Tuğrul Akşar

04 Mart 2024

Futbol nereye gidiyor?

Küreselleşen dünyada futbol kulüpleri ekonomik-finansal örgütlere dönüştü. Bu değişim kulüpleri küresel olmaya zorladı. Finansal futbol, küreselleşen kulüplere her alanda fazladan rekabet üstünlüğü sağladı

Avrupa’da futbol son 25 yıldır farklı bir mecraya doğru yol alıyor. Bu dönemde futbol karakteristik olarak önemli bir değişim ve dönüşüme uğradı.  Futbolumuzu Avrupa’da ve dünyada hak ettiği yere taşımak ve bu gelişmelerin gerisinde kalmak istemiyorsak; bu değişimi, dönüşümü ve yeni yapılanmayı iyi anlamak ve doğru okumak zorundayız.

Avrupa futbolunda iki önemli paradigmik değişim

Futbolun bu yapısal değişiminde iki önemli dönüşüm gerçekleşti. Bunlardan ilki, parasallaşıp ticarileşen futbol finansal bir karaktere büründü. İkinci önemli değişme ise Avrupa futbolunda merkez ve çevre lig yapılanması oluşturuldu.

UEFA aracılığıyla süreç içinde tesis edilen bu yapı bir yanda ekonomik, finansal ve sportif olarak futbolu domine eden, futbol pastasından ve kaynaklarından daha fazla pay alan kartelci beş büyük ligi (Premier Lig, Bundesliga, La Liga, Serie-A ve Lig1) merkez lig olarak konumlandırırken, diğer tarafta elli ülkenin içinde bulunduğu yarı çevre ve çevre lig yapılanmasına yer verildi.

Bu paradigmik değişikliklerle, merkez liglerin  Avrupa futbolundaki hegemonyaları daha da pekiştirilip refah seviyeleri daha da artırılırken, diğer tarafta ülkemizin de içinde bulunduğu yarı çevre ve çevre ligler ise sefalete ve finansal krizlere itildi.

UEFA’nın mimarı olduğu bu temel değişim ve dönüşüm, bu ligler arasında derin gelir ve servet farkları oluşturdu.

UEFA bu strateji kapsamında bugün de merkez ligleri koruyup kollayan stratejileri hayata geçirmeye devam ediyor. Bu da, ligler arasında çok derin ekonomik, finansal ve sportif dengesizliklerin ortaya çıkmasına neden oluyor. 

Özetle, merkez liglerin hegemonyası altına giren Avrupa futbolu, UEFA aracılığıyla beş büyük lige hizmet eden kartelci bir yapıya dönüştürüldü. Bu yapılanma merkez ligleri sportif, ekonomik ve finansal rekabet üstünlüğüne taşırken, çevre ve yarı çevre ligleri ise finansal darboğazlara itti.

Bu değişim ve dönüşüm futbolu finansallaşmaya yöneltti. Finansallaşan yapı merkez liglerde aşırı gelir artışına ve orantısız servet birikimin yoğunlaşmasına neden oldu.

Finansal Futbol isimli kitabımızda detaylıca analiz ettiğimiz üzere, bu süreçte futbol yerkürede uygulanan neo-liberal politikaların etkisiyle küreselleşerek, endüstriyel futbol aşamasından finansal bir aşamaya evrildi.

Küreselleşen dünyada futbol kulüpleri ekonomik-finansal örgütlere dönüştü. Bu değişim kulüpleri küresel olmaya zorladı. Finansal futbol, küreselleşen kulüplere her alanda fazladan rekabet üstünlüğü sağladı.

Finansallaşmaktan neyi kastettiğimizi kısaca açıklayalım.

Futbol finansallaştı

2000’li yılların başından itibaren, ekonomik gelir temelli ve ticari karakterli futbolun yerini, finansal anlamda kulübün takım değerini/marka değerini/piyasa değerini maksimize etmeyi öncelikleyen bir futbol yapılanması aldı.

Bu süreç futbolu ekonomik aşamadan finansal aşamaya iten önemli bir manivela olarak karşımıza çıkıyor.

