızı pastalı partiye, başka semtlerde oturan Lale Mansur ve Cem Mansur'u bile davet ettiği hâlde beni yine çağırmadı. Üstelik de daha sonra bu yemeği yazarsam en yakın dostları ve tabii ki davetli olan Y.T., M.Ç. ve İ.B'ye beni göstereceğini söyledi. Bu arkadaşlar, sırf onlardan daha solcuyum diye neden beni bir türlü sevmiyorlar anlamadım gitti. 

Advertorial (!)

Arka Sokaklar yönetmeni Orhan Oğuz'un Nişantaşı'ndaki sergisini 18 Şubat Cumartesi günü ziyaret edebilirsiniz. Serginin adı da Antonioni'nin ünlü Blow Up'a bir gönderme var galiba. 

Müzik önerisi

Siyasi aktivist Bob Geldof, bugünlerde bizim gündemimizle de tabii ki ilgili... Övünmek gibi olmasın, ben onu 1975 yılından, yani The Boomtown Rats grubundan beri tanırım. 

Tuğrul Eryılmaz kimdir?

Tuğrul Eryılmaz, kendisini "sadece gazeteci" olarak tanımlıyor. Dünyayı etkileyen 1968 rüzgârı sırasında üniversiteye gitti. 1969 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni (Mülkiye) bitirdi. Bir süre Londra'da öğrenim gördükten sonra Türkiye'ye döndü.

Mülkiye'de yüksek lisans eğitiminin ardından Ankara'da TRT Haber Merkezi'nde gazeteciliğe başladı. Bir dönem Ankara Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu'nda iletişim dersleri verdi. 12 Eylül 1980 darbesinin ardından üniversiteden ayrıldı.

İstanbul'da haftalık Nokta, Yeni Gündem, Tempo ve Sokak dergileriyle Cumhuriyet ve Yeni Asır İstanbul gazetelerinde çalıştı.

Ankara, Bahçeşehir, Bilgi, İzmir Ekonomi ve Kadir Has üniversitelerinin iletişim fakültelerinde gazetecilik dersleri verdi.

1996’daki kuruluşundan 2013 yılına dek yaklaşık 16 yıl Radikal İki’nin yayın yönetmenliğini yaptı. “Gazeteci olarak yaptıklarımın çok azından pişmanım. Neyse, ‘önemli’ bir köşe yazarıymışım gibi sizlerin sütunlarından çalmayayım. Bize güvenerek yazı gönderen herkese bol minnettarlık ve sevgiyle…” satırlarıyla Radikal İki'ye veda etti.

Özgür Gündem Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği'nden yargılanan gazeteciler arasında yer aldı; bu nedenle açılan davada 1 yıl 3 ay hapis ve 6 bin lira para cezasına çarptırıldı.

Sinema ve dizilerde senaryo ve kurgu danışmanlığı da yapan Eryılmaz, IPS İletişim Vakfı kurucusu ve Yönetim Kurulu üyesi. Rolling Stones ve Marianne Faithfull hayranı. Asya'nın dedesi.