Tolga Şardan

24 Ocak 2025

Kartalkaya’da ne oldu, Masquerade yangınından ders çıkarılsaydı otel faciası yaşanır mıydı?

Grand Kartal Otel'e verilmesi istenilen itfaiye raporu dilekçesinin geri çekilmesinden sonra KTB’nca otele müfettiş gönderildi. Bölgeye 13 Aralık’ta giden bakanlık müfettişinin raporu aradan geçen bir aya karşın nedense bir türlü çıkmadı!

Her şeyin “kitabına uydurulduğu” bir ülkede yaşıyoruz, maalesef.

Hele ki işin içinde bürokrasi ve siyaset varsa. Her büyük faciadan sonra yapılan araştırmalar, soruşturmalar ve yargılamalarda tüm güzergâh/güzergâhlar, “katakullinin işlerin döndüğü” süreçlerde sonlanıyor memlekette.

Yaşanan acılar, akan gözyaşları, ihmal ve sorumsuzluktan kaynaklanan bir sonraki facia veya felakete kadar konuşulacak. Sonrasında yeni gündemle birlikte tıpkı öncekilerde olduğu gibi yine unutulup gidecek.

Bolu Kartalkaya’daki faciayı ilk dakikalarından itibaren takibe alan hemen herkes, çıra gibi yanan otelde üç kişinin öldüğü bilgisi paylaşılan tabloda bir katakulli olabileceği ve kitabına uydurulan bürokratik iş ve işlemlerin bulunduğu konusunda hem fikirdi kuşkusuz.

Faciadan sonra ortaya çıkan bilgiler ve gündeme gelen iddialar, bu fikre hiç kimseyi yanıltmadı, şaşırtmadı.

Büyüteç’in kaleme alındığı dün öğle saatlerinde otel yangınıyla ilgili resmi rapor, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü’nden geldi. Hazırlanan hasar tespit raporunda, binanın “ağır hasarlı” olduğu bilgisine yer verildi.

Resmi verilere göre 78 kişinin hayatını kaybettiği Grand Kartal Otel

Valiliğin sorumluluğu nerede?

Mutfaktan çıktığı ifade edilen ve 78 kişinin feci halde yaşamını yitirmesine neden olan Grand Kartal Oteli yangınının hem siyasi hem de bürokratik süreçleri var. Her iki süreç birbiriyle bağlantılı elbette.

Öncelikle, otelin işletme ruhsatı ve otelin girişinde kafe olarak faaliyet gösteren bölüme işletme ruhsatı verilmesi konusunda bir kargaşa var. Bu bilgi farklılığını ortadan kaldırmadan sonuca ulaşmak zor.

Otelin işletme ruhsatı, turistik tesis faaliyeti kapsamında Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca verildi. Girişte 70 m2 olarak tanımlanan kafeye ait işletme ruhsatı ise, Bolu Belediyesi’nce tanzim edildi.

Bu noktada, gelişmelerin daha kolay anlaşılabilmesi amacıyla facianın paydaşlarının rolünü ayrı ayrı açıklama gerekecek.

İlk olarak mülki idare yönetiminden başlayayım. Daha doğrusu, Bolu Valiliği’nin sorumluluğu. Faciayla ilgili pek konuşulmasa da Bolu Valiliği’nin İl Özel İdare Müdürlüğü üzerinden sorumluluğu var.

Her şeyden önce yapılan mevzuat değişikliği sonucunda, tesisin yangın önleme ve müdahale konusunda önlemlerin alınmasını denetlemek valiliğin sorumluluğunda. Bu bir.

Belediyenin ruhsatla ilgili yazışmaları

İkincisi, Bolu Belediyesi’nce otelin girişindeki 70 m2’lik bölüme işletme ruhsatı verilmesi meselesi.

Belediye, söz konusu ruhsatı vermeden önce mevzuat gereğince kendi bünyesindeki yapı kontrol müdürlüğüne, tesisin bulunduğu bölgenin polis veya jandarma bölgesi olması durumuna bağlı olarak yerel kolluk birimine, Çevre Şehircilik ve İklim Bakanlığı İl Müdürlüğü’ne ve SİT alanı olup olmadığının belirlenmesi için ilgili kurumlarına yazı yazmakla yükümlü.

