İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun kendisi, ailesi, oğlu ve şirketiyle ilgili "tek bir şey"in ortaya çıkarılması halinde görevinden istifa edeceğini belirttiği "bir haftalık süre"nin sonuna gelindi.
Soylu, 23 Ağustos Salı akşamı saat 21.56'da yaptığı sosyal medya paylaşımında Gazeteci Şirin Payzın'ı hedef alırken; "bildiğinizi söylemezseniz namertsiniz" cümlesini kullandı.
Daha önce 2019'da TBMM'de benzer bir değerlendirme yapmasına ve ortaya çıkan tabloya karşın İçişleri Bakanlığı'ndaki görevine devam eden Soylu'nun verdiği sürenin dolduğu bu gece 24.00'e kadar nasıl bir tavır sergileyeceği merak konusu şimdi.
Kişisel fikrim, Soylu, daha önce olduğu gibi ortaya konulanları "yok hükmünde" kabul ederek görevine devam edecek.
Bu kapsamda kaleme aldığım, cuma günkü Büyüteç'in linkini yaşananları merak edenler için bıraktım.
Büyüteç'te kaldığım yerden devam ediyorum.
İstanbul'da ticaret yapan bir kısım iş insanları hakkında yürütülen, Bakan Soylu tarafından "Cumhuriyet tarihinin en büyük kara parayla mücadele" operasyonu olarak tanımlanan Bataklık dosyası çerçevesinde önemli bilgilere ulaştım.
Yeni bilgilerin odağında, bu kez halen Birleşik Arap Emirlikleri'nde yaşayan ve son günlerde yayınladığı sosyal medya mesajlarıyla iktidarı zor durumda bırakan organize suç örgütü hükümlüsü Sedat Peker var.
Bataklık dosyasında Peker detayı
Peker konusuna girmeden önce küçük bir hatırlatma yapayım.
Bataklık soruşturması içinde yer alan sanıklardan Atilla Yıldırım'ın iddianameye giren faaliyetlerine bakıldığında, kara para aklama örgütünün iki liderinden birisi olan Çetin Gören'i Sedat Peker'le tanıştıran isim olduğu anlaşılıyor.
İddianamede yer aldığı şekliyle; söz konusu tanışıklıktan faydalanmaya çalışan Çetin Gören'in, Sedat Peker'le birlikte hareket ettiği izlenimi yaratarak diğer suç örgütleri karşısında güç gösterisi yapmaya çalıştığı, örgüt içerisinde böyle bir misyon üstlendiği belirlendi.
Bir iddiaya göre de Peker, dosyada isimler "lider" olarak geçen Çetin Gören ve Nejat Daş'ın kayıt dışı parasına "çökmek" istedi.
Mardin Savurlu olan Daş ise mafya dünyasında "Silvanlı Mehmet" olarak tanınan Mehmet Salih Tulpar'ı yanına aldı. Tulpar'ın sürece girişiyle birlikte Peker geri adım attı.
Bu olayların hepsi Bataklık soruşturması sürecinde yaşandı.
Soylu'dan Peker talimatı
Aldığım bilgilere ve iddialara göre olaylar şöyle gelişti:
Peker'in hakkındaki bir soruşturma çerçevesinde henüz yurt dışına çıkmadığı günler.
O dönemde Emniyet Genel Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Dairesi, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın koordinesinde Ankara Emniyeti ile beraber Bataklık dosyasının ön hazırlık sürecini yürütüyor.
Üst bölümde aktardığım üzere Atilla Yıldırım'ın da aralarında bulunduğu bazı şüphelilerin telefon görüşmelerinde Sedat Peker'le bağlantılarını anlattıkları tespit edilince dosya kapsamında ilginç olaylar birbiri ardına yaşandı.
Soruşturmayı yürüten ve dosyanın asıl sorumlusu olan EGM Narkotik Suçlarla Mücadele Dairesi Başkanı İbrahim Hakkı Seydioğulları ile savcılığın adli kolluk görevi verdiği Ankara Emniyeti'nin bir numarası Servet Yılmaz, İçişleri Bakanı Soylu ile bir araya geldiler.
İki üst düzey polis müdürü eldeki verileri ortaya koyup Peker'in dosya şüphelisi yapılmasını önerdi. Ancak Soylu, birkaç saniye düşündükten sonra fikrini almaya gelen iki polis müdürünün önerisine uygunluk vermedi!
Soruşturma, kapsamında Peker olmaksızın yürütülmeye devam etti.
Fakat bir süre sonra hiç hesapta olmayan gelişmeler art arda yaşanmaya başlandı. Organize suç hükümlüsü Peker, önce yurt dışına kaçtı. Ki sonrasında kendisine 'yurt dışına çık' diyenin bizzat Soylu olduğunu öne sürdü.
Sonrasında Peker'in, özellikle Soylu'yu hedef alan paylaşımları arka arkaya kamuoyu gündemine gelmeye başladı.
Dosya yeniden açıldı
İşte bu paylaşımlardan sonra Soylu'nun ekibi bu kez Peker'i Bataklık dosyasına sokabilmenin yollarını aramaya başladı. Ancak gözaltılar başlamış, aradan bir yıl geçmiş ve iş işten de geçmiş gibiydi.
