Tolga Şardan

21 Ocak 2025

Kara Harp Okulu’ndaki teğmen krizinde “Cumhurbaşkanı” detayı

KHO yönetimince, siyaseti ve TSK’yı sarsan süreçte üstü kapalı cümlelerle “Cumhurbaşkanlığı’nın da yaşananlarda rolü var” demek isteniyor

Kara Harp Okulu’nda (KHO) 30 Ağustos’ta gerçekleşen yemin töreninde yaşananlar sonrasında idari soruşturmaya konu edilen teğmenler, geçen hafta Yüksek Disiplin Kurulu’nda (YDK) savunmalarını yaptı.

Teğmenler, savunmalarını avukatlarına sunulan idari soruşturma dosyası üzerinden aktardı, heyete.

YDK süreci sırasında, savunmaya esas olacak Kara Kuvvetleri Komutanlığı (KKK) Hukuk Müşavirliği’nin avukatlara teslim ettiği dosyayı incelerken ilginç bir belge dikkatimi çekti.

Öncelikle şu kısa bilgiyi vereyim; gerek adli gerekse idari soruşturmalara konu edilen olay / olaylar için “olay yeri tutanağı” veya “olay tespit tutanağı” adıyla düzenlenen resmi belge büyük önem taşır.

Zira, bir ya da birden fazla kişinin imzasını taşıyan bu resmi evrak, süreçlerin başlatılmasında esas alınır.

Ülkenin gündeminde epeyce yer işgal eden KHO Yemin Töreni’nde yaşananların araştırılması, işte bu olay tespit tutanağıyla başlatıldı. Dosyada yer alan “Olay Tespit Tutanağı” bu bakımdan önemli.

Bu tutanağı okuyunca, süreçte pek gündeme gelmeyen bir bilginin yetkili makamlara aktarıldığını fark ettim.

Şöyle ki, teğmenlerin olayının yaşanmasından sonra KHO yönetimince beş sayfalık olay tespit tutanağı hazırlandı.

Tutanakta; Yüzbaşı Osman Çağlayan, Yüzbaşı Furkan Özen, Yüzbaşı Serhat Kılıç ve Kurmay Yarbay Halit Türkoğlu’nun imzası var.

Yaşananları aktaran tutanağın iki ek belgesi var. Bu belgelerden biri, aralarında YDK’da ifade veren beş teğmenin yanı sıra 14 teğmenin daha isminin bulunduğu 19 kişilik personel listesi. Diğeri ise, yaşananların görüntü kaydının bulunduğu CD.

Ayrıca, teğmenlerden oluşan grubun kılıçlarını havaya kaldırmış durumda görüntülenmiş iki fotoğraf. Fotoğraflarda, isimleri belirlenen teğmenlerin özel olarak belirtildiği görülüyor.

Teğmenlerin sahada kalma gerekçesi: Cumhurbaşkanlığı koruma önlemleri!

Tutanak, 30 Ağustos 2024 tarihini taşıyor. Ancak, saat kaçta hazırlandığına ilişkin bir kayıt yok!

Gelelim, tutanağın kanımca en önemli olan bölümüne.

Dört komutanın imzasını taşıyan tutanakta, KHO’daki yemin töreninde yaşananlar yedi maddede anlatıldı.

Tutanağın ilk maddesi aynen şöyle:

“(…) 30 Ağustos 2024 tarihinde Milli Savunma Üniversitesi (MSÜ) Kara Harp Okulu Komutanlığı’nda icra edilen diploma ve sancak devir teslim töreni, tören geçişinin saat 18.30’da tamamlanmasını müteakip mezun olan teğmenler, şeref tribününün karşı istikametindeki paravanın arkasına alınmıştır. Cumhurbaşkanlığı koruma ekibi tarafından alınan emniyet tedbirleri kapsamında çıkışlar kapatıldığından mezun teğmenler tabur bölgesine gönderilememiştir. (…)”

Buradaki ilk cümleden anlaşılan; teğmenlerin, töreni izleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın koruma önlemleri sebebiyle tören alanındaki “paravan arkasında” zorunlu olarak bekletildikleri.

Son cümleye göre ise; teğmenler aslında tabur bölgesine gönderilecekti ancak Erdoğan’ın koruma önlemleri nedeniyle alandan ayrılamadılar. Böylelikle belki de tabur alanında yaşanması muhtemel süreç, asıl tören alanında gerçekleşti!