Kolluk birimleri ve diğer birimlere yazışmalar, valilik üzerinden yapılmak durumunda. Bu yazışmanın gerekçesi ise, ruhsat verilecek yerin alkol satışı için cami, okul gibi yerlere olan uzaklığının tespiti. Kolluktan görüş alındı mı? Geldiyse nasıl bir görüş geldi, şimdilik bilinmiyor.

Belediye, gelen yazılar sonrasında ruhsatı işletme adına hazırlıyor.

İşte Grand Kartal Otel’e verilen 70 m2’lik ruhsata yönelik bu işlemlerin yapılmış olması gerekli. Valiliğin buradaki rolü kolluk üzerinden gelen bilgilerde.

Kartalkaya’daki otele verilen 70 m2’lik işletme ruhsatında bu işlemler yapıldıysa sorun yok. Aksi takdirde, eksik işleme göre valilik ya da belediye sıkıntı yaşayabilir.

Valiliğin bir diğer sorumluluğu ise, binada kaçak yapı olup olmadığının ve tesisle ilgili herhangi bir şikâyet geldiyse, denetlenip sonuca bağlanması.

Söz konusu otelde en üstteki iki katın kaçak olduğu iddiası var. Burada il özel idaresinin sorumluluğu mevcut. Asansörün kullanılamadığı bölümdeki “kral dairesi” adıyla misafirlere kiralanan kaçak bölümlerin tespit edilip Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bildirilmesi il özel idaresinin yani valiliğin görevi.

Gelelim belediyenin görevine; valiliğin sorumluluğunda olan konularda belediye ikincil konumda.

Ancak; eğer belediye yönetimi, 70 m2’lik alanı otelin içinde gördüyse sorun. Çünkü, otel inşa projesinde söz konusu alanın “müştemilat” olarak tanımlı olduğu belirtiliyor. Mevzuata göre, belediyenin ruhsat işlemlerinde bu alanı “bağımsız bölüm” olarak görmesi yasal değil.

Çünkü o alana kafe açılabilmesi için otele yıllar önce verilen itfaiye raporuna bağlı biçimde müştemilat üzerinde “tadilat projesi” yapılarak ana proje üzerinde değişiklik yapılması gerek.

Müştemilatın bağımsız bölüm olarak görülmesi

Tadilat projesinde ise, itfaiye raporu başta olmak üzere diğer yenileme çalışmaların resmiyet kazanması şartı varken belediyenin müştemilat olarak görülen 70 m2’lik alanı bağımsız olarak görüp iş yeri açma yani işletme izni vermesi Bolu Belediyesi’nin başını ağrıtacak.

Başı ağrıyacak olan isim ise, halen gözaltında olan ve Başkan Özcan’ın yardımcısı olan Sedat Gülener. Ruhsatta imzası olan Gülener, bu nedenle gözaltında zaten.

Belediyenin diğer sorumluluğu ise, otelde kaçak kat olarak tanımlanan bölümle ilgili tutanak tutarak Çevre Şehircilik ve İklim Bakanlığı’na bildirilmesi eksikliği.

Daha önce aktarıldığı üzere, otelin yangın konusundaki eksikliklerinin belirlenmesi, belediyenin görev alanına girmiyor doğal olarak. Bu aşamada Başkan Özcan’ın veya belediye yönetiminin sorumlu tutulması zorlama sonuç olabilir.

Yanı sıra, bir de belediye zabıtasının tesis üzerindeki yetkisi var. Bolu Belediyesi’ne bağlı zabıta ekiplerinin, turizm tesis belgeli işletmelerde denetim yapması Kabahatler Kanunu ile sınırlı.

Söz konusu yasa hükümlerine aykırı hallerde tesiste denetleme yapabilen zabıtanın sorumluluğu, eğer tesisle ilgili valilik veya savcılıkça yürütülen bir süreç çerçevesinde kolluk kuvvetlerinin tesisteki çalışmaları sırasında yardımcılık yapmaktan öteye geçmiyor.

Bu konuda İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın belirttiği üzere görev alacak Mülkiye başmüfettişleri evrak üzerinde inceleme yaparak gerek valilik gerekse belediye yönetimindeki sorumluları ortaya çıkaracak.

Siyasi bağlantılardaki iddialar

Nefes aldığımız coğrafyada kitabına uydurma işlerinde siyasetin etkisinin bulunmadığını düşünmek en hafiften cahillik anlamına gelir.