Bu kapsamda finansal futbolu, kulüplerinin yarattıkları ekonomik-sportif ve finansal sinerjiyi, bir üst aşamaya; yani takım değerinin, piyasa değerinin ve marka değerinin maksimizasyonu aşamasına taşıdıkları bir değerler maksimizasyonu süreci olarak tanımlayabiliriz.  

Bugün artık finansallaşamayan kulüpler sürdürülebilir başarıya ulaşamıyorlar.

Finansal futbol kulüpleri başka bir aşamaya geçmeye zorluyor

Günümüz futbolunda futbol kulüpleri öncelikle ekonomi, finans ve sportif performansları arasında olması gereken sinerjiyi oluşturup; bu sinerjiyi takım değeri-piyasa değeri ve marka değerlerini maksimize etme enerjisine dönüştürmek zorundalar. Bu üçlünün ne ölçüde maksimize edildiği, o kulübün ekonomik-finansal ve sportif kaderini belirliyor.

Finansal futbolla birlikte gelirler astronomik arttı, servet birikimi hızlandı. Bu yapısal dönüşüm sürecinde kulüplerin gelir elde etme temelli ekonomik fonksiyonlarına, servetlerini maksimize etmeyi hedefleyen finansal bir fonksiyon daha eklenmiş oldu. Bu bağlamda, finansal futbol servet maksimizasyonunu öncelikleyen bir futbol anlayışını ifade ediyor.

Finansallaşan futbolda mali yapı önemli hale geldi

Avrupa futbolunda merkez ve çevre lig yapılanması, kulüplerin Avrupa futbol kaynaklarına ulaşımında yeni sorunları da beraberinde getirdi. Avrupa futbol gelirlerinde yaşanılan önemli artışlar, pastadan pay alabilme yarışında kulüpleri daha fazla rekabetçi olmaya zorladı. Rekabetin gerisinde kalmama politikası, çevre ligleri daha fazla borçlanmaya itti. Artan rekabet çevre lig yapısında yer alan kulüplerin borçlarında astronomik artışlara yol açtı. Bu dönemde merkez ligler Avrupa futbol kaynaklarına daha kolay erişirken, çevre ve yarı çevre ligler kendilerini haksız ve dengesiz bir rekabet içinde buldular. Finansal kaynaklara erişimde önemli sorunlarla yüz yüze geldiler. Ülkelerin öznel makro ekonomik politikalarının getirdiği olumsuzlukların da etkisiyle, çevre ve yarı çevre liglerde yeni kaynak bulmak giderek zorlaştı. Bulunan kaynakların maliyeti ise kulüp karlılıklarını alıp götürdü. Borçlanma arttıkça, kulüplerin zararları yükseldi, mali dengeleri bozuldu ve sürdürülebilir büyümeden uzaklaşmak durumunda kaldılar. Bu dönem finansmanda yeni arayışları da bir zorunluluk olarak kulüplerin karşısına çıkarttı. Finansmanlarını doğru yapamayan kulüpler bu rekabette geriye düştüler. Finansal dengesizlik çevre ligler için yeni bir denge noktası oldu. Sağlıklı ve sürdürülebilir bir finansal yapıya ulaşamayan kulüpler borç batağına sürüklendi ve zararları yönetilemez hale geldi. Artan zararlar kulüplerin özkaynaklarını eritirken, kulüpleri de rekabette geride bıraktı. Öyle ki, ülkemiz örneğinde olduğu gibi kadro maliyetleri yıllık gelirin üzerine çıkan durumlarla karşı karşıya kaldık.

2023 itibariyle toplam gelirleri 29,5 Milyar Euro’ya[1] ulaşan 740 Avrupalı kulübün borçları da 26 Milyar Euro’ya yükseldi.[2] Rapordaki yer alan verilerden hesapladığımıza göre kulüp borçlanması, Avrupa futbol gelirlerinin yüzde 88’ine ulaştı. Artan borçluluk çevre liglerdeki kulüplerin (neredeyse dörtte biri) özkaynaklarını negatife döndürmüş durumda.[3] Bu kapsamda bakıldığında, Süper Lig’in özkaynak açığı ise 2023’te 814 milyon Euro düzeyinde gerçekleşti.[4]

Finansallaşan futbolda kulüp gelirleri artarken, zararlar da arttı. Avrupa’da Bugün sadece Bundesliga ve Premier Lig kar eder konumdalar.