Tutanağın ikinci maddesinde ise şu bilgiye yer verildi:

“(…) Teğmenler, anılan paravan arkasında beklerken sayın Cumhurbaşkanı ve devlet erkanı stattan ayrılmış, güvenlik tedbirleri sebebiyle diğer davetliler bir süre bekletilmiştir. (…)”

Demek isteniyor ki; teğmenler, tabur alanına gönderilemediği ve yine Cumhurbaşkanı Erdoğan ve diğer devlet erkanının alandan ayrılması sırasındaki güvenlik önlemleri nedeniyle diğer davetliler yani aileler alanda kaldı. Teğmenlerinde paravan arkasından çıkarak ailelerinin önünde böylesi bir süreç yaşandı!

Özetle; KHO yönetimince, siyaseti ve TSK’yı sarsan süreçte üstü kapalı cümlelerle “Cumhurbaşkanlığı’nın da yaşananlarda rolü var” demek isteniyor sanki.

Yönetim eksikliğinin itirafı, tutanakta

Aynı tutanak şöyle devam ediyor:

“(…) Kısa süre sonra paravanın arkasından çıkan yaklaşık 60 civarı teğmen, saha içerisine girerek yay şeklinde bir düzende toplanmaya başlamışlardır. Bu aşamada grubun öğrenci alay kıdemlisi Teğmen Talip İzzet Akarsu tarafından idare edildiği anlaşılmaktadır. Aynı anda koşar adımlarla sunucu kürsüsüne gelen Teğmen Ebru Eroğlu, “175 dönem mezunları olarak son kez subay andını okumak istiyoruz. Lütfen sahayı boşaltınız, lütfen sahayı boşaltınız. Arkadaşlar sahaya” şeklinde anons yapmış sonrasında toplanmış olan gruba doğru koşmaya başlamıştır.

Bu sırada yay şeklinde toplanmış gruba katılımlar devam etmiştir. Bu grup, Teğmen Talip İzzet Akarsu’nun başlatmasıyla tören kılıçlarını çekerek ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ sözünü 5-6 kez tekrarlamışlardır.

Koşarak gelen Teğmen Ebru Eroğlu’nun grubun ortasına girmesiyle sessizlik oluşmuş, ardından adı geçen teğmenin liderliğinde “ant içeriz ki laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığına, ülkenin bölünmez bütünlüğüne, yüce Türk ulusunun namus ve şerefine, aziz vatanın bir karış toprağına uzanacak eller karşısında bizi bulacak ve kılıçlarımız daima keskin ve hazır olacaktır. Bizler Türk istikbalinin evlatlarıyız. Biz, şerefimizle doğduk, şerefimizle yaşayacağız ve şerefimizle öleceğiz. Ne mutlu Türküm diyene” şeklindeki andı okumuştur. Etrafında toplanan ilk halkada olanlardan tespit edilenlerin isimleri Ek’te yer alan teğmenler yüksek sesle tekrar etmişlerdir.

Bu sırada ant içme planından tam olarak haberi bulunmadığı değerlendirilen, seslerin yükselmesiyle kalabalığa doğru yönelen teğmenlerin de katılımıyla sayı yaklaşık 250’ye çıkmıştır. Sonraki katılımlarla sayının 500 civarına ulaştığı tahmin edilmektedir.

Bu faaliyeti önceden planladıkları değerlendirilen Ek’te isimleri yer alan teğmenlerin sıralı amirlerinin emir, bilgi ve müsaadelerinin dışında hareket ettikleri, 211 Sayılı TSK İç Hizmet Kanunu’nun 37. maddesinde ve MSÜ Tören Yönergesi’nde belirtilen yemin metni dışında farklı bir yemin metnini ezberden bağırarak okudukları tespit edilmiştir. (…)”

Sonuçta; tutanağın tamamına bakıldığında, MSÜ ve KHO yönetiminin de tören tertip/ düzeninin sevk ve idaresinde yeterince organize olamadığını söylemek mümkün.

Müfettiş raporundaki uyarılar

Bu arada, törenle ilgili soruşturmayı yürüten ve isimleri gizli tutulan askeri personelden oluşan heyet, gelecekte benzer süreçlerin yaşanmaması için MSÜ ve KHO yönetimine bir dizi tavsiyede bulundu.

