Tolga Şardan

25 Şubat 2025

Suç örgütü lideri emekli polise parasal yardım yaptı, emniyetten ses yok!

Şimdi acaba dengeler nasıl değişti de Soylu’nun MHP’deki en etkin irtibat kurduğu ve yakın olduğu isimler arasındaki Yönter, Peker’i öven paylaşım yaptı?

Ülkenin çivisi çıkalı epeyce oldu. Her gün yeni örneklerle karşılaşılıyor.

Üstelik yeni gündeme gelen örnek / örnekler, eskiyi / eskileri aratır cinsten oluyor.

Son örneklerden birisinde; organize suç örgütü liderliğinden hükümlü ve halen Interpol’ün kırmızı bülteniyle aranan Sedat Peker, emekli polisin sağlık sorununun çözümü için gereken parayı sağlamış!
Emekli Özel Harekatçı polisin sağlığına kavuşmasından bağımsız düşünmek gerekirse, neresinden tutarsanız elinizde kalacak bir durum kuşkusuz.

Yıllarca ülkeyi kasıp kavuran suç örgütü lideri, devletin polis gücünün personelinin sağlığına kavuşması için 1,8 milyon lira parayı avukatı aracılığıyla göndermiş.

Bu ülkenin milyonlarca liralık Örtülü Ödeneği’ni yöneten İçişleri Bakanlığı, sağlığını yitiren polisin yıllarca emek verdiği, üniformasını giydiği Emniyet teşkilatı ne iş yapar acaba?

Sağlığını kaybeden emekli bir teşkilat mensubunu sağlığına kavuşması için gereken paranın suç örgütü liderinden sağlanmasına nasıl göz yumulur, bakanlık ve Emniyet yönetimince?

Efendim, sağlığını kaybeden polis memurunun emekli olması sonucu değiştirmez!

Nihayetinde, üniformasıyla devlete ve kamu güvenliğine hizmet etmiş polisin sağlığına kavuşması gereken bedeli ödemek, İçişleri Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nün görevi değil midir? Yurt içine yaptıkları havayolu seyahatlerinde birkaç kez tarifeli uçak kullanılsa, emekli polisin ihtiyacı olan bedeli karşılamaları mümkün.

Diyelim ki; Örtülü Ödenek’ten karşılanması mümkün değilse, teşkilatın Polis Vakfı ve Polis Sandığı gibi sivil toplum örgütleri ne güne duruyor?

Yine diyelim ki; iki kurumdan da para çıkmadı. Her hafta kendisini ziyaret eden iş insanlarının temaslarını bir çok kez paylaşarak iş dünyasıyla bağlantılarını gözlere sokan Emniyet Genel Müdürü Mahmut Demirtaş, böylesi ulvi bir konuda hangi iş insanı arkadaşından destek istese, “hayır” cevabını almazdı.

Ama bir emekli polisin sağlığına kavuşması için devreye girmekten çekinen İçişleri Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü yönetimi, organize suç örgütü lideri olduğu gerekçesiyle hüküm giyen ve kırmızı bültenle aranan kişinin parasal destek vermesinde hiç sakınca görmemesi, ülkede çivi çıkmasının en dikkat çekici örneği olarak kayıtlara girdi.

Gerçi, bu coğrafyanın kimi gazetecileri bile suç örgütü liderinden “sitayişle” söz etmekte bir sakınca görmüyorsa, İçişleri Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nün aynı suç örgütü lideri hükümlüsünün parasal desteğine sessiz kalması, pek de şaşırtıcı olmasa gerek.

MHP’li Yönter’in dikkat çeken paylaşımı

Suç örgütü liderliğinden hükümlü Peker’in emekli polisin sağlığına yaptığı parasal desteğe MHP’nin önde gelen isimlerinden İzzet Ulvi Yönter’in “Allah razı olsun” paylaşımı da aynı kapsamda değerlendirilmeli.

Yönter’in, Peker’le ilgili söz konusu paylaşımını bir başkası yapsaydı, hakkında “suç örgütü liderini övme” iddiasıyla adli soruşturma başlatılırdı. Fakat, paylaşımın sahibi Yönter olunca, herhangi bir işlem yapılmıyor doğal olarak.

Bu arada, Yönter’in Peker’i öven söz konusu mesajı siyasi açıdan da önemli.

Zira Yönter’in, Peker’in Eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile kapıştığı dönemde, Peker’in aleyhine yaptığı paylaşımlar arşivde duruyor!

Şimdi acaba dengeler nasıl değişti de Soylu’nun MHP’deki en etkin irtibat kurduğu ve yakın olduğu isimler arasındaki Yönter, Peker’i öven paylaşım yaptı?

Bu paylaşımı, Soylu’nun görmemesi mümkün değil. Kendisi görmese bile, yakın ekibi mutlaka aktarmıştır.

Ankara kulislerine yansıyanlar bunlarla sınırlı değil elbette.

Dikkat çeken bir bilgi, Peker’in yakın zamanda hatta büyük olasılıkla martta Türkiye’ye geleceği yönünde. Emniyet’te bu bilgi mevcut. Siyasi kulislerde de konuşuluyor.

Hatta öyle ki; Abdullah Öcalan’ın olası ev hapsine çıkma olasılığına karşı aynı dönemde Peker’in de Türkiye’ye ayak basacağı, kapalı kapılar ardında dillendiriliyor.

