Mazbatalarını alan belediye başkanları, koltuklarına ısınmaya başladılar.
Sandıktan çıkan başkanların bir bölümü ilk kez görev yapacak.
Belediyeler, iki kurum tarafından denetleniyor; İçişleri Bakanlığı ve Sayıştay. Bakanlık ve Sayıştay, periyodik olarak belediyelerin iş ve işlemlerini mercek altına alıyor.
Belediyelerin gelirleri merkezi bütçeden yapılan transferler ve öz kaynaklar olmak üzere iki kanaldan geliyor.
Bu kaynakta büyük kalem genel bütçeden gelen pay.
Ancak daralan ekonomi, belediyelerin kendi gelirlerini daha önemli hale getirdi.
Devletin denetim elemanlarının belediyeler üzerinde yaptıkları çalışmalar, yerel yönetimlerin emlak vergisi, bina inşaat harçları ve imar ile ilgili harçlar dışındaki gelirlerini çoğunlukla takip ve tahsil edemediğini gösteriyor.
Bu tahsilatın yapılamamasındaki en önemli etken, belediye başkanlarının “yeniden seçilme kaygısı” ve “siyasi nedenler.”
Borcu olmayan belediye sayısı yok denecek kadar az. Belediyelerin mali tabloları vahim. Çoğu batık durumda.
Bu yüzden belediyelere, kaynağı olmayan zorunlu ve acil olmayan bir hizmet veya işi borç alarak yapması tavsiye ediliyor.
İçişleri Bakanlığı ve Sayıştay’ın yaptığı denetlemelerde ortaya çıkan sonuçlara göre, denetim elemanları çok sayıda rapor hazırladı. Bu raporlarda, belediye yönetimlerine pratiklik kazandıracak bazı önlemler şöyle sıralanıyor:
* Belediyeler, yapması gereken hizmet ve işlerde öncelik sıralaması hazırlamalıdır. Kültürel ve sosyal projeler, zorunlu hizmetler tamamlandıktan sonra gerçekleştirilmelidir.
* Büyükşehir belediye şirketlerine işletme hakkı devredilen taşınmazların şirket tarafından üçüncü kişilere ihalesiz devredilmesinin önüne geçilmesi gerekiyor.
* Belediye, bağlı kuruluş ve şirketlerinde ihtiyaç fazlası ve gereksiz personel istihdamı yapmamalı.
* Memur personele yapılan “sosyal denge yardımı” ve işçi ücretlerinde yapılan zamlar, belediyenin mali imkânları ölçüsünde olmalı, kaynağı olmadan borçlanmayla yapılan reel olmayan sosyal denge yardımı ve zamdan kaçınmak zorunlu hale geliyor.
* Belediyelerde, tüm taşıtların envanterini çıkarmak işi kolaylaştıran bir uygulama. Makam veya kişilere araç tahsis etmek yerine araç havuz sistemine geçmek, kaynakların verimli kullanılması açısından da önemli. Tüm araçlar için, mutlaka araç takip sistemi kurulmalı, personelin araçları özel işlerinde kullanmasının önüne geçilmelidir.
* Profesyonel ve amatör spor kulüplerine yapılacak nakdi ve ayni yardımların, belediyelerin harcama kalemlerinde önemli yer tuttuğu görülüyor. Bu yardımlara getirilecek sınırlama belediye bütçelerini rahatlatacaktır.
* Vakıf ve derneklere, 5393 Sayılı Belediye Yasası’nın 75. maddesinin (c) bendinde belirtilen “belediye ile birlikte yapacakları ortak hizmet projeleri” dışında herhangi bir kaynak aktarımı yapmak, kaynakların kurutulmasına neden oluyor.
* Asfaltlama çalışmalarının, diğer kurumların yapmaları gereken alt yapı çalışmaları tamamlandıktan sonra yapılması kuşkusuz harcamayı en aza indiriyor. Ancak, çoğu belediye bu pratikliği maalesef kullanmayarak asfalta büyük bütçe ayırmak zorunda kalıyor.
* İmar değişikliklerinin sadece zorunlu hallerde ve şeffaf olarak yapılması halkın bilgi sahibi olması açısından önemli. Eğer, imar değişikliğinden rant artışı olmuşsa, bu artıştan belediyeye pay verilmeli ve bu payın belde sakinlerine yapılacak hizmetlerde kullanması şeklinde belediyecilik yapılması gerekiyor.
* Ayrıca, belediyelerin özel kalem müdürlükleri devletteki en kolay istisnai kadro olarak bilinir. Özel kalem müdürlüklerine hiçbir eğitim ve sınav şartı bulunmaksızın açıktan veya memurlar arasından atama yapmak mümkün. Bu kadrolara açıktan yapılan atamalar, daha sonra bu kadrodan memuriyete sınavsız atama yolu olarak kullanılır hale gelmesi, kamu görevine girmede eşitlik ve liyakat ilkesine aykırı bir durum oluşmasının önünü açıyor. Bu sebeple, özel kalem müdürlüğü kadrolarının “bazı hatırı sayılır kişiler ya da yakınlarına memuriyete sınavsız atama yol olarak kullanılan kadrolar” olarak kullanılmasının önüne geçmek, seçmene olan saygının gösterilmesini sağlayacaktır.
* Belediye Kanunu'na göre, zorunluluk olmamasına rağmen KPSS’de “belli bir notun üstünde not alanlar” arasından seçme yapılarak sözleşmeli personel alınması, kamuoyunda adalet ve liyakat ilkesine dikkat edildiği kanaati uyandıracaktır. Aynı uygulamanın, belediye şirketlerine işçi alımlarında da yapılması, bu konuda sorun yaşanmasını önleyecektir.
Belediyeler ile bağlı şirketlerin “rant kapısı” ve “havadan para kazanılan yerler” olarak anılmasını önleyecek politikalar üretmek, çağdaş ve şeffaf belediyeciliğin olmazsa olmazı.
Yeni başkanların görev süreleri boyunca bu ilke ve uygulamalara dikkat etmesi, halkın olduğu kadar kendilerinin de yararına olacak.