Tuğrul Akşar

28 Ekim 2022

Bu mali yapılar sürdürülemez!

Gelirleri giderlerini karşılamadığı için sürekli borçlanmak zorunda kalan, bunun sonucu önemli zararlara uğrayan, uluslararası sportif performansta gerileyen, mali disiplinden tamamen uzaklaşmış yönetsel, ekonomik ve finansal kulüp yapılarıyla karşı karşıyayız

Borsa İstanbul'da (BİST) işlem gören Beşiktaş, FenerbahçeGalatasaray ve Trabzonspor'un Kamuyu Aydınlatma Platformu'na (KAP) gönderdikleri mali tablolara göre, dört kulübün toplam borcu  20,5 milyar TL'ye ulaşıyor.

Bu tutar Süper Lig'in borç stokunu da artıran önemli bir miktar. Toplam borcun yüzde 62'lik kısmı banka kredilerinden oluşuyor. Bilançoda banka kredilerinin ticari borçlardan fazla olması, kulüplerin finansal maliyetlerini daha da artırıyor.

Birikimli zararlar gelirleri aştı

Kulüpler pandemi nedeniyle dramatik düşen gelirlerine ulaşmaya, pandeminin yarasını sarmaya başladılar. Tablo.1'den de görülebileceği üzere dört kulübün toplam gelirleri 4.780 milyon TL'ye yükseldi. Gelir artışlarında en önemli etki maç günü gelirleri ve UEFA gelirlerindeki artıştan geliyor. Ticari gelirlerde bir kımıldanma gözlemleniyor. Bu olumlu gelişme kulüplerin 31/8/2022 itibariyle dönemsel karlarına da olumlu bir katkı yaptı. Ne var ki, kulüplerin dönemsel faaliyetleri sonrası 669 milyon TL'lık bir kar oluşsa da, dört kulübün geçmiş yıllardan gelen birikimli zararları 7.8 milyar TL'ye ulaştı. Bir diğer ifadeyle kulüplerin toplam zararları, 4.8 milyar TL'lik gelirlerinin yüzde 183 üzerine çıkmış durumda. Doğal olarak bu olumsuzluk, kulüplerin özkaynak açıklarını da artırıcı bir etkiye sahip. Nitekim tablo:1'den de görülebileceği üzere dört kulübün özkaynak açıkları toplamı 31/8/2022 itibariyle 4 milyar 976 milyon TL olarak gerçekleşti.

 

Tablo: 1) Kulüplerin Genel Finansal Göstergeleri

Borçlar gelirlerden daha fazla arttı!

Geçmiş yılların mali tabloları ile karşılaştırıldığında kulüplerin; UEFA, sponsorluk, reklam, loca ve kombine bilet satışı gibi gelirlerde önemli tutarlara ulaştığı bir dönemi yaşadıklarını görüyoruz. Bunda pandeminin olumsuz etkisinin giderek azalmasının yanı sıra, enflasyonun şişirici etkisinin de önemli rolü bulunuyor. Her ne kadar kulüplerin gelirlerinde pandemi sonrası önemli sayılabilecek artışlar yaşanmış olsa da, borçlanmadaki artışın gelirdeki artıştan daha hızlı olduğunu tablo: 22den görüyoruz. Bu kapsamda değerlendirdiğimizde; dört kulübün 31/5/2021- 31/8/2022 döneminde gelirleri yüzde 15,57'lik bir artışla, 4.780 milyon TL'ye ulaşsa da, aynı dönemde toplam borçlar yüzde 25,79'luk artışla 16.3 milyar TL'den, 20.5 milyar TL'ye yükseldi. Yani, kulüplerin borçları gelirlerinden daha hızlı artış kaydetti. Bu bağlamda değerlendirdiğimizde, oransal olarak en fazla gelir artışını yüzde 41,4'le Trabzonspor gerçekleştirirken; en yüksek borç artışı da yüzde 50'lik artışla yine Trabzonspor'da oldu. Trabzonspor'un gelir artışına en büyük katkı ise 206,4 milyon TL ile UEFA gelirlerinden geliyor.

Nominal olarak gelirini en fazla artıran kulüp 1.465 milyon TL ile Fenerbahçe olurken, onu 1.235 milyon TL'lik gelirle Galatasaray izledi.  

Sezon başında 14 futbolcu ve yeni teknik ekiple sözleşme imzalayan Fenerbahçe en borçlu kulüp olarak karşımıza çıkıyor. Toplam borç artışında, Fenerbahçe 6 milyar TL'yi aşan borcuyla, borç liginin liderliğine yerleşirken, Fenerbahçe'yi 5.6 milyar TL'lık borçla Beşiktaş takip ediyor.