Kısacası, finansal dönemde yeni finansal kaynaklara ulaşmak konvansiyonel anlayışın ötesine geçti. Bu gereksinimi doğru yönetebilen kulüpler, rekabette ileriye giderken, yönetemeyenler ise rekabette geride kaldılar. Bu kapsamda futbol efsanesi Johann Cruyff’un “Benim vizyonumda modern futbolda performans: teknik + taktik+ eğitim + finansın toplamından oluşur” ifadesi, bugün tüm kulüpler için geçer akçe oldu.

Servet ve gelir merkez liglere akıyor

Üst düzey liglerde mücadele eden 740 Avrupalı kulübün toplam gelirlerine göre Avrupa futbol gelirlerinin yüzde 58’i (17.2 Milyar Euroluk kısmı) beş büyük ligin (merkez liglerin) kulüplerine gidiyor. 740 kulübün sadece 98’i Avrupa futbol gelirlerinin neredeyse yüzde 60’ını kendi aralarında paylaşıyorlar. Diğer 642 kulüp de kalan yüzde 42’lik geliri aralarında bölüşüyor.[5]

Transfermarkt sitesinde yer alan verilerden (kadro değerleri üzerinden) hesaplayarak oluşturduğumuz 41 Milyar Euro’ya ulaşan Avrupa futbol varlıklarının yüzde 66’lık bölümü olan 29 Milyar Euroluk servet merkez lig kulüpleri tarafından paylaşılmaktadır.  Diğer 50 ülkenin sahip olduğu varlık tutarıysa 12 milyar Euro civarında bulunuyor.

Özetle, yukarıdaki tablodan da görülebileceği üzere 2024 Şubat itibariyle, Avrupa futbolunda kadro zenginliği merkez liglerde yoğunlaşmış durumda.

Finansal futbolla küreselleşmek yaşamsal hale geldi

Finansal futbol ile küreselleşmek daha önemli hale geldi. Çünkü gelirlerin önemli bir kısmı özellikle deniz aşırı yayın ve sponsorluk gelirleri- uluslararası gelirlerden oluşuyor. Nitekim dünyanın en küresel ve en çok tanınan 12 kulübünün ticari ve yayın gelirleri, küreselleşmenin etkisiyle 2000’e göre 2021/22 döneminde sekize katlandı.

Yine, Avrupa’nın 700 profesyonel kulübünün ticari ve yayın gelirleri bu dönemde 3,6 Milyar Euro artarken, bunun en az 2 milyarlık kısmı küreselleşme etkisiyle ülke dışından gelmeye başladı.[6]

Ücretler bazı liglerde sürdürülemez hale geldi

2020-2021 döneminde birçok ligde ücret seviyeleri sürdürülemez hale geldi

Ücret/Gelir seviyesi en yüksek olan ve sürdürülebilirliği tehlikede bulunan üç ligden 2022'de gelirlerin;

Kulüp mali yapıları sürdürülebilir olmaktan uzaklaştı

 

Çevre ve yarı çevre ligler önemli bir potansiyele sahip

Çevr  liglerin içerisinde yer alan Rusya, Hollanda, Portekiz, Türkiye, İskoçya, Belçika, Avusturya gibi ligler, sportif-ekonomik-finansal performansta, Avrupalı diğer çevre liglerden ayrışmış olmakla birlikte, merkez lig statüsüne erişememiş, ancak diğer çevre liglerden de farklı rekabet üstünlüğüne ulaşmış liglerdir.

Bu ligleri yarı-çevre (semi-periferi) ligler olarak nitelendirebiliriz. Bu ligler ekonomik, finansal ve lig değerleri bakımından diğer çevre liglerden ayrılmaktadır

Merkez liglerin rekabet üstünlükleri

Merkez ligler, Avrupa futbolunun parasal gelirlerinin yüzde 50’den, sportif anlamda ise kupaların yüzde 90’ından fazlasını kendi ülkelerine götürdüler.