Bu arada Peker'in dosyaya soruşturmanın Gaziantep boyutundan sokulmasını sağlamak amacıyla Gaziantep Emniyet Müdürlüğü'ne özel bir atama bile yapıldı.
Daha önce Ankara'da Servet Yılmaz'ın terörle mücadele şubesinden sorumlu yardımcısı Mustafa Emre Başbuğ, geçen yıl temmuzda Şırnak'tan Gaziantep'e getirildi.
Dosyada yapılan detaylı incelemelere karşın, Peker'in şüpheli yapılamayacağı anlaşılınca süreç kendi haline bırakıldı.
Bir notu dikkatinize sunayım; Bataklık operasyonu soruşturması, Nisan 2019'da Güney Afrika'dan Ankara'daki Emniyet Genel Müdürlüğü'ne gelen bir bilgi notu üzerine başlatıldı. Sedat Peker ise Kasım 2019'da yurt dışına kaçtı!
Makam odası iddiası
Yukarıda linkini bıraktığım Büyüteç'teki bir önceki yazıda Bakan Soylu'nun "sigorta işleriyle geçimini sağladığını" ifade ettiği oğlu Engin Levent Soylu'nun, Bataklık dosyası sanıklarından iş insanı Nevzat Kaya ile olan bağından söz ettim.
Bu konuda da yeni bilgilere ulaştım. İddialara göre; Engin Levent Soylu, Kaya'ya ait Yeniköy Motors adlı firmanın üst katındaki VIP bölümünü "makam odası" gibi kullanıyor. Hatta Soylu, sıklıkla burada sabah kahvaltılarını yapıyor.
Ayrıca firma sahibi Nevzat Kaya'nın, halen ABD'de yargılanan iş insanı Sezgin Baran Korkmaz'la ticari ilişkide bulunduğu biliniyor. Öyle ki Korkmaz'ın iktidara yakın kimi isimlerin kullanması için tahsis ettiği lüks araçları Kaya'nın firmasından sağladığı görüştüğüm kaynaklarca ifade ediliyor.
Bu ilişkiler göz önüne alındığında, Engin Levent Soylu – Nevzat Kaya – Sezgin Baran Korkmaz bağlantılarının önümüzdeki dönemde ortaya çıkması sürpriz olmaz.
Son olarak bir soruyla Büyüteç'i noktalayım:
"Engin Levent Soylu'nun sahibi olduğu sigorta şirketi, İstanbul'da hangi kamu kurumlarının sigorta işlerini yürütmektedir?"
Bu konularda Büyüteç'in; gerek Bakan Soylu, gerekse Engin Levent Soylu'nun değerlendirmelerine açık olduğunu bir kez daha hatırlatayım.
Büyük Taarruz'un 100. Yılı'nda Türk Silahlı Kuvvetleri
Bugün 30 Ağustos 2022. Bu topraklarda Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasını sağlayan Kurtuluş Savaşı'nın en önemli aşamalarından Büyük Taarruz'un başlatılıp, zaferle sonuçlanmasının 100. Yılı. Gazi Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarının gayretleriyle kazanılan zafer sonrasında başlayan bağımsızlık yürüyüşü Cumhuriyet'in kurulmasıyla taçlandı.
30 Ağustos aynı zamanda Türk Silahlı Kuvvetleri'nin kutladığı özel bir gün ve bayram. Atatürk ve silah arkadaşlarının ayağa kaldırdığı Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, Büyük Taarruz'un 100. Yılında geldiği durum maalesef üzücü.
Dini cemaat ve tarikatlarının referanslarının geçerli olduğu, sonradan terör örgütü olarak tanımlanan Gülen cemaatinin yıllar içinde sızarak darbe girişimi organize ettiği ve gerçekleştirmeye çalıştığı, Anadolu insanının "Peygamber Ocağı" diye onurlandırdığı TSK'yı günümüzde yönetenlere "Büyük Taarruz'un ruhunu" hatırlatırım.
Kutlamalar, sadece yapılan törenler ve kamuoyuna verilen mesajlar değildir. Aslolan, geçmişten miras kalan ruhun günümüzde yaşatılmasıdır.
Umarım; TSK'yı bugün yönetenler, bu topraklar için canını verenlerin, gazi olanların hatırına bu bilincin farkındadır.
Tolga Şardan kimdir? Tolga Şardan, 1988’de yerel yayımlanan Ankara Ulus Gazetesi’nde mesleğe başladı. 1989’dan 2018’e kadar Milliyet Gazetesi’nde polis muhabirliği, Ankara Temsilci Yardımcılığı ve köşe yazarlığı yaptı. Haber ve yazılarıyla, 1992’den itibaren Çetin Emeç, Muammer Yaşar Bostancı, Abdi İpekçi’nin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Yanı sıra, haberleri Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Spor Yazarları Derneği’nce ödüle layık bulundu. Ayrıca, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nce verilen 2021 Yılı Basın Özgürlüğü Ödülü’nün sahibi oldu. Şardan, 2019’da Doğan Kitap’tan yayımlanan “Komonist Masası’nda Nazım Hikmet” adlı araştırma dalındaki kitabını kaleme aldı. 2019’dan bu yana T24’te çoğunlukla güvenlik konularını ele aldığı Büyüteç adlı köşeyi yazıyor. |