Suriye’de 2011’de başlayan iç savaş sonrasında Şam yönetiminin etkisini yitirdiği alanlarda ortaya çıkan "otoritesizlik" yepyeni bir dönemin başlangıcı oldu.
Bu otoritesizliğin sonucunda oluşan "çatışma bölgeleri"nde organize edilen IŞİD ve YPG gibi terör örgütlerinin silahlı faaliyetlere başlaması, pek çok ülkenin Suriye sahasıyla ilgili iştahının kabarmasına olanak sağladı.
Ülkeler, konumları ve güçleri ölçüsünde Suriye’de yaratılan "doğal laboratuvarda" potansiyellerini göstermek amacıyla çeşitli çalışmalar başlatmakta gecikmedi.
Bu süreç, dünyanın farklı ülkelerinden binlerce yabancının da Suriye’ye akın etmesine yol açtı.
Özellikle 2013’ten itibaren Suriye’ye gelen yabancıların iki amacının olduğunu değerlendirmek yanlış olmaz.
İlki, IŞİD ve YPG başta olmak üzere oluşan silahlı gruplar içinde terör faaliyetlerine katılmak. Aralarında az da olsa yabancı istihbarat servisleriyle bağlantıları olanların da bulunduğu ve "Yabancı Terörist Savaşçılar" (YTS) olarak adlandırılan bu kitlelerin radikalleşme ve eylemsellik kapsamında çatışma bölgelerine geldiklerini söylemek mümkün.
Diğeri de süreçte ön almak isteyen ABD ve Avrupa ülkelerinin destekleyip kontrol altında tutmaya çalıştığı sivil toplum örgütleri (STÖ) oldu. Bu sivil toplum kuruluşlarından önemli sayılacak bölümünün asli görevi savaş içinde kalan Suriyeliler’e yardım etmek.
Ancak Suriye’de faaliyet yürüten sivil toplum örgütlerinden bazılarının faaliyet alanları ilginç.
* * *
Suriye’de söz sahibi olmayı hedefleyen ABD ve bazı Avrupa ülkelerinin desteklediği Access to Justice and Community Service "Ajacs" adlı kuruluş sessiz biçimde halen çalışmalarını yürütüyor.
Suriye’ye 2013’te girip o zamandan bu yana sivil yardım ve organizasyon faaliyetlerini yürüten Ajacs, Şam yönetimi ve IŞİD’in kontrolü dışındaki bölgelerde çoğunlukla adalet, emniyet, eğitim, sağlık ve güvenlik alanlarında çalışmalar yapmaya başladı.
Bir genel koordinatörün yönetiminde, belirlenen alanların sorumlularının liderliğinde yerel halk ve topluluklar üzerinde organizasyonlar yapmak amacıyla Suriye’de konuşlanan bu yapı, İngiltere başta olmak üzere Almanya, Fransa, Hollanda ve Danimarka tarafından parasal açıdan destekleniyor.
Bölgede "dünyanın iki süper gücünden birisi" olarak bulunan ABD ise, 2016’dan itibaren bu organizasyona katkı sağlıyor.
Türk kamuoyunda adı pek gündeme gelmeyen Ajacs’ın, Kuzey Suriye’ye adım attıktan sonra ilk olarak Edip Şellef adlı yerel bir kişiyle temas kurup zamanla faaliyetlerini Azez ve çevresinde yoğunlaştırdığı biliniyor.
Türkiye’nin 2017’deki Fırat Kalkanı Harekâtı’yla Suriye’ye geçiş yaptıktan sonra bölgedeki faaliyetleri kapsamında varlığını tespit ettiği Ajacs, bir dönem yerel bağlantılarını kullanarak Türkiye’nin çalışmalarını engellemeye çalıştı.
Ajacs, bölgedeki faaliyetlerini yürütmeyi sağlamak amacıyla ilk olarak Abdullah Zeyno adlı yerel polis şefinin koordinesinde "Özgür Polis" adıyla yeni oluşma giderken toplantılar yaparak yerel birimleri örgütlemeye gayret sarf etti.
Hatta öyle ki; Zeyno, Ajacs’ın yerleşkesinde bir makam odası tahsis edilerek kontrol altında tutuldu. Yanı sıra Ajacs, yine mahalli meclisteki atama ve görevlendirmeleri şekillendirmek amacıyla yerel bağlantılarını devreye soktu.
Ayrıca, Türkiye’nin bölgedeki güvenlik çalışmalarını güçleştirmek amacıyla 350 dolayında polisten oluşan yerel güvenlik güçlerine lojistik destek sağlayan Ajacs, 10 kadar araç ve 40 motosikletle birlikte üniformalarla kırtasiye malzemeleri hibe etti.
Kendi kontrolünde bulunan yerel güvenlik güçlerine maaş bağlayan organizasyon, Türkiye’nin bölgeye gelmesi ve özel polis teşkilatının kurulmasıyla birlikte yerelde dağıttığı maaşları artırdı.
Özgür Polis adını verdiği teşkilatta kendi kontrolündeki polis memurlarına 150 dolar, rütbeli polis amirlerine 175 dolar ve müdürlere ise 300 dolar maaş veren Ajacs, verilen hizmetler sırasında harcanması amacıyla da 500 dolar para dağıttı.
Ajacs’ın Özgür Polis teşkilatıyla yürüttüğü çalışmalar zaman içinde Türkiye’nin bölgede etkisini artırmasıyla birlikte gerilemeye başladı.
Şu anda Türkiye’nin yetiştirdiği yerel polis güçleri, Türk Emniyeti’nin görevlendirdiği koordinatör personel eşliğinde Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekâtları ile kontrol altında tutulan bölgelerde güvenliği sağlıyor.
Buna karşın, Ajacs’ın faaliyetlerinin Türkiye’nin kontrolü dışında kalan bölgelerde devam ettiği haberleri kesintisiz biçimde Türkiye’ye ulaşıyor.
Sonuç olarak, Suriye’de Şam yönetiminin otorite kuramadığı bölgelerde, saha boşluk kaldırmıyor maalesef.
ABD ve Avrupa’nın önde gelen ülkeleri ne yapıp edip bir şekilde bölgeyi kontrol altında tutmaya çalışıyor.