İngiliz Premier Lig, İspanyol La Liga, Alman Bundesliga, İtalyan Serie-A ve Fransız Lig1 ekonomik ve finansal anlamda olduğu gibi sportif olarak da Avrupa futbolunu domine ediyorlar. Nitekim, 1992-2023 arası Şampiyonlar Ligi, Avrupa Ligi ve Konferans Ligi olarak toplam kupanın 86,4’ü merkez lig kulüplerine gitti. Bu süreçte oynanan 32 Şampiyonlar Ligi kupasının sadece 2’si çevre lig kulüplerinin oldu.

Finansal futbol yapılanması çevre liglere kriz ver yoksulluk getirdi

2000’lerin başından bu yana UEFA tarafından yeniden tasarımlanan Avrupa futbolunda çevre ligler açısından iki önemli sonuç ortaya çıktı. Bunlardan ilki: Çevre Ligler ’de bu dönemde servet artış hızı, gelir artış hızının altında kalmıştır. İkinci önemli sonuç ise, çevre liglerde artan finansal krizler, çevre liglerin zararlarını büyütürken, servet birikim hızlarını düşürmüştür

Önümüzdeki yirmi yılda futbolda neler değişecek?

Avrupa futbol yapılanmasındaki patolojik gelişimi detayıyla yukarıda analiz ettik. Gördük ki, bu dönemde merkez ligler servetlerini artırır ve pastadan daha fazla pay alırken, çevre ligler ise borç batağına gömülmüş durumdalar. Yani, Avrupa futbolunda son 25 yılda yaşanılan 4,5 katlık gelir artışı,[7] merkez liglere refah, çevre ve yarı çevre liglere ise kriz ve yoksulluk getirmiştir.

Şimdi de önümüzdeki yirmibeş yıllık süreç içinde futbolda ne tür gelişmelerin yaşanabileceği üzerinde konu başlıklar itibariyle durmaya çalışalım.

- Karasal yayın yerini internet tabanlı teknoloji yoğunluklu, mobil kitle iletişim odaklı bir aşamaya bırakacaktır.

-Sporda ve futbolda sanal ve artırılmış gerçeklik çok yaygınlaşacak, uzay teknolojileri futbolun yapısını etkileyecektir. (Bkz. Futbolda Uzay Teknolojileri Sebahattin Devecioğlu)

-Değişen teknoloji kulüplerdeki geleneksel ürün satış ve pazarlamasının yerine içerik sağlayıcı, interaktif, yaratıcı satış ve pazarlamaya bırakacaktır.

-Kulüp futbolu tam anlamıyla futbolu domine eder hale gelecektir.

-UEFA ve FIFA’nın alternatifi olacak yeni futbol yönetim yapıları oluşacaktır.

-Merkez Ligler kendi aralarında organizasyonlara ağırlık verecektir.

-Çevre Ligler merkez liglere karşı ortak bir yapılanmaya, güç birliğine gideceklerdir.

- Karbon ayak izini düşürmeye yönelik Yenilenebilir enerji, başta statlar olmak üzere oyunun her aşamasında bir zorunluluk olarak karşımıza çıkacaktır. (bkz. Sebahattin Devecioğlu)

-Statlarda koltuk başına geliri maksimize edecek teknoloji ağırlıklı yeni satış politikaları hayata geçirilecektir.

- Kripto varlıklar futbolda önemli bir yer tutacak, klasik ödeme araçlarının yerini kripto ödeme araçları ve varlıklar alacaktır.

-Kulüpler marka değeri, şirket değeri ve piyasa değeri maksimizasyonunu öncelikleyen birer ekonomik, sportif ve finansal örgütlere dönüşeceklerdir.

-Oyunun kurallarında teknoloji ağırlıklı, eğlence içeriği yoğun, basketboldan daha ileri bir yapıya evrilecektir.

- Paydaş taraftar olan futbol tüketicisinin dijital değeri ve önemi artacaktır.

- Kulüpler konvansiyonel örgütlenme anlayışını terk ederek, taraftar tüketici tabanlı kulüp yönetimi modeline geçeceklerdir.

- Yapay zeka kulüplerin hemen hemen her biriminde ve oyunun her anında etkili olacak, rekabet üstünlüğü sağlayacaktır.

- Dünya nüfusunun önemli bir bölümünü oluşturan çevre ülkelerin önemi artacaktır.

