Yurt dışından yayın yapan organize suç örgütü liderinin dokuzuncu video kaydındaki iddiaları, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'yu bir kez daha gündeme taşıdı.
İş insanı Sezgin Baran Korkmaz'ın merkezinde bulunduğu ve doğrudan Soylu'yu hedef alan iddialara yenir yutulur cinsten değil.
Kaldı ki organize suç örgütü lideri, Soylu ile birlikte bu kez Emniyet Genel Müdür yardımcısı Resul Holoğlu'nu aleni hedef alarak ağır biçimde itham etti. Holoğlu'nun yanına Ankara Emniyet Müdürü Servet Yılmaz'ı ekledi.
Daha cumartesi gününden ertesi gün yapacağı açıklamaların ipuçlarını veren organize suç örgütü liderinin açıklamalarına burada yer vermek istemiyorum. Zira pazar sabahı erken saatlerden itibaren gerek muhalif televizyon kanalları ile internet medyasında, gerekse bazı sosyal medya hesaplarında suç örgütünün liderinin açıklamaları en ince detaylara kadar değerlendirildi, yorumlandı, anlatıldı.
Soylu, Ankara'da kaldı
Büyüteç'te bugün, pazar sabahı yaşanıp da ortaya çıkmayanları anlatmaya çalışacağım.
Önce İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'dan bahsedeyim. Soylu, cumartesi günü Afyonkarahisar'daydı. Güney beldesinde yenilenecek seçim için kalabalık bir konvoyla kente giden Soylu, miting yaptıktan sonra Ankara'ya döndü. Soylu'nun seçim çalışmasına Emniyet Genel Müdürlüğü'nden iki üst düzey isim de katıldı. Terörle Mücadele Dairesi Başkanı Hasan Yiğit ile İstihbarat Başkanı Sabit Akın Zaimoğlu, Soylu'yla birlikte seçim gezisindelerdi.
Siyasi çalışmanın ardından Soylu, pek alışılmadık biçimde Ankara'ya döndü. Çoğunlukla hafta sonlarını İstanbul'da ya da farklı kentlerde güvenlik toplantıları yaparak geçiren İçişleri Bakanı, bu kez başkentte kalmayı tercih etti.
Cumartesi'den suç örgütü liderinin pazar günü vereceği mesajları dikkate alan Soylu, video kaydının yayımlanmasından kısa süre sonra erken saatlerde makamına geldi. Bakanlıkta uzunca süre kalan Soylu, gelişmeleri beraberindekilerle tartışıp yol haritası belirlemeye çalıştı.
Bakanın sağ kolu hedefte
Soylu'nun bakanlığa ulaştığı sıralarda Emniyet'in en önemli birimlerinden Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Dairesi'nde de (KOM) hareketli saatler yaşandı. Bu hareketliliğin sebebi, organize suç örgütü liderinin daireden sorumlu Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Resul Holoğlu'nu hedef almasıydı.
Holoğlu da Bakan Soylu gibi pazar sabahı erkenden makamına geldi. Holoğlu'nun makamına gelmesiyle birlikte daire başkanı Mahmut Çorumlu ile birimin üst yöneticileri de evlerinden daireye çağırıldı.
Hem bakanlıkta, hem de KOM Dairesi'nde akşam saatlerine kadar süren değerlendirmeler yapıldı. Aldığım bilgiye göre, değerlendirmelerden elle tutulur bir sonuç çıkmadı.
Bu arada, Holoğlu ile Çorumlu arasında çalışma prensiplerinden kaynaklanan "soğukluk" halinin uzun süredir devam ettiği neredeyse tüm teşkilatın bildiği konu.
Emniyet'te neler yaşanıyor?
Emniyet Genel Müdürü'nün yedi yardımcısından birisi olan Holoğlu'nun teşkilat içindeki konumu oldukça önemli.
Birincisi; Holoğlu, KOM Dairesi, Terörle Mücadele Dairesi ve Siber Suçlarla Mücadele Dairesi gibi emniyetin en önemli üç operasyonel biriminden sorumlu. Emniyet İstihbarat hizmetlerinde mesleğe başlayan Holoğlu, zaman içinde bu birimden ayrılarak genel hizmet birimlerinde görev aldı.