Günün en uygun gazete başlıklarından birisini iktidara yakın Sabah gazetesinde gördüm. Gazete, dün “facianın nedeni ahbap çavuş düzeni” manşetiyle çıktı.

Gazete, başlıktaki editöryel tercihini her ne kadar Bolu Belediyesi üzerinde yoğunlaştırsa da, ülkeyi yöneten iktidarın çalışma yöntemini de aktardı, aslında.

Siyaset-bürokrasi bağlantısının etkisi görülen Bolu faciasında süreci yerel siyaset ve genel siyaset olarak ikiye ayırmak mümkün.

Önce yerelden başlayım.

Edindiğim bilgiye göre, otelin sahibi olarak görünen ve facia sonrasında damadı Emir Aras’la birlikte gözaltına alınan Halit Ergül’ün hayatı bir başarı öyküsü.

Bir iddiaya göre, daha sonra kayınpederi olacak Mazhar Murtezaoğlu’nun, diğer iddiaya göre başka bir otelde hizmet sektörü personeli konumundaki Halit Ergül, Murtezaoğlu’nun kızı Emine Murtezaoğlu ile evlendi.

Yıllar sonra Halit Ergül, Bolu’nun yanı sıra çevre kentlerdeki otellerin sahiplerinin oluşturduğu sivil toplum örgütleri başta olmak üzere kimi STK’larda yönetici olarak yerelde tanınan isimler arasında girdi.

İş insanı olmasının getirdiği ekonomik tabloyla beraber siyasi konumu güçlendi. Kayınpederinin 2019’da vefatıyla beraber Kartalkaya’da iki otelin yanı sıra, iktidarın Bolu milletvekilleriyle yakınlık geliştirdi.

Özellikle, Fatih Metin bu isimlerin başında geldi. Yine kulislere yansıyan iddiaya göre; Ergül’ün bölgede yeni inşa ettiği otelin arazini Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan yani devletten uzun süreli kiralanmasında dönemin bakan yardımcısı Fatih Metin destek verdi.

Bu arada, devlete ait ormanlık alanların kişilere tahsisinde son onay makamının Cumhurbaşkanlığı olduğunu belirteyim. Ergül’ün üçüncü oteli için kiralama talebinde bulunduğu ormanlık alan, sorunsuz sürecin ardından teslim edildi.

Ergül’ün ekonomik ve siyasi güçlü hale ulaşması, kente gelen valiler başta olmak üzere kamu görevlileri üzerinde de etkili oldu kuşkusuz.

Mesela, yangın tedbirlerinin eksikliğine rağmen yanan otelin faaliyete devam etmesi, otele ait müştemilatın bağımsız bölüm olarak gösterilip kafe için işletme ruhsatı alınması, kaçak kat olmasına karşın valiliğin bu konuyu es geçmesi gibi basit konular!

Kaldı ki, yine iktidara yakın Milliyet gazetesi dünkü sayısında benzer tesislerde alınabilecek yangın uyarı ve söndürme sistemlerinin 15 milyon lira dolayında olduğunu bildirdi.

Ergül’ün sahibi olduğu otellere bakıldığında 15 milyon lira Ergül Ailesi için büyük para olmamalı. Olsa bile, zorunluluk haliyle sistem kurulmalıydı. Buraya yapılacak masrafı Ergül Ailesi, inşa edilen yeni tesise aktarmış olmalı sanırım.

Kitabına uydurularak yapılan işlerin faturası ağır oldu Bolu’da.

Ya bakanlıkta neler oluyor?

Madalyonun diğer yüzünde ise; genel siyaset, yani Ankara, yani Kültür ve Turizm Bakanlığı (KTB) var.

Aslına bakarsanız, madalyonun bu yüzü ayrı bir yazı konusu olmalı. Fakat kısa bir özet yapmak gerekecek.

Bakanlıktaki süreç mevcut bakan Mehmet Nuri Ersoy’un öncesine kadar gidiyor.

Bakanlık kulislerine yansıyan iddialara göre; Ersoy’un kısa süre önce Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürü olarak atadığı Neşe Çıldık, aynı birimde şube müdürüydü.

Çıldık’ın şube müdürü olduğu dönemde ETS’nin sahibi sıfatıyla faaliyet yürüten Ersoy’un sektördeki en büyük rakibi Fettah Tamince’nin güçlenmesi sonrasında Neşe Çıldık, devletten ayrılıp Ersoy’un firmasına geçti.