- Futbolcuların ekonomik, sosyal ve sportif haklarında köklü değişiklikler olacak; futbolcu hakları daha ileri seviyelere gelecektir

-Klasik futbol turnuvaları yerini, daha az maç ve daha fazla para kazanmaya odaklı organizasyona bırakacaktır.

- Futbol kulüpleri finansal enstrümanlarını daha fazla kullanarak, futbol dışında elde ettikleri gelirleri, futbol gelirlerinin üstüne çıkacaktır.

- Futbol gelirleri bugünle kıyaslanamayacak astronomik tutarlara ulaşacaktır.

- Körfez ülkeleri, Çin vb. ülkelerin dışında futbolu bir aklanma aracı olarak kullanacak kişi ve ülke sayısında daha da artış olacaktır. Bu da futbola giren legal olamayan parayı artıracaktır. 

- Amerika futbolda ekonomik, finansal ve sportif olarak rekabet eder düzeye gelecektir.

- Kulüp sahipliği giderek artacak, bu nedenle kulüpler daha fazla paraya ulaşabilmek için örgütlenme biçimlerini değiştirecekler; kulüp sahipliğine izin verecek bir örgütlenemeye yöneleceklerdir.

- Merkez Ligleri koruyan, kollayan kartelci ve hegemonik futbol yapılanmasına karşı güçlü bir çevre lig yapılanması ortak örgütlülüğü oluşacaktır.  Bu liglerin kendi aralarında oluşturacakları ortak bir platform çevre liglerin kendi aralarında maçların zengin içeriklerle farklı iş modelleriyle yayınlanmasına ve astronomik yayın gelirlerine ulaşılmasına olanak sağlayacaktır.

Sonuç

Avrupa futbolu son yirmibeş yılda çok önemli yapısal değişikliklere uğradı. Bundan sonraki yirmibeş senede de yine çok farklı değişim ve dönüşümlere uğrayacaktır.  Bu gelişimleri doğru okuyan, analiz eden ve buna göre aksiyon alabilen kulüpler, bu gelişmelerden pozitif etkilenecekler ve rekabet üstünlüklerini daha da artıracaklardır. Bunu yapamayan kulüpler ise yok olup gidecek veya rekabette geride kalmaya devam edeceklerdir.

Yukarıda söyleyeceklerimizin ışığında;

1) Futbol federasyonunun,

2) Kulüplerimizin kısa, orta ve uzun vadede alacağı önemli aksiyonlar Türk futbolunun refah seviyesini artıracak, rekabet yeteneğini yükseltecektir. Bunların sonucunda Türk futbolu Avrupa ve dünya futbolundan hak ettiği ekonomik, finansal ve sportif olarak alabilecektir. Bunu yapabilecek yetenek ve potansiyele sahip olduğumuzu düşünüyorum. Yeter ki, futbolumuzun yararını gözetecek politikalar ve stratejileri uygulayalım. Bugünü kurtaran çözümlerin yerine, gelecek on yılları  kurtaracak bir futbol anlayışıyla hareket edelim.


[1] A balancing act Annual Review of Football Finance, June  2023, sh.3.

[2] UEFA Benchmarking Report, The European Club Finance and Investment Landscape, sh.52. UEFA raporunda 2023 itibariyle Avrupa futbol gelirleri 23,9 Milyar Euro olarak belirtilirken, Deloitte’un en son tarihli A balancing act Annual Review of Football Finance, June 2023 Raporu’nda bu tutar 29,5 Milyar Euro olarak ifade edilmektedir. Sh.3. Geçmiş tarihsel verilerde Deloitte’un rakamları tutarlılık gösterdiği için

[3] UEFA Benchmarking Report, The European Club Finance and Investment Landscape, 52

[4] UEFA Benchmarking Report, The European Club Finance and Investment Landscape, sh.112.

