Bu coğrafyada, "sözün bittiği yer"i geride bırakalı epeyce zaman oldu.
Muhalefet, siyasi tercihler konusunda iktidarı eleştirirken, bilhassa ana muhalefet partisi CHP de bu konuda iktidardan geri kalmadığını Lütfü Savaş'ı yeniden Hatay'da aday yaparak gösterdi.
Genel Başkan Özgür Özel'in gazeteci Candaş Tolga Işık'ın programında yaptığı açıklamanın henüz dumanı üzerinde.
Işık'ın "siz mesela Hatay Belediye Başkanı'nı başarılı buluyor musunuz? Bir sonraki dönem yeniden aday yapacak mısınız?" sorusuna şu yanıtı verdi:
"Bunu geçtiğimiz günlerde memnuniyet anketi çalışılırken 'Hatay'ın anketini oldukça detaylı; siyasi kırılımlara göre, ilçe kırılımlarına göre ve elimizde bulunan, bulunmayan bütün kırılmalara göre detaylı alalım. Hatay'da vereceğimiz karar çok tarihi bir karar olacak. Çünkü depremden sonra 'Hatay, Başkan hakkında ne düşünüyorsa o karara biz uymak zorundayız' dedim. Onu göreceğiz. Zaten eğer Hatay bir şey söylüyorsa, vatandaş bir şey söylüyorsa sen onunla inatlaşıyorsan onun bedelini sana sandıkta ödetir."
Özel, öncesinde 12 Kasım'da beraberinden İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile kente gittiğinde de şu açıklamayı yaptı:
"Ben, Cumhuriyet Halk Partisi'nin şu anki genel başkanı olarak, ilk genel başkanımızın emaneti olan ve 'Benim meselem' dediği Hatay'ı söz verdiğim gibi bundan sonra benim meselem kabul ediyorum."
Açıklamanın tam metnine linkten ulaşmak mümkün.
CHP Genel Merkez yönetimi, Genel Başkanı'n her iki açıklamasındaki mesajlarına rağmen, 6 Şubat depreminden sonra eleştiri oklarının en çok hedefindeki isimlerden mevcut Lütfü Savaş'ı yeniden başkanlık yarışında aday göstermekten kaçınmadı.
Büyüteç'i yazarken siyasi açıdan görüşme yapmadığımı belirteyim. Sadece ülkede oy hakkı olan seçmen konumunda birey olarak düşündüklerimi aktarmayı istedim.
Savaş, çok iyi bir insan olabilir, çok iyi bir hekimdir; tanımadığım için bu konuda değerlendirme yapmam doğru olmaz. Kaldı ki bölge insanı da değilim, herhangi bir siyasi denge üzerinde konuşmamı gerektiren bir durum da yok. Kişisel herhangi bir husumetimin olmadığını da ilave edeyim.
Fakat, bu topraklarda nefes alan birey olarak, oy kullanma hakkına sahip seçmen olarak, doğruya "doğru", yanlışa "yanlış" demek gerektiği yükümlülüğüne sahip olduğumu belirtmem gerekir.
CHP yönetiminin Savaş'ı yeniden aday yapma tercihini kullanması; her şey bir yana sadece 6 Şubat'ta yitirdiklerimizin ruhlarını incitir. Kayıpların sahiplerinin yüreklerini sızlatır.
Parti yönetimi; hangi anketleri, ne tür tespitleri dikkate aldı, bilemiyorum.
Savaş'ın deprem öncesindeki siyasi kariyeri de ortada. AKP'den CHP'ye evrilen bir siyasi tabloya sahip. Bunu da bir yana bırakalım, kentin yerel yönetiminin en tepe ismi olarak, müteahhitlerle olan diyalogları ortada.
Mesela, aradan neredeyse bir yıl geçmesine rağmen, -yanlış bilmiyorsam- henüz iddianamesi düzenlenmeyen Rönesans Rezidans'ın müteahhiti ile yakınlığı halen konuşuluyor. 250 daireli sitenin enkazında bine yakın insan kaldı.
Buraya kadar işin CHP yönetimi tarafıydı. Bir de Savaş açısından düşünmek gerekir.
Velev ki, Savaş sandıktan çıktı. Koltuğa bir kez daha oturdu. CHP bir büyükşehir belediyesi kazandı.
Fakat, yakın geçmişi arkasında olan Savaş, o koltukta içine sinerek nasıl oturacak?
Kazanması halinde yapacaklarıyla ilgili dişe dokunur bir bilgi de henüz kamuoyuna yansımış değil ayrıca.
Bu konuda CHP'nin ayrı bir çalışması varsa, Savaş yerine başka bir adayla da uygulayabilirdi.
Savaş'ın seçimi kazanması halinde CHP yönetimi ne kadar mutlu olabilecek?
Savaş'ın adaylığına onay için el kaldıranlar, umarım çarşamba gecesinden itibaren "içleri rahat" biçimde uyuyabilirler.
Beşikçioğlu'nun adaylığı
Behzat Ç. adıyla kamuoyunda büyük ün sahibi olan tiyatro sanatçısı Erdal Beşikçioğlu da CHP'den belediye başkan adayı.
Beşikçioğlu, aslına bakarsanız Komiser Behzat'tan önce de tiyatro severler arasında takdir gören sanatçılardandı.