Bu konuda Eski AKP milletvekili Fatih Süleyman Denizolgun dünkü sosyal medya paylaşımında ilginç bilgiler paylaştı.

Ersoy’un, bakan olduktan sonra ilk icraatlarından birisi Çıldık’ın yeniden devlete dönmesi oldu. Çıldık, önce vekaleten ardından asaleten Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürü olarak atandı.

Sürecin en tartışılan tarafı arasında bakanlığın 2021’deki mevzuat değişikliği yapılması var.  Değişiklikle, belediyelerin elindeki yetki bakanlığa alındı.

Bu konuda da çok ciddi ve yoğun iddianın odağında; Bakan Ersoy, 2021’de yani pandemi döneminde Bodrum Torba’da satın alıp yıktığı ve yeniden inşa ettiği otel projesi var.

Bakan Ersoy’un firması, yeni otel için eski itfaiye raporu üzerinden yeni tesise ruhsat almak için Muğla Büyükşehir Belediyesi’ne başvurdu.

Ancak belediye bu talebe uygun yanıt vermedi. Yeni itfaiye raporu alınması şartını ortaya koydu.

Ersoy’un firmasının sıkıntısı, bakanlığın o günlerdeki özel mevzuat değişimiyle aşıldı. Yetki, belediyelerden bakanlığa alındı ve Ersoy'un firması yeni itfaiye raporu almadan Bodrum Belediyesi’nden aldığı eski işletme ruhsatıyla tesisi faaliyete geçirdi.

Ersoy, Muğla Belediyesi’nden itfaiye raporu almadan kendi bakanlığından turizm işletme ruhsatı aldı.
Zira, 2021’deki genelgesiyle “işletme ruhsatı için ilgili belediyeden itfaiye raporu alınır” ifadesi Turizm Bakanlığı’nca çıkartılmıştı.

Örneğe bakınca, 78 kişiye mezar olan Grand Kartal Oteli’n, KTB’nca kollandığını öne sürmek yanlış olmayacak.

Ersoy’un sessizliğinin gerekçesi de bu olmalı.

Son bir not vereyim; otele verilmesi istenilen itfaiye raporu dilekçesinin geri çekilmesinden sonra KTB’nca otele müfettiş gönderildi. Bölgeye 13 Aralık’ta giden bakanlık müfettişinin raporu aradan geçen bir aya karşın nedense bir türlü çıkmadı!

Unutmadan, konuyla ilgili yayın yasağı getiren RTÜK kime bağlı?

* * *

Yazının girişinde, katakulli ve kitabına uydurulan işler tanımını bilerek kullandım. Benzer bir olay geçen yıl 2 Nisan’da İstanbul Gayrettepe’de yaşandı.

Masquerade adlı gece kulübünün tadilatında çıkan yangında 29 kişi pisi pisine yaşamını yitirdi.

"Masquerade" gece kulübü

Affedilir yanı olmayan bir olayla ilgili hazırlanan dosya; ilgilerince yeteri kadar incelenseydi, yaşanandan ders çıkarılsaydı, Kartalkaya faciasının önüne geçmek mümkün olabilirdi.

Tolga Şardan yazdı: Beşiktaş yangınını soruşturan müfettişlerin raporundan çıkan skandal!

Tolga Şardan kimdir?

Tolga Şardan, 1988'de yerel olarak yayınlanan Ankara Ulus gazetesinde mesleğe başladı. 1989'dan 2018'e kadar Milliyet gazetesinde polis muhabirliği , Ankara Temsilci Yardımcılığı ve köşe yazarlığı yaptı. 

Haber ve yazılarıyla, 1992'den itibaren Çetin Emeç, Muammer Yaşar Bostancı, Abdi İpekçi'nin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Yanı sıra, haberler Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Spor Yazarları Derneği'nce ödüle layık görüldü. 

Ayrıca Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nce verilen 2021 Yılı Basın Özgürlüğü Ödülü'nün sahibi oldu. 

Şardan, 2019'da Doğan Kitap'ta yayımlananKomonist Masası'nda Nazım Hikmet " adlı araştırma sürecindeki kitabını kaleme aldı. 

2019'dan bu yana T24'te en çok güvenlik konularını ele aldığı Büyüteç adlı köşeyi yazıyor .