[5] UEFA Benchmarking Report, The European Club Finance and Investment Landscape, sh.10. UEFA raporunda 2023 itibariyle Avrupa futbol gelirleri 23,9 Milyar Euro olarak belirtilirken, Deloitte’un en son tarihli A balancing act Annual Review of Football Finance, June 2023 Raporu’nda bu tutar 29,5 Milyar Euro olarak ifade edilmektedir. Sh.3. Geçmiş tarihsel verilerde Deloitte’un rakamları tutarlılık gösterdiği için burada Deloitte’un rakamları baz alınmıştır. UEFA raporunda henüz kulüp finansallarını göndermeyen kulüpler olduğu belirtildiğinden, UEFA raporu kendilerinin de belirttiği üzere erken bir rapordur. Bu kapsamda Deloitte’un raporuna göre merkez liglerin kulüpleri toplam gelirin yüzde 58’ini alıyorlar.

[6] UEFA Benchmarking Report, The European Club Finance and Investment Landscape, sh.72.

[7] Deloitte Sports Business Group’un 2000-2023 arası düzenlemiş olduğu raporlardan derlenerek bu artış oranına ulaşılmıştır.

Tuğrul Akşar kimdir?

Tuğrul Akşar 1962 yılında Niğde'de doğdu. 1988'de Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İşletme Bölümü'nden mezun oldu. Aynı fakültenin İşletme Anabilim dalında yüksek lisansını tamamladı. 

1989'dan itibaren bankacılık sektöründe yönetici olarak çalıştı.

2000 yılından itibaren "futbolun görünmeyen yüzü" olarak bilinen futbol ekonomisi, finansı, yönetimi ve felsefesi üzerine çalışmalar yaptı, makaleler yazdı, kitaplar yayımladı, üniversitelerde dersler verdi, yurt genelinde konferans ve seminerlere katıldı, radyo ve televizyon programlarına konuk oldu. Futbolun genel ekonomik, finansal ve yönetsel sorunları ve çözüm önerilerini içeren video içeriklerini paylaşmayı sürdürüyor.

Konusunda referans olan ilk kitabı "Endüstriyel Futbol" 2005 yılında yayımlandı. 2006'da Doç. Dr. Kutlu Merih ile birlikte "Futbol Ekonomisi", 2008'de "Futbol Yönetimi" adlı kitapları çıktı. 2010'da "Futbolun Ekonomi Politiği", 2013'te "Krizdeki Futbol", 2020'de de altıncı kitabı "Endüstriyel Futbolun En Üst Aşaması: Finansal Futbol" yayımlandı. 

Doç. Dr. Kutlu Merih ile birlikte 2005 yılında Futbol Ekonomisi Stratejik Araştırma Merkezi'ni kurdu.

2005 yılında Meclis Araştırma Komisyonu tarafından düzenlenen Sporda Düzensizliğin ve Şiddetin Araştırılması Raporu'nun 25 sayfalık kısmı "Endüstriyel Futbol" adlı kitabından alınan Akşar, 2011yılında davet üzerine TBMM Araştırma Komisyonu üyelerine "Türk Futbol Kulüplerinin Finansal Yeniden Yapılanması ve Yönetişimsel Sorunlarına Çözüm Önerileri" konusunda bir brifing ve rapor verdi.

Nisan 2011'de Teşvik ve Şikeyi Önleme Yasası'nın çıkmasına katkı sağladı, kulüplerin finansal yeniden yapılandırılmasına ilişkin raporunda sunduğu çok sayıda öneriye yasada yer verildi.

Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği'nin (TKYD) oluşturduğu Kurumsal Yönetim ve Futbol Endüstrisi Çalışma Grubu'nda da yer alan Akşar, 2010'da yayımlanan "Kurumsal Yönetim İlkeleri Işığında Türk Futbol Kulüpleri Yönetim Rehberi"nin iki bölümünü kaleme aldı.

"Futbol Ekonomisi" ve "Futbol Yönetimi" kitapları bazı üniversitelerde seçmeli derslerde ana kaynak olarak okutulan Akşar, Türk futbolunun sorunlarına çözüm olabilecek araştırmaları yayımlama, araştırmacılara referans sağlama, futbolun entelektüel boyutuna katkıda bulunma amacıyla www. futbolekonomi.com sitesini hayata geçirdi.

Bir süre Radikal ve Cumhuriyet Spor eklerinde ve Tamsaha'da yazdı, halen Dünya gazetesinin haftalık "Ekospor" köşesinde ve Mayıs 2015'ten itibaren T24'te yazıyor.

Evli ve iki çocuk babası.