Komiser Behzat, CHP'nin Etimesgut Belediye Başkan adayı olarak siyaset sahnesine ilk adımını atacak.
Doğrusunu isterseniz, adaylığı üzerindeki siyasi tartışmalardan bağımsız olarak, Beşikçioğlu için milletvekilliği daha uygun bir görevdi, kanımca. Tiyatro başta sahne sanatlarının gündeme getirilmesinde, sorunların çözümünde çok daha başarılı olabilirdi.
Beşikçioğlu, kendi isteği ile mi, yoksa tavsiyelerle mi siyasete girdi? Bilmiyorum.
Seçilmesi halinde belki de şimdiye kadar hiç iletişimi olmadığı bir kitle ile karşı karşıya kalacak. Zira Etimesgut – Sincan hattında oldukça fazla muhafazakâr kesim yaşıyor. MHP'li Enver Demirel'in de en büyük avantajı bu profil.
Fakat seçilirse, Ankara çok ilginç bir belediye başkanı ile tanışacak. Etimesgut Belediye Meclisi'nin yanı sıra Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi toplantıları bayağı renkli geçecek. Ankara'nın yerel siyasetinde "astığı astık, kestiği kestik", "akbabasıyla, hayaletiyle, Harun'uyla" racon kesen bir başkanımız olacak.
TFF'de başkanlık kulisleri
Suudi Arabistan'daki kupa krizinin spor camiasındaki yankıları devam ediyor. Sular henüz durulmamış görülüyor.
Tartışmalı isim olarak Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Başkanlığı'na getirilen Mehmet Büyükekşi'nin Riyad faciasından sonra biletinin kesildiğini Bağdat'taki sağır sultan duydu.
Futbol camiasında hemen her gün "bugün istifa etti, ediyor" bilgileri dolaşmasına rağmen, TFF Başkanı henüz koltuğunda.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan randevu bekleyen ancak henüz olumlu yanıt alamayan Büyükekşi'nin, Erdoğan ile görüşmeden görevi bırakmayacağı bilgileri yakın zamanda kamuoyuna yansıdı.
Her ne kadar futbol camiası İstanbul'dan idare ediliyor gibi gözükse de, son kararların verildiği yerin Ankara olması sebebiyle başkent kulisleri de son günlerde fazlasıyla hareketli, bu konuda.
Artık hemen herkesin bildiği üzere, Türk futbolunda oyunu kuran bir yapı var. Göksel Gümüşdağ, Mehmet Baykan ve Erdoğan'a yakınlığıyla bilinen Gaziantepli Kalyoncu Ailesi bu yapının önce gelenlerinden.
Zaten kendilerinin de bu durumun aksine söylemleri yok.
İlk kez Büyüteç okurlarının haberdar olduğu "kullandığı telefonda Bylock ortaya çıkması" nedeniyle FETÖ soruşturması geçiren ancak her nasılsa "takipsizlik" alan Büyükekşi'yi sisteme sokan bu grubun, Büyükekşi sonrasını da hesap ederek B planı hazırlığına girdiği Ankara kulislerine yansıdı bir süredir.
Yeri gelmişken, Büyükekşi'nin mevcut yönetiminde yedek yönetim kurulu üyesi konumda görev yapan Süleyman Kocasert'in Haziran 2017'de Denizli'de yürütülen FETÖ / iş adamları soruşturmasında gözaltına alındığı ve sonrasında serbest bırakıldığını hatırlatayım.
Devam edeyim; Ankara'daki son kulis bilgilerine göre, futbol yönetiminde oyun kuran grubun TFF Başkanlığı için yeni adayı Haluk Kalyoncu.
Kalyoncu, bilindiği üzere Kalyoncu Ailesi'nin oğlu ve iş insanı Yıldırım Demirören'in de damadı.
Genç iş insanı Kalyoncu, kısa süre önce Beşiktaş'ın yönetimine girmek için de çalışma yürüttü ancak başarılı olamadı. Futbolun içinde olmak istediği bilinen Haluk Kalyoncu'nun ismine Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın nasıl bakacağı henüz bilinmiyor. Öğrendiğim kadarıyla çok sıcak bir temas kurulmuş değil.
Bu arada, oyun kurucu yapının dışında kalan başka bir grubun da Cemil Kazancı üzerinde yoğunlaştığı bilgisi mevcut.
Yakın zamanda yeni gelişmeler yaşanacak, sonuçlarını göreceğiz.
Tolga Şardan kimdir?Tolga Şardan, 1988'de yerel yayımlanan Ankara Ulus gazetesinde mesleğe başladı. 1989'dan 2018'e kadar Milliyet gazetesinde polis muhabirliği, Ankara Temsilci Yardımcılığı ve köşe yazarlığı yaptı. Haber ve yazılarıyla, 1992'den itibaren Çetin Emeç, Muammer Yaşar Bostancı, Abdi İpekçi'nin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Yanı sıra, haberleri Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Spor Yazarları Derneği'nce ödüle layık bulundu. Ayrıca, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nce verilen 2021 Yılı Basın Özgürlüğü Ödülü'nün sahibi oldu. Şardan, 2019'da Doğan Kitap'tan yayımlanan "Komonist Masası'nda Nazım Hikmet" adlı araştırma dalındaki kitabını kaleme aldı. 2019'dan bu yana T24'te çoğunlukla güvenlik konularını ele aldığı Büyüteç adlı köşeyi yazıyor. |