Galatasaray ise en az gelir artışı sağlayan kulüp konumunda. Sarı kırmızılılar bu dönemde gelirlerinde yüzde 3,87'lik bir artış kaydederken, borçlanma artış hızları ise yüzde 25,1 oldu. Bu haliyle Galatasaray, gelirine göre borçlanması en çok artan kulüp oldu.

Gelir artışlarında enflasyonist etkiyle oluşan artışlar da söz konusu. Bu anlamda dört kulüp gelirlerinde nominal bir artış kaydetmiş olsalar da, enflasyondan arındırılmış (reel gelir artışları) gelirleri enflasyonun altında kaldı. Tablo:2'de kulüplerin 31/5/2021 ile 31/8/2022 arası gelir ve borçlarındaki artışları görebilirsiniz.

Tablo: 2 Kulüplerin Gelir ve Borçlarındaki Artışlar

Giderler gelirlerin iki katına yaklaştı!

Kulüplerin özellikle ücret ve maaş giderlerindeki artış ile katlandıkları finansal maliyetler, faaliyet giderlerle birleşince, toplam giderler 7.9 milyar TL'ye yükseldi. En yüksek gider 2.3 milyar TL ile Fenerbahçe'ye ait iken, sarı lacivertlileri 2.2 milyar TL'lik giderle Beşiktaş izliyor.

Dört kulübün gelirleri toplamı 4.780 milyon TL'na ulaşırken, Gider/Gelir oranında yüzde 189'luk oranla Beşiktaş ilk sırada yer alıyor. Yani, bu rasyoya göre Beşiktaşın giderleri, gelirlerinin yüzde 189'una ulaşmış vaziyette. Giderleri gelirlerini aşan dört kulübün giderlerini karşılayabilecek bir gelir yaratamadıklarını tablo:3'ten görebiliyoruz.

Tablo: 3 Kulüplerin Gelir ve Giderleri

Dört kulübün gelirleri ile giderleri arasındaki fark 3.160 milyon TL'ye ulaşmış durumda. En fazla gider açığı veren kulüp ise 1.026 milyon TL ile Beşiktaş. Gelir ve gider dengesizliği kulüpleri ilave borçlanmaya itiyor ne yazık ki.

Gelirler borçları ve zararları karşılamaya yetmiyor! 

Tablo:4'ten de görülebileceği üzere, kulüplerin toplam gelirleri, onların borçları ve oluşan kümule zararlarını karşılamaya yetmiyor. Kulüplerin toplam gelirleri ile toplam borçlarını karşılaştırdığımızda: Beşiktaş'ın toplam borçları, gelirlerinin 4.9 katına; Galatasaray'ın ise 4.2 katına ulaştığını görüyoruz. Toplamda ise dört kulübün borçları, gelirlerinin 4.28 katına ulaşmış durumda. Borçlanmadaki aşırı artış, toplam gelirin yetersizliği ile birleşince ortaya zararlar çıkmaya başlıyor. Nitekim geçmiş yıllardan gelen zararlar toplamı da dört kulübün 7,8 milyar TL'ye ulaşıyor.

Toplam da kulüpler sahip oldukları her 100 TL'lik gelire karşın, 428 TL borçlanmaya yönelmiş durumdalar. Kulüpler yoğun bir şekilde borçlanma kaldıracı ile hareket ediyorlar. Bu durum zamanla onların finansal dengelerinin giderek bozulmasına ve sonuçta zarar etmelerine neden oluyor.

Dört kulübün geçmiş yıllardan gelen birikimli zararları ise toplam gelirlerinin 1.7 katına yükselmiş vaziyette. Kulüpler her 100 TL'lik gelire karşın, 170 TL'lık bir zararı bünyelerinde taşımak, bu zararı finanse etmek zorundalar.

Toplam geliriyle kıyaslandığında en yüksek zarara sahip kulüp olarak karşımıza yüzde 231'lik oranla Beşiktaş çıkıyor. Beşiktaş gelirinin 2,3 katı bir zararı mali yapısında taşıyan bir yapıya sahip.

Tablo: 4) Kulüplerin Borç ve Zararlarının Gelirleriyle Karşılaştırılması

Gelirin üzerinde bir borç ile faaliyetlerini devam ettirmeye çalışan kulüp yapısı sürdürülebilir bir mali yapının oluşmasına ne yazık ki, izin vermiyor. Mevcut gelir, gider ve borçlanma yapısı içerisinde bu kulüplerin borçlarını sıfırlayabilme olanakları bulunmuyor. Aksine, artan finans maliyetleri, kur farkları, önü alınamayan giderler kulübün borçlarını ve zararlarını kapatmaya yetmiyor.