AKP’nin pazar günkü kongresinde MKYK’ya yapılan görevlendirmelerde adı listede bulunmayan Eski İçişleri Bakanı Soylu’nun mevcut siyasi konumunu ve “siyaseti bırakıyorum” açıklamasını, Peker’le ilgili takvimle birlikte okumakta fayda var, zannımca.

Eski FETÖ’cü Özdemir’e verilen hapis cezası

Ankara gündeminde geçen haftanın dikkat çeken ancak üzerinde fazlaca yorum yapılmayan konu başlıklarından birisi eski FETÖ’cü Kemalettin Özdemir’e verilen hapis cezası oldu.

Bu sürecin şöyle bir özelliği var.

FETÖ konularını yakından takip edenlerin bildiği üzere; Kemalettin Özdemir, uzunca bir süre Fetullah Gülen’in en önemli isimlerindendi.

Uzun yıllarca Gülen cemaatinin Emniyet İmamı idi. Emniyet teşkilatında cemaatin attığı her adımda sorumluluğu olan güçlü isimlerdendi.

Sonrasında cemaatle yollarının ayrılmasının akabinde 17-25 Aralık 2013 sürecinde yaşananlardan sonra devlete yanaştı.

Cemaatin bilinmeyenleriyle ilgili başta MİT Başkanlığı olmak üzere devlete pek çok bilgi verdi. Bir bakıma itirafçı oldu. Bu sebeple devletin koruması altına girdi. İtibarlı biçimde yaşamaya devam etti.

AKP iktidarı da Özdemir’e fazlaca sıkıntı yapmadı. Hem de emniyet imamı olmasına rağmen.
İlginç olan durum ise, iktidarın koruması altındaki Özdemir’e yönelik Ankara Adliyesi’nde “silahlı terör örgütü kurma veya yönetme” iddiasıyla iddianame hazırlanmasıydı. Özdemir’e yönelik iddianamenin hazırlandığı bürodan sorumlu başsavcı vekili Veysel Kaçmaz’dı. Kaçmaz, yargı camiasında MHP’ye ve Eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya yakınlığıyla biliniyor.

Kaçmaz’ın sorumlu olduğu büro, Özdemir hakkında 22.5 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açtı. Yargılama sırasında savcılık mütalaasında 22.5 yıllık hapis cezasında ısrarcı oldu. Geçen hafta sonuçlanan yargılamada mahkeme Özdemir’i 3 yıl bir ay hapisle cezalandırdı!

Yargılama sonucunda verilen kararda Özdemir’in etkin pişmanlıktan yararlandığı ifade edildi.
Kaldı ki, Özdemir’in hem AKP üst yönetiminde hem de kabinede “birebir” görüştüğü isimlerin varlığı biliniyor. Böylesi kritik bir ismin yargılanması ve hapis cezasına çarptırılmasının “AKP – MHP” koalisyonunda elbette bir anlamı olsa gerek.

Bahçeli’nin sağlık durumu

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin sağlık durumu, Ankara’nın son iki haftadır önemli gündem maddelerinden.

Kalp kapakçığı değiştiği ifade edilen Bahçeli’nin sağlık durumuyla ilgili bir merak söz konusu.
Başkentte siyasetle uğraşsın uğraşmasın hemen herkesin merakı bu yönde.

Gerek kendisinin doğrudan paylaşımları, gerekse bizzat kendisiyle görüşenlerin verdiği bilgiler ışığında MHP Genel Başkanı’nın sağlık durumu hakkında kamuoyu bilgi sahibi olabiliyor.

Ancak süreç öyle bir şekle büründü ki; MHP Genel Başkanı’nın sağlık durumunu merak etmek neredeyse vatan hainliğiyle eş değer.

Türkiye’de kim olursa olsun siyasi parti liderlerinin sağlık durumu bu coğrafyada nefes alan 7’den 70’e herkesin ilgisindedir.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın veya CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in sağlık durumunun merak edilmesi değil de, MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin durumunun merak edilmesi neden böyle tepki çeker acaba?

Ayrıca, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da, yaşadığı sağlık sorunu sonrasında iyileşmeye başladığı ifade edilen Bahçeli’yi henüz ziyaret etmediğini hatırlatayım. Demek ki Bahçeli, geçmiş olsun ziyaretine hazır değil.

Bahçeli ile görüşen hemen herkes, yaptığı sosyal medya paylaşımlarında bilgileri sanki vatan hainliği ile örtüştürüp kitlelere mesaj vermeyi benimsedi bir süredir.

MHP camiasının yaklaşımı bir dereceye kadar anlaşılabilir. Bahçeli, ülkücü camia için çok şey ifade ediyor.

Ancak, Cumhur İttifakı öncesinde AKP’li olup MHP Genel Başkanı’na hakaret eder derecede söz söyleyenler de bu akımdan etkilenmiş durumda.

Bahçeli’yi yakından tanıyanlar, kendisinin böylesi yaklaşımlardan mutlu olmadığını tam tersine üzüldüğünü ifade ediyor.

Unutmadan, Bahçeli taraftarlarını üzen sağlık durumuyla ilgili kimi yanlış bilgilerin, ittifak ortağındaki bazı isimlerce kulaklara fısıldandığını aktarayım.

Son olarak, MHP Genel Merkezi’nce, Genel Başkan Bahçeli’nin “askıda buğday” kampanyası başlattığı duyurusunun zamanlaması, hedef kitlesi ve amacının, Ankara’nın “gizli gündemi”nde nasıl değerlendirilmesi gerektiğini sizlere bıraktım.