“Benzer olaylarla karşılaşılmaması için öneriler” başlıklı bölümde şu tavsiyeler yer aldı:

* Tören emirlerinin detaylandırılarak en alt kademeye kadar yayımlanması,

* Tören geçişi tamamlandıktan ve teğmenler stat dışına çıktıktan sonra tekrar sahaya dönerek benzer davranışlarda bulunmamaları için gerekli tedbirlerin alınması,

* Törene yönelik provalara en ayrıntılı bir şekilde aileler ile buluşmaların dahil edilmesi,

* Harbiyelilerin toplu bulunduğu zaman ve yerlerde takım ve bölük komutanlarının topluluğu emir ve komuta etmesi,

* Astların kendilerine gelen bir bilgiyi üstlerine zamanında iletmeleri konusunda ve etki – tepki - rapor sisteminin işletilmesi konusunda personel bilgilendirilmesi,

* 6413 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu’na yönelik farkındalığının artırılması amacıyla tüm personele eğitim planlanması,

* Harbiyelilere yönelik askeri eğitim usul ve esaslarına yönelik ilave eğitim verilmesi,

* Her türlü faaliyette sorumlu personelin ayrıntılı planlamasının yapılması,

* Harbiyelilerin akıllı telefon ve sosyal medya kullanım esaslarının mevcut emirler doğrultusunda faaliyetlerin gözden geçirilmesi,

* Sorumlu personelin icra edeceği faaliyetleri açıklayacak kontrol formlarının oluşturulması,

* Askeri eşyaların kullanımına yönelik ilave tedbirlerin alınması,

* Takım komutanı olarak atanan personelin, personel sicilinin mezun olacak teğmenler dikkate alınarak yapılması,

* Mezun olacak Harbiyeliler’in notları sisteme girildikten ve mezuniyet sıralaması belirlendikten sonra da disiplinsizlik teşkil eden eylemlere karşı savunma alma ve disiplin hükümlerinin son güne kadar işletilmesi,

* Adli ve disiplin işlemleri devam eden Harbiyeliler’in nasbının 30 Ağustos itibarıyla yapılmaması, işlem sonucuna göre nasbının yapılması ile ilgili mevzuat değişikliğinin yapılması.

Avukat Öztürk’ün iddiası

Bu arada teğmenlerin savunma yaptıkları YDK’ya yansıyan dikkat çekici bir iddia var. İddianın sahibi teğmenlerin avukatlarından Serdar Öztürk.

T24’te Ceren Bala Teke’nin teğmenler haberinde yer alan iddiayı bir daha gündeme getirmekte fayda var.

Öztürk, savunma sırasında KKK heyetine şu örneği verdi:

“(…) KKK Eğitim ve Doktrin Komutanlığı’nda yakın geçmişte şu olay yaşandı. EDOK’ta görevli tarikatçı bir tuğgeneral, evrakları imzalatmak için mesai saati içinde subayları camiye çağırdı. Ancak bir binbaşının gitmedi ve tuğgenerale ‘makamınıza geçtiğiniz zaman evrakları getiririm’ dedi. O general binbaşının sicilini bozdu. Generalin yaptığının sonuna kadar disiplinsizlik. Bu yaptığının Müslümanlıkla, inançla, imanla bir ilgisi yok. Derhal silahlı kuvvetlerden atılması gerekirken emekli edildi. Bu generalin yaptığı disiplinsizlik karşısında teğmenlerin emire uygun gerçekleştirdikleri törenin disiplinsizlik kabul edilmesi mümkün değil. Buna rağmen atılmaya çalışmalarının hukuki saiklerle yapılmamıştır.”

Artık sözün bittiği yerdeyiz, sanırım.

Tolga Şardan kimdir?

Tolga Şardan, 1988'de yerel olarak yayınlanan Ankara Ulus gazetesinde mesleğe başladı. 1989'dan 2018'e kadar Milliyet gazetesinde polis muhabirliği , Ankara Temsilci Yardımcılığı ve köşe yazarlığı yaptı. 

Haber ve yazılarıyla, 1992'den itibaren Çetin Emeç, Muammer Yaşar Bostancı, Abdi İpekçi'nin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Yanı sıra, haberler Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Spor Yazarları Derneği'nce ödüle layık görüldü. 

Ayrıca Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nce verilen 2021 Yılı Basın Özgürlüğü Ödülü'nün sahibi oldu. 

Şardan, 2019'da Doğan Kitap'ta yayımlananKomonist Masası'nda Nazım Hikmet " adlı araştırma sürecindeki kitabını kaleme aldı. 

2019'dan bu yana T24'te en çok güvenlik konularını ele aldığı Büyüteç adlı köşeyi yazıyor .