Sonuç

Dört kulübün genel finansal durumu, bu kulüplerin önemli finansal yetersizliklere sahip olduklarını bize gösteriyor. Gelirleri giderlerini karşılamadığı için sürekli borçlanmak zorunda kalan, bunun sonucu önemli zararlara uğrayan, uluslararası sportif performansta gerileyen, mali disiplinden tamamen uzaklaşmış yönetsel, ekonomik ve finansal kulüp yapılarıyla karşı karşıyayız. Sürdürülebilir bir finansal yapı oluşturulamadığı sürece sorunların daha da giderek artacağını söylemek bir kehanet sayılmasa gerek. Sürekli zarar üreten bir yapı ile kalıcı performanslara ulaşmak günümüz finansal futbolunda mümkün görünmüyor. Bu çerçeve içinde bu kulüplerin kısa-orta ve uzun vadede finansal yükümlülüklerini nasıl yerine getirebilecekleri ise bir soru işareti. Türkiye Futbol Federasyonunun bu tablolar karşısında göstereceği tutum ise merak konusu.

Tuğrul Akşar kimdir?

Tuğrul Akşar 1962 yılında Niğde’de doğdu. 1988'de Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İşletme Bölümü'nden mezun oldu. Aynı fakültenin İşletme Anabilim dalında yüksek lisansını tamamladı. 

1989'dan itibaren bankacılık sektöründe yönetici olarak çalıştı.

2000 yılından itibaren “futbolun görünmeyen yüzü” olarak bilinen futbol ekonomisi, finansı, yönetimi ve felsefesi üzerine çalışmalar yaptı, makaleler yazdı, kitaplar yayımladı, üniversitelerde dersler verdi, yurt genelinde konferans ve seminerlere katıldı, radyo ve televizyon programlarına konuk oldu. Futbolun genel ekonomik, finansal ve yönetsel sorunları ve çözüm önerilerini içeren video içeriklerini paylaşmayı sürdürüyor.

Konusunda referans olan ilk kitabı “Endüstriyel Futbol” 2005 yılında yayımlandı. 2006’da Doç. Dr. Kutlu Merih ile birlikte “Futbol Ekonomisi”, 2008’de “Futbol Yönetimi” adlı kitapları çıktı. 2010'da “Futbolun Ekonomi Politiği”, 2013’te “Krizdeki Futbol”, 2020'de de altıncı kitabı "Endüstriyel Futbolun En Üst Aşaması: Finansal Futbol" yayımlandı. 

Doç. Dr. Kutlu Merih ile birlikte 2005 yılında Futbol Ekonomisi Stratejik Araştırma Merkezi’ni kurdu.

2005 yılında Meclis Araştırma Komisyonu tarafından düzenlenen Sporda Düzensizliğin ve Şiddetin Araştırılması Raporu'nun 25 sayfalık kısmı “Endüstriyel Futbol” adlı kitabından alınan Akşar, 2011yılında davet üzerine TBMM Araştırma Komisyonu üyelerine "Türk Futbol Kulüplerinin Finansal Yeniden Yapılanması ve Yönetişimsel Sorunlarına Çözüm Önerileri" konusunda bir brifing ve rapor verdi.

Nisan 2011’de Teşvik ve Şikeyi Önleme Yasası'nın çıkmasına katkı sağladı, kulüplerin finansal yeniden yapılandırılmasına ilişkin raporunda sunduğu çok sayıda öneriye yasada yer verildi.

Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği'nin (TKYD) oluşturduğu Kurumsal Yönetim ve Futbol Endüstrisi Çalışma Grubu'nda da yer alan Akşar, 2010’da yayımlanan "Kurumsal Yönetim İlkeleri Işığında Türk Futbol Kulüpleri Yönetim Rehberi"nin iki bölümünü kaleme aldı.

“Futbol Ekonomisi” ve “Futbol Yönetimi” kitapları bazı üniversitelerde seçmeli derslerde ana kaynak olarak okutulan Akşar, Türk futbolunun sorunlarına çözüm olabilecek araştırmaları yayımlama, araştırmacılara referans sağlama, futbolun entelektüel boyutuna katkıda bulunma amacıyla www. futbolekonomi.com sitesini hayata geçirdi.

Bir süre Radikal ve Cumhuriyet Spor eklerinde ve Tamsaha'da yazdı, halen Dünya gazetesinin haftalık "Ekospor" köşesinde ve Mayıs 2015’ten itibaren T24’te yazıyor.

Evli ve iki çocuk babası.