Hanefi Avcı'nın il emniyet müdürü olduğu dönemde Edirne'de şube müdürü olan Holoğlu, FETÖ döneminde Edirne Emniyet Müdürü olarak görev yapan ve geçtiğimiz kasımda Ankara'da FETÖ'nün gaybubet evinde yakalanan Cemil Ceylan'ın yardımcılığını yürüttü.
Daha sonra Hakkâri İl Emniyet Müdürü olan Holoğlu'nun yıldızı Süleyman Soylu'nun İçişleri Bakanı olmasıyla parladı. Önce 2016'da KOM Dairesi Başkanı olan Holoğlu, 2019'da ise genel müdür yardımcılığına getirildi.
Trabzon ekibi iş başında
İkincisi; Holoğlu, Bakan Soylu gibi Trabzonlu. Üstelik de Oflu. Ankara Emniyet Müdürü Servet Yılmaz da Of'lu. Daha önce Emniyet Genel Müdür Yardımcısı olan Yılmaz, Soylu tarafından Ankara Emniyet Müdürü yapıldı.
Holoğlu ve Yılmaz, Soylu'nun Emniyet'te en güvendiği iki isim. Teşkilat, Soylu – Holoğlu – Yılmaz üçgeninde alınan kararlarla şekilleniyor çoğu zaman.
Mevkidaşları bir yana Emniyet Genel Müdürü Mehmet Aktaş bile dördüncü isim olamıyor pek çok kez. Holoğlu ve Yılmaz, Soylu'nun İstanbul Emniyet Müdürü yapmak için belirlediği üç adaydan ikisiydi. Buna karşın, Cumhurbaşkanı Erdoğan Soylu'nun kendisine sunduğu bu isimler yerine sürpriz isim olarak Zafer Aktaş'ı İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne getirdi.
İşte bu "sağ kol – sol kol meselesi"nden dolayı suç örgütü liderinin iş insanı Korkmaz konusundaki iddialarına ciddiyetle yaklaşmak lazım. Fakat olayı çözecek olan sonuçta adli yargı elbette!
Ayrıca bakalım Emniyet Genel Müdürü Aktaş, hakkında ortaya atılan iddia sonrasında yardımcısına yönelik idari ya da adli inceleme veya soruşturma başlatabilecek mi?
Kişisel fikrim, "düşük profilli genel müdür" olarak gerekli işlemi başlatamayacağı yönünde. Tersi durum gerçekleşirse Emniyet teşkilatı adına önemli bir adım atılmış olur.
Komisyon toplanamıyor!
Bakan Soylu'nun içinde bulunduğu durum, Emniyet teşkilatında önemli bir süreci de yakından etkiliyor.
Teşkilat içinde amir ve müdürlerinin bir üst rütbeye terfi ettirilmesi ve sonrasında ise atamaya tabi tutulmasını sağlayacak, aynı zamanda emekli edilecekleri de belirlemek amacıyla toplanması gereken Yüksek Değerlendirme Kurulu, "yaşanan belirsizlik" nedeniyle bir türlü bir araya gelemiyor.
Suç örgütü liderinin son yayınında adını kamuoyuna duyurduğu Holoğlu ve Yılmaz aynı zamanda Yüksek Değerlendirme Kurulu'nun iki üyesi.
Kurul, en son iki hafta önce toplandı ve karar alamadan dağıldı. Ne zaman toplanacağı da henüz belli değil!
Bir de birinci sınıf emniyet müdürlüğüne atanmayı bekleyenler var. Bu terfi için tek yetkili Bakan Soylu. Bu konuda da henüz bir hareket gözükmüyor.
Fakat ilginç bir bilgi emniyet kulislerinde konuşuluyor.
Bazı emniyet müdürlerinin isimlerinin, Cumhurbaşkanlığı'nca MİT Başkanlığı'na gönderilip bilgi istendiği ifade ediliyor. Üzerinde araştırma yapılan isimlerin birinci sınıfa terfi etmesi planlanan emniyet müdürleri ile olası yeni kararnamede aktif görev verilmesi beklenen isimler olduğu belirtiliyor.
Üzücü olan devletin durumu
Suç örgütü liderinin video yayınlar üzerinden devlet görevlilerine yönelik hakaretleri ve ithamları hakikaten çok üzücü.
Devleti yöneten siyasiler en kısa zamanda ortaya saçılan iddialar hakkında adli ve idari incelemeleri başlatıp ülkeyi sırtındaki kamburdan kurtarmalıdır.